Geçen hafta ligin flaş takımı Sancaktepe’yi yenen İnegölspor, zorlu Zonguldak deplasmanına giderken sadece aklını değil, benliğini, kimliğini de bu maçta bırakmış. Bir haftadır bu maçın sevincinde kalınca da mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Açıkça Zonguldak deplasmanına giderken en az 1 puan umudum vardı. Onlarda transferi son anda açmış, sezon başını iyi değerlendirememiş, kısaca moralsiz bir takım bekliyordum ama maç başladıktan sonrada yanıldığımı çabuk anladım. Transferi son gün açmasına karşın iyi ve mücadeleci bir takım kurmuşlar. İsmail Güven diye bir oyuncuyu son gün almışlar. Biz ise Bağ-Kur’dan gün sayanları, 3 ay önce kadromuza kattık, sonuç hüsran. İnegölspor, Zonguldak’ta oyunun bazı anlarında topla oynayıp, bir şeyler yapmış gözükse de, sadece bal yapmayan arı vızıltısındaydı. Sahanın her alanında, her futbolcu kazanma adına yokları oynadı. Bireysel hataların ön plana çıktığı bir maç bu zamana kadar görmedim. Bu maçta şahit oldum. Hele bazı anlarda sanki yürümeyi yeni öğrenmiş bebek ya da yeni futbola başlamış acemi mangası gibiydik. Öyle basit, öyle komik top kayıpları, öyle enteresan pas hataları yaptık ki, komedi filmi gibi. Kazanma adına, maçın önemi adına en ufak bir atraksiyon içinde olmadık. Bu maçta kaybedilen puanlarla da biz aslında ligdeki yerimizi de belli ettik. Ahlar ve vahlar içinde bir sezon bizi bekliyor gibi.

Takım yapısına baktığımızda fazlaca bir şey beklemek zor ama en azından bu tür rakipler karşısında puan almayı başaracaksın, yenilgi sonrası sıralamada da umutsuz bir duruma düştük. Artık Hacettepe ve Şanlıurfa maçları final ötesi maçlar olarak değerlendirilebilir. Hafta için kulüpte yaşanan ödeme konularına futbolcular fazla takılmış göründüler. Ama biliyoruz ki sezon boyunca para almadan oynayan ve başarı hikayeleri yazan kulüpler var. Paranızı istemek ve benim hala neden verildiğini çözemediğim primleri istemekle haklı olabilirisiniz ama kazandıkça ve sahada kora kor mücadele ettikçe sizin saygınlığınız ve haklılığınız fazlaca hissedilecektir. Takım üstünde bu sorunları konuşarak ve anlatarak çözecek isimlerinde bu anlarda devreye girmesi şart. Çünkü her maç zor ve oynanan maçların telafisi yok. Birde buna zor ve iddialı grubu koyarsak işin vahameti bir kez daha oraya çıkıyor.

Şimdi sırada çok ama çok önemli Hacettepe maçı var. Onu, bunu artık ortada ne konusu varsa kenara koyup, bu maça odaklanmalıyız. Kazanıp bir anlamda alt sıralar ile bağımızı kesmek zorundayız. Yoksa fikstür 3 hafta sonra daha da zorlaşacaktır. Bunu siz daha iyi biliyorsunuz ve o kargaşa maçlarında oynamak istemezsiniz. Yine bu maç sonrası yönetim kurulu sanırım bazı önemli açıklamalar ile kongre süreci başlatacaktır. O konuyla ilgili söyleyeceklerimiz var ama şu anda  ne yeri nede zamanı değil. Fakat korkum şu ki; takımda bu haftaki  yönetim bazındaki gelişmelerden etkilenip, Hacettepe maçının önemini unutsun, umarım  olmaz ama biz yine işi sıkı tutup, başta tribün desteği olmak üzere, sadece 3 puanı hanemize yazdırmaktan başka bir düşüncede olmamalıyız…