Söz insanların iletişim aracıdır. Aşık Yunus söz ile ilgili şunları söyler:

Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu (zehirli) aşı,
Yağ ile bal ide bir söz.

Bir çoğumuzun bildiği hadis müellifi Buhari (r.a.)´nin bir hadis rivayetini almak için üstün gayret gösterip uzun yolculuklar yaptığını. Yine böyle bir uzun, meşakkatli yolculuk neticesinde hadis alacağı raviye ulaşmıştır. Ravi çiftçilikle uğraşmaktadır. Ravi atını yanına çağırmak için yem torbasını ata gösterir ve at yanına gelir. Buhari, raviye torbanın içinde ne vardı diye sorduğunda, ravi boş olduğunu söyler. Bir hayvanı aldatan insanları hayli hayli aldatır der ve bu raviden rivayet edilen hadisin doğru olmayacağını düşünür ve hadisi kitabi Sahih-i Buhari´ye almaz.
Söz vermek ve sözünde durmak sadece dini değil, milli kültürümüz ve insani varlığımız için önemlidir. İnsan olmanın gereği verilen sözde durup, gereğini yerine getirmektir. İster tüccar, ister eğitimci, ister işçi-memur-amir ne olursak olalım. Verilen söz sadece sizi değil sizle beraber toplumu da ilgilendirmektedir.

Hayat bir çarkın dişlileri gibidir. O dişlilerden birisi kırılır ise tüm sistemi etkiler. Bir işletmeci, ürün aldığı firmaya ödemesini bir ay sonraya gün verirde ve o gün geldiğinde gereken ödemeyi yapmaz ise çalıştığı firmada söz verdiği diğer firmaya ödeme yapamayacak veya isçisinin maaşını ödemeyecektir. Bu döngü birçok kesimi etkileyecektir.
Bir eğitimci öğrenciye verdiği sözü yerine getirmez ise rol model olduğu kesime söz verip, yapmamayı öğretmiş olur, güven duygusunu zedeler. O eğitimi alan içinde söz vermenin önemli olmadığı duygusu gelişir.

Yapamayacağımız ve karşılayamayacağımız işler için söz vermeyelim. Belki mahcubiyet duyarız; ancak hayat dişlisinin kırılmasına veya deforme olmasına sebep olmayız.
Bir genç, peygamberliğinden önce Allah Resulü (s.a.v.) ile bir alışveriş yapmış, biraz beklerse hemen getireceğini vadederek oradan ayrılmış; ama sözünü unutmuş. Üç gün sonra hatırlayıp konuştuğu yere geldiğinde, onu aynı yerde beklerken bulmuş. Allah Resulü (s.a.v.) bu yaptığı davranış karşısında kendisine serzenişte bulunmayıp sadece: “Ey delikanlı! Bana zahmet verdin, üç gündür burada seni bekliyorum.” Demiştir. (bknz. Ebu Davud, Edeb, 82 h. no. 4996 )
Lütfen! her gün beş vakitte kırk kez tekrarladığımız “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz” sözünü tutalım. Basit menfaat kaygıları için verdiğimiz sözü yerine getirmekten geri durmayalım. İnsan olmanın ve insanca yaşamanın gereği budur.