Kudüs merkezli Filistin, Arap, Hitit ve Mısır hakimiyetlerinden sonra, Emeviler , Abbasiler ve Selçukluların egemenliğine girdi. 1516 da Osmanlı toprağı oldu. Meşrutiyet ile birlikte azınlıklara verilen haklar ,Yahudi’lerinde işine yaradı. 1914 Yılından sonra, Yahudi’ler Filistin’deki Araplardan geniş topraklar satın alıp yerleşmeye başladılar. 1933 Yılında Nazilerden kaçan Alman Yahudi göçmenleri de Filistin’e gelmeye başladı. 3 Yıl içinde Yahudi sayısı toplam nüfusun dörtte birine ulaştı. Uzun mücadeleler sonunda Yahudi’ler 14 Mayıs 1948 de İsrail Devletinin kuruluşunu ilan ettiler. 

Hakları, toprakları, vatanları, canları, malları gasp edilen Filistin’liler 15 Mayıs 1948 de büyük felaket yaşadı. 800 000 Filistin’linin kitlesel göçü ile sonuçlanan NAKBA (Büyük Felaket), Filistin mülteciler sorununun da başlangıcını oluşturdu. 

KUDÜS; Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden birisidir, ve konumu itibariyle İsrail ve Filistin’in orta noktasında yer almaktadır. Bu nedenle her iki ülke içinde büyük öneme sahip olmaktadır. Kudüs’ün diğer ismi, İsrail’liler tarafından Jarusalem olarak bilinmektedir. Tarih boyunca, bir çok  kutsal kabul edilen yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşlara sahne olmuştur. 1517 yılında Osmanlıların işgal ettiği Kudüs 1917 tarihine kadar Osmanlıların kontrolü altındaydı.

Müslüman’ların, Yahudi’lerin ve Hıristiyan’ların kutsal saydığı yerlerin önemli kısmı, Doğu Kudüs’te bulunmaktadır.

Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen MESCİD-İ AKSA, ve  KUBBET’ÜS SAHRA’nın  bulunduğu Harm-üş- Şerif, doğu Kudüs’te yer alıyor. Müslümanlar, Hz. Muhammed Peygamberin buradan Miraca gittiğine ( göğe yükseldiğine) inanmaktadır. Bunun içindir ki, Kudüs Müslümanlar için çok önemli bir beldedir. Müslümanların ilk kıblesidir.

İsrail 1980 Yılında Kudüs’ü başkent ilan etti. Ancak, Filistin’lilerin direnişleri ve uluslar arası tepkiler  nedeniyle bir türlü başkentini buraya taşıyamadı. İsrail’in Başkenti TEL  AVİV’dir.  Türkiye’nin Kudüs’te diplomatik temsilciği, İsrail Büyükelçiliği ise Tel Aviv’de bulunmaktadır.

 Uluslar arası hukuk, Yahudi yerleşmelerini yasa dışı kabul etmektedir. Ancak İsrail buna itiraz ediyor ve 1967 den bu yana burada en az 10 yerleşim birimi kurdu ve buraya yaklaşık 200 bin civarı Yahudi yerleştirildi. 

Zamanında bir avuç Yahudi’nin kurduğu İsrail devleti, günümüzde İslam coğrafyasının başının belası olmuştur.Filistin’lilere vatanlarını dar etmiş,bir çok Filistinli Müslümanı katlederek kanına girmiştir. Mason lobisi ile de tüm dünya devletleri üzerinde ciddi bir hakimiyet kurmuştur. 

İsrail’in ağa babası ve destekçisi olan ABD nin Müslüman düşmanı olan başkanı Donald Trump tarafından, ABD nin İsrail Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınacağını 2017 yılında ilan etmiş olması üzerine, İsrail’in kuruluş yıldönümü olan 14 Mayıs 2018 de Büyükelçilini Kudüs’e taşıdı. İslam dünyasından gelen tepkilere rağmen, ABD Kudüs’ün İsrail’in resmi başkenti olduğunu 2017 yılının aralık ayında tanımıştı. Bu güne kadar İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmesine rağmen dünya devletleri bunu reddediyor. ABD nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma hamlesi ile, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettiği manasını doğursa da, Dünya Devletlerinden bu duruma tepkiler vardır. Başta Türkiye olmak üzere bir çok ülke durumdan rahatsız olduğunu açıkladı. Özellikle İslam ülkelerinin tepkisi daha çok olmaktadır.  Ancak burada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Tepkiler sözde kalmamalı eylemsel tepkiler de yapılmalıdır. İsrail’in amacına ulaşması pek mümkün görünmese de , ABD nin bu hareketi Kudüs’ün durumunu yine tartışılır hale getirmiş olması, Ortadoğu’ da ısınmış olan suların kolay durulmayacağı anlamını da taşır.

