İnegölümüzün asli evlatlarından Deydinler köyünde doğup daha çok Ankarada hayatını geçiren mana ve gönül insanı Dr.Emin Acar vefatından iki yılı aşkın bir zaman geçti. Vefatının sene´i devriyesinde bir çok kişi gibi anıldı. Mezarı başında dualar edildi, Kur´anlar okundu. Bu günlerde bize gelen bir davetiyeden öğrendiğime göre yakınları ve sevenleri tarafından 23 Eylül Cumartesi günü Deydinler köyünde merhum Emin bey için bir Türbe ve Cami yapılması için temel atma merasimi yapılacakmış..

Merhum Dr.Emin Acar bey son derece mütevazi/alçak gönüllü, gösterişi ve şöhreti hiç sevmeyen fazileti hiçlikte ve unutulmuşluk ta arayan bir tasavvuf tarikat ehli idi. Asla Kur´an´a ve hadislere aykırı bir iş yapmaz yapılmasını da istemezdi. Doğrusu onun yakınları ve sevenleri tarafından kendisine bir Türbe yapmaları onun ruhunu rahatsız edecek, hayatındaki alçak gönüllü karakterine hiç yakışmayacaktır.

Emin beyin böyle bir vasiyeti veya arzusu olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü merhum Emin bey tasavvuf ehli olmasına rağmen, bugünkü tarikatlardaki hurafelere, şeriata uymayan söz ve davranışlara şiddetle karşı çıkan bir zat idi... Hanım müritlerine el etek öptüren günümüz bazı şeyhleri için tekerin birini patlattı derdi. Hatta bazı şeyhlerin hanım müritlerine Rabıta yaptırdıklarından bahisle, “Nuri Hoca kadının şeyhi olmaz, kadının şeyhi kocasıdır. Duyuyorum ki bazı müteşeyyih / şeyhlik taslayanlar hanımlara rabıta dersi veriyorlarmış. Bu külliyen haramdır. Bir kadın kendisine yabancı olan bir erkeği nasıl olur da hayal ederek onu düşünür” demişti.

O halde yakınları ve sevenleri neden böyle bir TÜRBE yapma işine karar veriyorlar. Merhum Emin bey İslamın mezar ve türbe konusundaki yasaklarını bilen birisi idi.

Kur´an-ı Kerimde vefat eden yakınlarınıza, alimlere, Peygamberlere TÜRBE veya süslü mezar yapın şeklinde hiçbir ayet ve haber yoktur. Bilakis eski toplumların atalarının hatıralarını abartılı bir şekilde canlı tutmaları hep kötülenmiş, atalarının yoluna ve adetlerine değil, Allah´tan indirilen vahye (İlahi kitaplara) uymaları istenmiştir. (Bakara 170 ve Lokman 21. ayetler.)

İslamiyette geçmişlerimizi, alimlerimizi, meşhurlarımızı süslü mezarlarla, TÜRBE´lerle hatırlarda tutmaya çalışmak şiddetle yasaklanmıştır. Çünkü İslam öncesi cahiliye ŞİRK kültürü bunu ön görüyordu. Kur´an ve Rasülüllah bunu yasakladığı için İslama karşı geldiler. Bu Muhammed ve getirdiği din bizi atalarımızdan uzaklaştırıyor diye itiraz ettiler.

Rasülü Ekrem (as.) bu konuda Kur´an´a uygun müşriklerin hoşuna gitmeyen çok kesin yasaklayıcı emirleri vermiştir. Başta Rasülüllah (as) kendisi vefatından sonra ‘kabrinin bir bayram yerine çevrilmesinden endişe etmiş ve şöyle buyurmuştur. Ya Rab! kabrimi tapılan bir put haline koyma!. Ey Ümmetim! sizden önce gelip geçen milletler, PEYGAMBERLERİNİN KABİRLERİNİ mescit haline getirdiler. Siz bu konuda uyanık olunuz, kabirlerinizi secde edilen, ibadet edilen bir yer haline getirmeyin, sizi bu fena alışkanlıktan şiddetle yasaklarım demiştir. (Buhari 4. cilt S.480 ve devamı)

Tirmizi de (hadis kitabı) geçen bir rivayette de Hz. Ali bir arkadaşına, Rasülüllah (as) bana silinmedik bir resim/kırılmadık bir put, düzlenmedik/yıkılmadık bir MEZAR bırakma diye emretti demiştir...

Bir arkadaşımızın anlattığına göre Merhum Emin Beyin Deydinler köyündeki mezar taşında da doğum tarihi yazıldığı halde ölüm tarihi yazılmamış..!!! Bazı meşhur kişilerin mezar taşlarında görülen bu adet o kişinin ölümü kabullenilmek istenmediğinden onun ölmediği düşüncesinin topluma verilmesi istenmektedir ki, bu Kur´an´ın tevhid ilkesine son derece aykırı bir düşüncedir. Yüce Allah son Peygamberine ‘Senden öncede hiç bir beşere ebedilik vermedik, sende seni öldürmek isteyenlerde ölecek. Her canlı ölümü tadacaktır´ (enbiya 32 ve diğerleri) deyip dururken hem de iyi müslüman diye bilinen kişilerin ölmediğini ima etmek ne kadar Allah´a karşı küstahça bir tavırdır. Zira hayyu la yemut /daima diri ve asla ölmeyen Allah´tır. Onun bu sıfatını mecazen ve zımnen de olsa bir faniye yakıştırmak son derece yanlış bir tavırdır....

Toplumdaki kanaat önderleri hayatta iken yakınlarına vefatlarından sonra kendileri için İslam hükümlerine Kur´an´a ve Rasülüllahın sünnetine aykırı hareket etmemeleri konusunda uyarıda bulunmaları bizce çok önemlidir ki,onların vefatından sonra yakınları ve sevenleri bu kabil yanlışlıkları yapmasınlar..

Bu TÜRBELER yakın zamanda ve birkaç yüz sene sonra ziyaret edilen ibadet edilen/tapınılan birer mekanlar olmaktadır. Günümüzde bunların yüzlercesini görmekteyiz. Berde şimdi Eminbey Türbemiz olacak....

Ben merhum Emin beyin yakınlarına ve sevenlerine şu İslami nasihati yapmak istiyorum. Geliniz o köye bir Cami yaptırınız. Zaten köyün camisi eski ve kenardadır. Emin beyin mezarını hayattaki alçak gönüllü haline uygun basit bir şekil de kendi halinde bırakınız. Hayatta iken süsü şöhreti gösterişi sevmeyen merhum Emin beyi hayattaki saf ve temiz kişiliğine yakışmayacak gösterişli bir TÜRBE İLE RAHATSIZ ETMEYİNİZ.