Eğitim sistemi ve okullar sürekli eleştirilir. Peki okul insan yaşamının devamı için gerçekten zorunlu mu?

Bilişsel ve fiziksel gelişim için aslında okul zorunlu bir gereksinim değildir. Okullar zaman içerisinde kendini yenileyemeyen tamamen yapılaşmış bir standarda dönüşmüştür. Fakat bizdeki tanımı bambaşkadır aslında. Peki nedir o tanım:“Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı bir şekilde gelişmiş kişiliğe, karaktere hür ve bilimsel düşünme gücüne geniş bir dünya görüşüne sahip insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren topluma karşı sorumluluk duyan yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek” Öyleyse bu sözlüksek tanım okullarda can buluyor mu sizce? Okul ortamında olan şey; kişilik gelişiminde ezberci, akademik başarı ve sınav odaklı bir anlayış; çocukların birbirlerine karşı acımasız eleştirel yaklaşımları; empati yoksunluğu; yine ezberci müfredata ayak uydurmak zorunda kalan öğretmenler; bütün haftaya yayılmış sadece akademik başarı hedef alınmış ders yükü; whatsapp gruplarından okul yönetmeye çalışan eğitimle ilgili öğrendiği üç beş bilginin kendi doğrusu olduğuna ve o doğruyu zorla okula dikte etmeye çalışan veli profili ve yetenekle değil tamamen sınav odaklı ezber ölçen bir sistem… yaz yaz bitmez.

Hal böyleyken karantina süreciyle birlikte ortaya uzaktan eğitim ya da online eğitim sistemi geliyor. Sanki mal bulmuş mağribî gibi bakan biz. Aslında uzaktan eğitim sistemi dünyada yeni bir sistem değil. Amerika`da yapılan bir araştırma çocukların % 48’inin online eğitim aldığını sonucuna ulaşıyor,  yani böyle bir kültür var. Dijital anlamda küresel olarak çok büyük adımların atıldığı bu süreçte artık bilgi her yerde ve çok kolay. Tüm dünyada böyle bir kültür var; ama biz yeni tanışıyoruz. Başka bir araştırmada Avrupa`da şirketlerin %98`inin online eğitim aldığını öğreniyoruz. O zaman bizler de dünyanın gerisinde kalmamak adına bu uygulamaya dahil olmamız gerek. Belki de karantina sürecinin bize kazandıracağı en büyük katkılardan biri online eğitim sistemi olacak. Çocuklar online eğitim kültürü kazanacak, eğer anne-babaları izin verirse. Tabi bu süreç zor ve millet olarak değişimi ve gelişimi çokta rahat kabul eden bir kültüre sahip değiliz.  Maalesef gelenek bizim için kutsaldır. Ne gördüysek ve nasıl öğrendiysek önemli olan odur. Yenisini kabullenmek istemeyiz. Aslında durumu kabullenmek kolay; ancak anne-baba işi zorlaştırıyor. Anne babalar evde çocuğu eğitmenin, bir şeyler öğretmenin, onu takip etmenin ve sürekli çocukla birlikte bir şeyler yapmanın ne kadar zor olduğunu gördü. Okul aslında sadece bir eğitim yuvası değil ayrıca anne babaların es verdikleri ortamlardı. Bu yüzden uzaktan eğitim sistemini kabul etmek zor.

Öğrenciler şu anda nüfusun yüzde 20’sini oluşturuyor; fakat onlar bizim geleceğimizin yüzde 100’ü. Her bir öğrencinin farklı karakteristikleri, istekleri, özellikleri ve hayalleri varken, biz neden aynı şeyleri aynı yöntemlerle öğretelim. Fırsat verirsek uzaktan eğitimi tanımalarına olanak sağlamış oluruz. İlerde eğitimin her şekilde alınabileceğini eğitimin her yerde olduğu mesajını vermiş oluruz. Küreselleşen dünyada yaratıcı, yenilikçi, eleştirel ve bağımsız olarak düşünebilen ve birbiriyle bağlantı kurabilen insanlara ihtiyacımız var…

Öğretim sınıfta biter; fakat eğitim ancak hayatla beraber sona erer. F. W. Robertson