Geçen hafta sosyal medyaya damgasını vuran olaylardan birisi de Fenerbahçe Kulübünün eski başka-nı Ali Şen’in torununun cenaze merasiminde dua eden imama duayı uzatması sebebiyle müdahale ederek ‘Bu kadar masal yeter’ şeklinde patlamasi oldu. Konu din, dua ve cenaze olduğu için bu konuda din adına neler söylenmesi gerekir şöyle bir bakalım; Son yıllarda şöhret, para ve cenazeler çoğaldığından beri mezarlık veya sair yerlerde kalabalıklar önünde dua et-mek veya cenazeyi övmek şeklinde dinde olmayan bid’atlar sınır tanımaz bir şekilde çoğalmış bulunmaktadır. Bu din Kur’an’ın açık beyanına göre tamamlanmış ve eksiği kalmamıştır. Yüce Rabbimiz, Hz. Peygambe-re ve bize şöyle buyurmaktadır, “Bu gün sizin için dininizi kemale erdirdim, nimetimi tamamladım ve size din olarak İslama razı oldum” (Maide 3). Hz. Rasül’ün (as) hayatı ortadadır. Neyi nerede, ne zaman ve nasıl yapmış hepsi bilinmektedir. Öyle ise cenazelerde veya başka yerlerde nasıl dua edeceğimizde belli olmalıdır. Çünkü din tamamlanmıştır. Değerli okuyucularımız! Din meselesi gündeme gelince bizim müracaat edeceğimiz kaynak bellidir. Allah’ın kitabı Kur’an-ı Ke-rim ve O’nun Rasülü (as) o kitabı nasıl uygulamış buna bakmamız yeterlidir. Bu usul ve sistem bizi asla şaşırtmaz. Ölçüsü ve yöntemi bu olmayanlar daima yanlış yapmaya mahkumdurlar. Ali Şen olayına dönecek olursak, orada dua eden din görevlisi yüksek bir ses tonu ile Selçuklu ve Osman-lı padişahlarından, Eyüpsultan, Sümbülü Sinan’dan evliyalardan girip Atatürk’ten çıktı. Bir cenaze duasında bu kadar alakasız kişilerin sayılıp dökülmesi dinin, İsla-mın neresinde var? Tabi zaten acılı olan dede Ali Şen beyin sabrını taşırdı o da patladı “Kes! bu kadar masal yeter...” Kur’an’a göre dua bir ibadettir. Bunun nasıl yapılacağı da Kur’an’da Yüce Allah tarafından bize öğretilmiştir. “Rabbinize yürekten gizlice dua ediniz. Şüp- hesiz O aşırı gidenleri sevmez...” (Araf 55). “En gü-zel isimler Allah’a aittir, O’na o isimlerle dua edin, O’nun isimlerinde inkara sapanları/önemsemeyen-leri bırakınız...” (Araf 180). Hz. Rasül’de bağırarak yüksek sesle dua edenleri uyarmış ve “Ey insanlar sesinizi yükseltmeyin! Siz ne bir sağıra ve ne de bir görmeyene dua etmiyorsunuz, nerede ve nasıl dua ederseniz. Allah hepsin den haberdardır, HADDİ AŞMAYIN...” (Müslim dua). Dua eden bazı din görevlisi neden bağırır ve süslü cümleler kurar alakasız mevzulara girer? Ya cenaze sahibi meşhur ve zengin olduğu için onu memnun et-mek (belki de fazlaca bahşiş almak için) veya kendi reklamını yapmak için... Haşa Cenab-ı Hakk’a karşı “Ey Rabbimiz ya dualarımızı kabul et yada seni döveriz” modunda duaların kabul edilmeyip, Allah tarafından redde- dileceği kesindir. İşte Ayet, “Gerçek dua Allah’a yapılır, O’ndan başkasına dua ettikleri hiç bir şey onla-ra cevap veremez, Onların durumu ağzına ulaşma- sı için iki elini suya açan gibidir o su ona asla ulaşmaz...” (Rad 14). Biz Ali Şen beyin bu dini gerçekleri bildiği için mi yoksa zaten acılı olan gönlünün bu gereksiz uzatmala-ra daha fazla sabredemediği için mi böyle davrandığını bilmiyoruz. Ne sebeple olursa olsun hadisenin buraya gelmesi toplumdaki din adına, dua adına meydana gelmiş çürümeyi en azınan tartışma alanına getirmesi bakımından hayırlı olmuştur. Mezarlıklarda ve bir takım cenaze merasimlerinde haddi aşan alakasız secili/kafiyeli süslü yüksek sesli dualar en kötü bid’atlardan sayılmıştır. Hz. Rasül (as) “Din adına benim söylemediğim her iş ve söz BİD’ATTIR. HER BİD’AT SAHİBİ DALALETTEDİR, HER DALALET İSE CEHENNEMDEDİR...” (Müslim) buyurmaktadır. Öyle ise bu yüce İslam dini bizzat din adına konuşanlar tarafından tanınamaz hale getirilmemelidir. Dinin asıl koruyucu ve muhafızı olması gereken görevliler İslamın özünü ve doğrusunu anlatmak zorundadırlar. Yoksa vebelden kurtulamazlar. Şu ayet din adına konuşup, yanlış yapanları ne bü-yük bir cezanın beklediğini en güzel bir şekilde ifade ediyor: “Biz kitapta insanlara apaçık bidirdikten sonra, indirdiğimiz açık delilleri ve doğruyu gizleyenlere hem Allah lanet eder hem de lanet edebilenler eder...” (Bakara 159).