“Allah, her kimi doğru yola erdirmek isterse, onun gönlünü İslam´a açar…” (Enam;125)
Ayette bildirildiği gibi hidayeti veren Allah´tır (c.c.). Allah (c.c.) kime isterse ona hidayet verir. Her ne kadar ömrü boyunca İslam´dan uzak yaşayan birisi son nefesini vermeden önce hidayete erip iman ile bu dünyadan göçebildiği gibi, ömrü boyunca İslam dairesinde yaşamış, ibadet etmiş birisi son nefesini vermeden imansız gidebiliyor. Her iki konuda da misaller mevcuttur.

Bir Hadisi Şerifte: “Allah imanı yarattı ve onu güzel huylar ve Salih ameller ile takviye etti. Küfrü yarattı ve onu da kötü huylar ile takviye etti.” (İhya, 3:116)
Bu Hadisi Şerife göre küfür ve iman Allah´ın takdiridir. Allah küfrü isteyene verir. İnsan kötü düşüncesi, cehaleti, nefis ve şeytana aldanması ile küfrü tercih eder, sonra onu kötü huy ve kabiliyetlerle güçlendirir ve küfrünü artırır. İman da öyledir. İnsan imana doğru yürür ve buna göre salih ameller işler ve güzel huylar ile süslenirse, inşallah imana kavuşur ve hidayete erer.


Asıl anlatmak istediğim husus, Almanya´da eskiden beri, zaman zaman Müslümanlığı seçmiş insanlar bulunurdu Elhamdülillah. Bunların çoğu Alman kökenli insanlardı. Şimdi ise, yaklaşık 4-5 yıldır bir “Müslüman olma” modası türemiştir. Sözde Müslümanlığı seçen bazı alman kadın ve erkekler, müslümanlar tarafından büyük bir sempati topluyorlar.

Bazı dernekler kurup bunların çatısı altında, “Almanya´da liberal İslam” adı altında günden güne büyüyorlar. Özellikle Facebook gibi sanal ortamlarda faaliyet gösteren bu liberaller, İslamiyet´in getirdiği birçok değerlere farklı anlamlar verip adeta bir reformun peşindeler. Peygamber Efendimizin (sav) sünnetini neredeyse inkâr ettikleri açıkça görünüyor ve birçok, kaynağı dahi belli olan Hadisi Şeriflere, zayıf veya uydurma hadis diyorlar.

Alman Üniversitelerinde “İslam bilimi” bölümünü bitirmiş kişilerin öncülüğünde sözde müslüman olmuş bu kişiler özellikle bu konularda bir reforma gitmek istedikleri aşikâr:

Ortalığa attıkları fikirler şöyle:

Başörtüsü takmaya gerek yok, Allah benim kalbimin temizliğini biliyor ve bu yeter. Eskiden çölden ve erkeklerden korunmak için Başörtüsü takılıyordu.
(Açıkça örtünme ayetlerine aykırı bir fikir)

Ramazanda oruç tutulurken, istenirse öğle vaktinde iftar edilir. Önemli olan niyettir. Açlığa dayanılmadığı takdirde oruç öğle vaktine kadar da tutulabilinir. Veyahut öğle vaktinde sahur yapılıp iftar vaktine kadar aç durulabilinirmiş.
(Bu Bakara suresinin 187. ayetinde belirtilen sahur vakti tarifine aykırıdır ve “Gece şu taraftan (doğu tarafından) yönelip geldiği, gündüzde şu taraftan (batıdan) arkasına dönüp gittiği, Güneş de battığı zaman oruçlu orucunu bozar.” Hadisi şerifi Buhari de olduğu gibi birçok hadis kaynak kitaplarınca sabittir.)

Eş cinsellik İslamiyet de yasak bir şey değildir. Çünkü bu insanlar o hislerle doğdular. Ayrıca (hâşâ) Peygamber efendimiz (s.a.v) ve ashabı arasında dahi, eşcinsel duyguları görülmüştür. Mevlana Celaleddin Rumi de eşcinsellik bulunmaktadır. Şemse olan aşkını tarif ederken bu açıkça görünüyor. (Ahlaksızca yapılan bu iftira, karalamak ve tefrika´dan başka bir şey değildir. Allah ve Resulüne muhabbet duymanın anlamını anlamamış olanların fikri ancak bu kadar sığ olabilir.)
Ayetleri kabul edip etmemek müslümana kalmış bir şey. Ne de olsa çok eskiden bildirilmiş ayetlerdir, günümüze göre gözden geçirilip yeni tasarlanması lazım. (İstediğin ayeti kabul edip istemediğini red etmek insanı açıkça küfre götürür. Maide suresinin 10.ayeti bu konuya ne de güzel ışık tutmaktadır: “Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennem sakinleridir.” )

Hz. Muhammed´de günah işlemiştir. İslamiyet´ten önce diğer müşrikler gibi puta tapmıştır. İslamiyet gelince tek olan Allah´a iman etmiştir. (Resulullah efendimizin ömrü hayatında hiç puta tapmadığını Razi´nin tefsirinde açıkça ifade edilir. Ayrıca Efendimizin İsmet sıfatından dolayı günah işlemekten korunduğu bildirilmiştir.)


Bu ve bunun gibi fikirleriyle Almanya´daki Müslümanların kafalarını karıştırmayı azmeden kitlenin günden güne çoğaldıklarını görüyoruz. Fikirlerini, tercümesi değiştirilmiş kitaplarla kaynaklandıran bu kesim, İslam bilimi bölümünü bitirmiş kişiler tarafından oluşmuş ve bu sayede söylediklerine kulak asılmasını sağlıyorlar.

Bu topluluğun günden güne Almanya´da söz sahibi olma çabasını açıkça görüyoruz. Tek amaçları, Müslümanların elinden İslam dinini almak, tahrip edip sözde ılımlı bir İslamiyet uydurmaktadır ki, haklarını arayan Müslümanları radikal İslamcı diye gösterme hevesindeler.
Böylelikle Almanya´dan İslamiyet´i silme planları yapılıyor. Alman siyasilerin ve Kilise´nin destekleri de muhakkak ki kafaları karıştırıyor.
Ama unuttukları bir şey var:

Onlar ağızlarıyla Allah´ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff suresi; ayet 8)