28 Şubat olaylarında Almanya´dan Türkiye´ye geldim ve 6-7 yıl kaldım. Bursa´ya vardığımda Ulu Camii´nde cuma namazı kılmak istedim. Camiinin avlusunda birkaç tane gözü yaşlı başörtülü kardeşlerim vardı. Merak ettim, “Yardımcı olabilir miyim?” diye sordum. Birisi sivri cevap verdi: “Sen uzaydan mı geldin abi bir de soruyorsun. Başörtülü olarak üniversitelere giremiyoruz” dedi. Daha yeni yeni vakıf oluyordum olaylara. Gençtik, Almanya´da ikamet ediyorduk ve kısmen, şöyle kenardan, abilerimizden duyuyorduk olayları. Yani evet, uzaydan geliyorduk. Bana bu durum çok acı vermişti duyduğumda.

Zira kendi kuzenlerim de üniversitelere giremiyorlardı ve ilk kez Türkiye´ye geldiğimde buna şahit olmuştum. Derken ben sordum: “Abicim, burası Türkiye, nasıl yasaklarlar. Yardımcı olan yok mu?” Dediler ki: “Adam gibi uğraşan bir tek Muhsin Yazıcıoğlu var. Çok geçmez onu da şehit ederler ve tamamen kimsesiz kalırız” demişlerdi. Sonra gittim Ulu Camii´ne, tam içeri girecektim ki sivil polisler alıp götürdüler beni bir köşeye.
Darp ettiler, sorguya çektiler ve kimlik bilgilerimi aldılar. Almanya´dan yeni geldiğim anlaşılınca bıraktılar ama takip ettiler namaz boyunca. Sivil polisin birinin oradaki meydana şöyle bağırdığını dün gibi hatırlıyorum: “Eğer bugün cop yerseniz işte bu provokatörün yüzünden” diye, beni gösterdiler. Cami avlusunda zor yer bulurken, bir yere çöktüğümde etrafımdaki insanlar kalkıp başka yerlere gitti. Kendime sordum: “Ben mi uzaylıyım yoksa uzaya mı geldim?”
Bu olaydan birkaç ay sonra askere gittim. Kışlada büyük bir cami olmasına rağmen kocaman tugayda namaz kılan 5-6 kişiydik. Bir gün teftiş günü imiş. Arkadaşlarla namaz kılarken geldiler. Rütbeli, yıldızlı subaylardı. Allah kabul etsin dediler. Bir şeyler konuştular gittiler. Oh bir sorun yok derken, yatakhanemize geldiğimizde belirli gün için (sayısı önemli değil) diskoya attılar. Yani nezarete. Meğerse namaz kılmak yasakmış o camide. Nerden bilelim, acemiydik. Birkaç kere de akşam yemeğinde aç kaldık. Yemek duası vardır, askerlik yapanlar bilir. “Tanrımıza hamdolsun, milletimiz var olsun, afiyet olsun, sağ ol” diye. E ben şimdi askerliğe gıcık oldum ya, namaz yüzünden, kim dedirtebilir bana Allah yerine Tanrı?
Yine 5-6 arkadaş, Çavuş´un ‘Tanrımıza´ telkinine biz ‘Allah´ımıza´ diye bağırıyorduk, subay gıcık oluyordu ve bize yemek verdirmiyordu. O zamanlarda derdim ki, “Eğer benim bir oğlum olsun ne yaparsam yapayım ona çürük aldıracağım veya bedelli yaptıracağım. Asker asker değil sanki Yahudi yuvası” derdim.
Ulu Camii´nin oradaki o kız kardeşimin Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili dedikleri aklıma gelir hep. Onun duruşu çok hoşuma gitmişti. Örnek almaya çalışmıştım.

Az da olsa bizde de Muhsin Yazıcıoğlu duruşundan varmış desem inşallah yalan olmaz. Ruhu şad olsun. O sebeple tekrar tekrar diyorum ki,
“Bu günlerimize şükürler olsun.”