 Ortadoğu’da barış ve huzur ortamının sağlanamaması için ABD tarafından atılan bu son adımda amacına ulaşmıştır. ABD nin açıklaması sonrasında Kudüs’te ki işgalci İsrail askerleri sivil halka karşı gerçek mermiler ile saldırmaktadır. 

Amerika Birleşik Devletlerinin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) vardır.Bu projeyle ilgili açıklamayı 07.08.2003 tarihinde ABD nin güvenlikten sorumlu danışmanı Condoleezze Rice yapmıştır. Bu açıklamaya göre , Fas’tan Basra Körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin, rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgulamıştır. Bölgedeki enerji kaynaklarının bulunduğu ülkeler, emperyalist ve faşist  Amerika’nın çıkarlarıyla bölünme tehlikesi altına girmiştir. 

Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 yılında iktidara gelişi ABD destekli olduğu söylenmektedir. Sn. Erdoğan’ın tespit edilen 34 ayrı yerde konuşmasında, kendisinin BOP eşbaşkanı olduğunu itiraf etmiştir. BOP Eşbaşkanlığı demek emperyalist Amerika’nın projesine destek vermek, ve onun değirmenine su taşımak olduğu manasını taşır ki çok yanlış bir tutumdur. Eğer bu söylenenler ve söyledikleri  doğru ise , yurtsever biri olduğunu kanıtlamak için Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı görevinden ayrıldığını kamu oyuna açıklaması gerekir. Bir vatandaş olarak ben bunu duymak istiyorum.

Ortadoğuda haritaların değişmesi demek, büyük İsrail devletinin sınırlarının genişlemesi ve hatta bu sınırların Türkiye’ye kadar uzanacağı demektir. Merhum Necmettin Erbakan sağlığında “şer güçlerin Büyük İsrail Devletini kurmak için faaliyet halinde olduğunu” söylemişti.

Sn. Abdullatif Şener 2012 yılında bir televizyon programında “bu Arap baharı sonrası BOP projesi kapsamında İsrail Kudüs’ü başkent ilan edecek ve oradaki Müslümanları katledecek ve kovalayacak ve bizim hükümet yetkililerimiz bağırıp çağıracak”. 

Amerika, İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyınca mı Türkiye şimdi uyandı. Daha önce bunun sinyalleri verilmemiş miydi? Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 2005 Yılında Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Kudüs’ü ziyareti sırasında, İsrail Başbakanı Ariel Şaron kendisine İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz dememiş miydi. O zaman dan neden tepki gösterilemedi?

Bir Devlet Bakanımız İsrail’in bu katliamları sonrası şöyle demişti “ İsrail, katil,haydut ve terörist bir devlet olduğunu kanıtladı”. Sayın bakanım bunu bilmeyen mi var? Amerika’da aynısı değil mi? O zaman bir vatandaş olarak soruyorum; katil,haydut ve terörist olduğunu söylediğiniz bir devletle ilişkilerin sürdürülmesinin gerekçesi nedir? Açıklayabilir misiniz? Sayın hükümet yetkilileri bağırıp çağırmakla bu işler halledilmez. Eylem zamanıdır. İsrail’den GDO’lu tohum almaktan vazgeçin, elçiliğinizi kapatın, ticari bağları kesiniz, Filistin’in haklı davasında dünyayı ayağa kaldırın. Muhalefetin İsrail ile yapılan anlaşmaları iptal edelim diye verdiği yasa teklifi iktidar partisi ve MHP milletvekillerinin oyu ile reddedildi. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Filistin’li Müslümanlar katlediliyor, Kudüs elden gidiyor. Bütün bu olup bitenler karşısında iktidarın tutumunda, samimiyetsizlik ve tutarsızlık görülmektedir. Kudüs’ün kurtarılması için Selahaddini Eyyubi’nin mi gelmesi gerekiyor.?