TFF 1. Ligin 13. Haftasında sahasında İstanbulspor’u konuk eden Bursaspor, 4-2 mağlup olarak taraftarlarını hüzne boğdu.

Sadece futbolla ilgilenmeyi başarabilsek, kazanamayacağımız maç yok.

Kaostan çıkıp sahaya odaklanabilsek, ulaşabileceklerimizin sınırı yok.

Sahaya dönecek olursak; aslında fena başlamadık maça. Yaptığımız baskıda golü bulabilsek yine farklı bir sonuç çıkacaktı, fakat kazanan Bursaspor olacaktı diye düşünüyorum.

Hatta 3. golü yemeseydik yine dönerdi maç.

Yapılan transferlerin katkısını yüzdeye vursak maksimum oran %40 çıkar.

Sebepleri;

Hata ise kabul edilebilir.

Tecrübesizlik ise giderilebilir. 

Fakat başka bir şey ise, bedeli şehirce ödenir.

Özcan hocanın başarıya aç olması ve teknik direktörlük geçmişinin yetersiz olması farklı tavizler doğuruyor ortaya.

Maç sonrası Emirhan özelinde yaptığı açıklama referans olarak görülebilir.

Çok çalış’masıyla transferin gözdesi durumuna gelen İsmail’in oynamadığı bir dönemdeki tavrı hepimizin midesini bulandırdı.

Hep bir ağızdan tepki gösteriyoruz.

Evet haklıyız, tamam.

Ama sebeplerini iyi analiz etmeksek her yıl farklı bir ismi hain ilan etmenin alışkanlığında boğuluruz.

Tamam transferi hepimiz istedik ama Vakıfköy’ü küstürmeyin diye de eklemiştik.

Haftalardır oynamasını istediğimiz Taha’nın ritmini kaybedip hatalar zincirinde sürüklenmesi, Battalla vari tarzıyla gözlerimizin pasını silen Vefanın kalitesi, Batuhan Kör’ün hırsıyla verdiği mücadele kaliteyle birleşince ortaya koydukları göz ardı edilmemeli.

Maraton tribününe boşuna asılmadı o pankart:

‘’İkinci şampiyonlar Vakıfköy’den çıkacak’’

Yönetim güzel işler yapıyor. İnkar edenin dürüstlüğü sorgulanır. Başarılı olmak istediklerinden de zerre şüphem yok ama eleştiriye de açık olmalılar.

Yaptıkları hatalarda; ama şunu başardık, ama bunu başardık deyip onay ve alkış beklemek farklı bir kaosun parçasını oluşturuyor.

Son olarak; birlik olabilsek, sükunetle hedefe odaklanabilsek, bu takım her türlü play-off’ları görür.

Yeter mi?

Orası ayrı bir makale konusu…