BRICS terimi, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur  (Brasil, Russia, India, China, South Africa). Bu beş ülke toplam dünya ekonomisinin 5'te 1'ini oluşturuyor. Aynı zamanda dünya nüfusunun yarıya yakını bu beş ülkede. Enerji ve maden üretimi ile birlikte tahıl üretimi konusunda dünyanın en önemli ülkelerinin oluşturduğu BRICS dünya ekonomisinin en önemli aktörlerinin başında geliyor. Aynı zamanda ortak bir bankaları olan bu ülkeler yatırımları için kredi konusunda da büyük bir dayanışma içerisindeler.

Geçen hafta sonu Güney Afrika'da gerçekleştirilen BRICS toplantısına katılan Başkan Recep Tayyip Erdoğan BRICS'e katılımın toplantıda gündeme geldiğini ve üye ülkelerin genişlemeye olumlu yaklaştıklarını açıkladı. Peki Türkiye'nin bu platformda var olması hem Türkiye'ye hem de üye diğer ülkelere ne kazandırır? 

Öncelikle İslami kimliği ile böyle güçlü bir oluşumda yer alacak olan Türkiye diğer İslam ülkeleri ve Ortadoğu'da prestijini arttırırken temsilcilik rolünü de bir üst noktaya taşıyabilmiş olacaktır. Gelişen ekonomisi ile bölgede yumuşak gücünü tesis eden Türkiye'nin bölgede eli güçlenmiş olacaktır. Ayrıca diğer üye ülkelerin Türkiye üzerinden Ortadoğu ve İslam ülkeleri ile kuracakları siyasi ve ekonomik ilişkiler eskisinden daha güçlü olacaktır. 

Bir diğer önemli mesele ülkelerin yatırımları konusunda birbirlerine vermiş oldukları desteklerdir. Henüz üye olmayan Türkiye'nin, Çin'in ve dünyanın en büyük bankası olan Uluslararası Çin Endüstri ve Ticaret Bankası'ndan (ICBC) aldığı 3,6 milyar dolarlık kredi üye olduğunda ne gibi bir avantaj elde edeceğine kanıt niteliğindedir. Bunun yanı sıra Türkiye'nin üyeliği Pekin-Londra yeni İpek Yolu'nun milyarlarca dolarlık yatırımın hızlandırılmasına, yeni nükleer santral yatırımlarına, bilişim ve teknoloji yatırımlarına kolaylık sağlayacağı düşünüldüğünde BRICS-T'nin önemi daha iyi anlaşılacaktır. 

Hepsinden önemlisi Türkiye'nin önerisi ile üye ülkeler arasındaki ticaretin milli para birimleri ya da elektronik para ile yapılmasıdır. Bu, küresel ekonomik dengeleri yerle bir edecek bir devrim niteliğindedir. Yüz milyarlarca dolarlık bir ticaretin milli para ile yapılması demek doların dolayısıyla Amerika'nın yumuşak gücünün dünyada son bulması demektir.  

Bunun önemini anlayan ABD'nin yaptırım tehditleri boşa değildir. Bu olay bir papaz meselesi olarak düşünülmemeli ve basite indirgenmemelidir. Sonuç olarak Türkiye'nin üyeliği Türkiye ile BRICS ülkelerine kazan-kazan ilişkisi sağlayacakken küresel sermaye güçleri ile üye ülkeler arasında kaybet-kazan ilişkisini tesis edecektir.