Türkiye´nin 1963´ten beri süren Avrupa Birliği serüveni son mu buluyor?

54 yıl önce, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu´yla (AET) imzalanan ortaklık anlaşmasıyla başlayan Türk Dış Politikası´nın Avrupa yolculuğunda sona gelinmesi gerektiği düşüncesi akıllarda yer etmeye başladı.

Türk halkında artık bıkkınlık ve hayal kırıklığı, siyasette ise tam bir sinir savaşı haline gelen bu sürece bir dur demenin zamanı geliyor mu?

Geçtiğimiz yıl tüm AB ülkelerinin liderleri ile Vatikan´da Papa ile beraber dünyaya mesaj verilmesi, AB´nin ‘Hristiyan Kulübü´ iddialarını destekler niteliğindeydi. Hatta bu resim üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye´nin Müslüman olduğu için birliğe alınmadığını söyleyerek iddiaların doğruluğunu birinci ağızdan destekledi.

Tarihi boyunca Türkiye düşmanlığı yapan, ne kadar bölücü örgüt varsa destekleyen, milli ve dini değerlerimizi yok etmek isteyen projelere destek veren Avrupa Birliği´ne katılmak için hiçbir sebebimiz olmadığını düşünüyorum.

Mevcut hükümetin ilk yıllarında ‘Avrupa Birliği Uyum Yasaları´ adı altında kanunlarımızı değiştirmesi, AB kapılarında ‘bizi niye almıyorsunuz?´ diye sorması, şirin gözükmek için çoğu istekleri gerçekleştirmesi büyük bir hataydı. Hükümetin son dönemde hatalarının farkına varıp tepki vermesi bu sürecin tek olumlu yanı oldu.

Türkiye Avrupa Birliği Bakanlığını kapatmalı, Gümrük Birliği Anlaşması gözden geçirilmeli, Avrupa Birliği´ne girme isteğine bir an önce son vermelidir.

Son olarak Devlet Bahçeli AB Konseyinin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Denizi´ndeki faaliyetlerini kınayan açıklaması üzerine açıklama skandaldır diyerek AB´yi çürük zihniyetli iflah olmaz bir Haçlı kafası olarak nitelendirdi.

Devlet Bahçeli “Gerçekte AB´nin kapısı Türkiye´ye ardına kadar kapatılmıştır. Bu hakikatlerin artık görülmesi ve Avrupa´ya karşı milli bir duruş sergileyerek gerekli cevabın verilmesi bir zorunluluk olmuştur. Türkiye, AB´ye mecbur, muhtaç ve mahkum değildir. Ya onurlu, eşit ve saygın bir üyeliğin yolu açılır ya da evli evine köylü köyüne gider. AB´nin ortaya koyduğu tavra katlanacak ne sabrımız ve ne de tahammülümüz kalmıştır. Bitecekse biter, bu da dünyanın sonu değildir.” açıklaması ile Avrupa Birliği ve Türkiye arasında olması gereken ilişkiyi özetledi.

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı MHP İnegöl İlçe teşkilatının düzenlediği divan toplantısında konuşmacı olarak katılan MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman´ın da belirttiği üzere Türkiye AB´ye mecbur değildir, muhtaç değildir, mahkum değildir.
*******
ABD´NİN SURİYE´DEN ÇIKMASI NE ANLAMA GELİYOR

ABD Başkanı Donald Trump, ´Yakın zamanda Suriye´den çekileceğiz. Biraz da başkaları ilgilensin" açıklamasında bulundu. Trump, "Orada bulunmamızın tek nedeni IŞİD´di. Başka bir nedeni yoktu. Bu hedefe büyük ölçüde ulaştık" dedi.

Trump, ABD´nin Ortadoğu´da 7 trilyon dolar harcadığını belirtti. ABD´nin Suriye topraklarında 2000´e yakın askerinin bulunduğu biliniyor.

ABD´nin ‘Suriye´den çekiliyoruz´ cümlesinin altında yatan gerçekleri önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz. Bu konuyu iyi takip etmeliyiz. Gerçekten Suriye´yi terk mi ediyorlar yoksa başka bir şeytani uygulama için mevcut şeytani uygulamalarından mı vazgeçiyorlar.

Bakalım bu geri çekilme sözünün altından ne çıkacak?

HANGİ ARA BÜYÜDÜK?

Türkiye ekonomisi 2017´de yüzde 7.4 büyüdü. 2017 yılı 4´üncü çeyrek büyüme oranı ise yüzde 7.3 oldu.

7.4 lük büyüme nerede oldu?

Gören var mı?

Velhasıl...

Devlet Bahçeli´nin de dediği gibi AVRUPA BİRLİĞİ KAPISI ARDINA KADAR KAPANMALIDIR. Hükümet bu sese kulak vermeli ve gereğini yapmalıdır.