Pazar günü İnegöl’de sıra dışı bir çıkış yapıldı. Başrolde 3 isim vardı. Biri İnegöl Kaymakamı Şükrü Görücü, diğer isimler ise Belediye Başkanı Alper Taban ve İnegölspor Başkanı Münür Kanar’dı.

Bugün ki köşe yazımda, İnegöl’de 1,5 yıldır görev yapan İnegöl Kaymakamı Şükrü Görücü’den bahsedeceğiz. Şimdi bu yazımdan sonra bir kesimin eleştiri okları her zamanki gibi üzerimize gelecek… Varsın gelsin…

Gazetecilik mesleğinin en zor kısmı, herkesin sustuğu yerde, sessiz çoğunluğun sesi olmaktır. Bugün bu sessiz çoğunluğun sesi olmaya çalışacağız.

Çünkü İnegöl sanki bir cenaze evi gibi.. Herkes birilerinin yasını tutar gibi..İnanın bana, İnegöl’ü gerçekten dert edinen tek bir kesim var… O’da iş dünyası…

Her gün bir yerlerde işadamları toplanıp, sektörel bazlı gelişmeler için kafa yoruyor. Aşındırmadıkları kapı, danışılmadık insan kalmıyor. Mobilya, tekstil, otomotiv, turizm, eğitim ve spor gibi birçok alanın derdini bu şehrin büyümesini ve gelişmesini isteyen kesim dertleniyor.

Peki ya bu şehri yönetenler?

Bu şehri yönetenler maalesef iş dünyasının temposunda hiç hissedilmeyen bir pozisyonda konuşlandılar. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” modundalar.

Kimileri maalesef yemek masalarında boy gösteriyor ve bulunduğu pozisyondan aldığı güçle herkese atar gider bir görüntüyle karşımızda…

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan her platformda şehirleri yönetenlere ültimatom veriyor. Peki ne diyor?

- Vatandaşla içli dışlı olun

- Mütevazi ve ulaşılabilir olun

- Dertlerini ve sıkıntılarını dinleyin ve çözüm üreten olun.

- Zengin sofralarında değil, gariban sofralarında oturun.

- Şehrinizi iyi tanıyın, sık sık ziyaretler yapın

- Eleştirilere açık olun

Şimdi bir düşünün, bu kriterleri layıkıyla yerine getiren İnegöl’de kaç protokol üyesi var?

Bu hatırlatmanın ardından İnegölspor-Sarıyer maçı sonrası yaşanan gerilime gelmek istiyorum. Bu şehir uzun yıllar sonra sportif anlamda ciddi bir başarı yakaladı. İnegöl’ün alt yapılarında yetişen evlatlarının ilk kez bu denli sahiplenildiği bir dönemde İnegölspor, Play Off kapısını sonuna kadar araladı. Ancak bu maçta İnegölspor Başkanı Münür Kanar ve İnegöl Kaymakamı Şükrü Görücü arasında yaşanan sözlü polemik kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Başkan Münür Kanar, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’dan destek istedi

İnegöl Kaymakamı Şükrü Görücü, “Parayı o verecekse, takımı da o yönetir” dedi.

Kanar, “ Siz o’nun avukatı mısınız?” diyerek sıra dışı bir çıkış yaptı.

Aslında bana göre bu çıkış, İnegöl’de bir milattır.

Bu çıkışın ardından sırasıyla İnegölspor yönetimi basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Başkan Münür Kanar’a tam destek verilirken, eleştiriler de ardı ardına yapıldı. Ve kamuoyunda ilk kez İnegöl Kaymakamı Şükrü Görücü ve Belediye Başkanı Alper Taban ciddi eleştirilerle karşı karşıya kaldı.

Bizim devletimize boynumuz kıldan incedir. Bu vatan için elimizi taşın altına da koyarız, bu vatan için canımızı da veririz. Ancak bazen bu vatanın evladı olarak, yapılan yanlışları birilerinin dile getirmesi gerekir.

İnegöl Kaymakamımız Şükrü Görücü, göreve başladığı ilk günlerde alışılmamış bir yapıyla karşımıza çıktı. Kısa sürede herkes, “Aba altından sopa gösteren, sürekli azarlayan” bir kişi yorumunda bulundu. Bu yoruma tek karşı çıkan ben oldum.

“Herkes yanılıyor dedim. Yeni Kaymakamımız bence babacan biri. Şu an İnegöl’ü tanımaya çalışıyor. Kısa zaman sonra yaptığı çalışmalarla, geliştirdiği öneri ve projelerle bence adını altın harflerle kazıyacak yorumunda bulundum.”

Bu yorumları yapmamda ki en büyük gerekçe, MÜSİAD’da yapılan toplantıydı. Bursa Milletvekilimiz Sn. Vildan Yılmaz Gürel’in düzenlediği mobilya çalıştayında çok şey konuşuldu.

Aslında İnegöl Kaymakamımıza ilk sert çıkışı yapan isim Mobiliyum Başkanı Talha Temur Han’dı. 2. OSB’nin yönetiminin iş dünyasına(sivil yönetim) devrini istedi ve “2. OSB Başkanlığı görevi niye İnegöl kaymakamında” dedi.

Bu çıkışın ardından Kaymakam Şükrü Görücü, “Benimle ilgili önyargılarınız var. Beni zamanla tanıyacaksın. 2. OSB Başkanlığı görevini nasıl yapacağımı göreceksiniz..” dedi.

Bu sözler benim için çok değerliydi. Ancak aradan geçen zaman içinde herkesten farklı düşünen bir kişi olarak yanıldığımı da söylemek istiyorum.

Daha sonra sayın Kaymakamımızla değişik ortamlarda 5 kez karşılaşma imkanımız oldu. Bu ortamların tamamında maalesef beni yanıltmaya devam etti.

Biz İnegöllüler, bugüne kadar görev yapan Kaymakamlarımızı bir ağabey olarak gördük. Yüzleri gülen, şehri geliştirmek için çalışan, proje geliştiren, iş dünyasının moralinin düştüğü anlarda ortaya çıkıp gaz veren, elini taşın altına koyan bir lider gördük.

Daha önceki Kaymakamlarımız, şehrin tüm kesimlerine yaptığı ziyaretlerle tanınırdı. O’nu tanımayan olmazdı, O’nunda tanımadığı insan kalmazdı. Yeri gelir İnegölspor atkısı takar 40 yıllık bir taraftar gibi maçı izler, atılan golle sevince boğulur, yenilen gole herkes kadar üzülürdü. O’nları bazen amatör maçta bile görürdük.

Biz kaymakamlarımızı daha önce hep toplantılarda görürdük. ‘Şehri daha fazla nasıl geliştiririz’, ‘Sektörleri nasıl ayağa kaldırırız’, ‘Suç oranlarını nasıl düşürürüz’, ‘Eğitim kalitesini nasıl arttırırız’, ‘Hava kirliliği ve trafik sorunlarını nasıl çözeriz’ diye dert edinirken görürdük.

Ve her toplantıda Kaymakamlarımız verdiği enerjiyle bizlere motive ederdi.

Ancak gördüklerimiz bizleri şoke ediyor. İddialar kamuda çalışanların sürekli azarlanması ve ceza-i yaptırımlarla korkutulması, muhtarlarımıza söylenen sert sözler ve STK’lardan gelen şikayetler.

“Biz şamar oğlanı değiliz!!!”

Sayın Kaymakamım, belki her yiğidin yoğurt yeme şekli farklı olabilir, ancak burası İnegöl…

Burası nüfusu büyük olsa da yüzölçümü küçük bir yer. Herkesin herkesle bağı olduğu bir yer. Biz azarlayan değil, kavga edenleri barıştıran, biz çözümsüzlük değil, çözüm üreten. Görev yaptığı süre zarfında bıraktığı güzel fikirleriyle, projeleriyle, eserleriyle, enerjisiyle ve neşesiyle iz bırakan bir lider istiyoruz.

Ve umarım hakkınızda ilk düşündüğüm kişiliğinizde anılırsınız. Bu şehrin mobilyasına, köftesine, tarımına, turizmine, sporuna değer katarsınız. Tabi ki gülen yüzünüzle…

Saygılarımla…