1976 yılında hem okuyor hem de düğünlerde, kına gecelerinde fotoğraf çekiyor, ayriyeten Karsta günlük çıkan Ekinci gazetesine haber ve foto muhabirliği yapıyordum. Böylece okul harçlığımı da çıkarmış oluyordum. Günlerden Cumartesi idi. Alparslan Lisesinin karşında bulunan kilise kapalı spor salonu olarak kullanılıyordu. Şu anda orası camiye çevrilmiş. Beni gazeteden burada yapılan güreş karşılaşmalarını izleyip haber yapmam için göndermişlerdi. Güreşler hayli uzamış, havada kararmaya başlamıştı. Nihayet karşılaşmalar akşam saat 19’da sona erdi. Ben haberi gazeteye götürmek için yola koyuldum.

Yolumun üzerinde Kars Bölge düğün salonu vardı oraya yaklaştığımda müzik sesleri gelmeye başladı. Bu gece bir arkadaşın abisinin de düğünü vardı diye düşünerek salonun önüne geldim. O tarihlerde salon görevlileri davetiyesi olmayanları içeri almıyorlardı. Tabi beni bütün düğün salonlarda ki görevliler tanıyorlar. Ben kapının önüne geldim. Görevli olan Muzaffer diye biri idi. Muzaffer beni görür görmez:

“Oğlum Yusuf nerede kaldın? Düğün başladı adamlar yana, yana seni arıyorlar. Çabuk çık yukarı birazdan gelin damat salona girecek.” Dedi. Ben bizim arkadaşın ağabeysinin düğünü sanıp merdivenleri birer ikişer koşarak salona girdim. Salonun giriş kapısında düğün sahibi olsa gerek adam bana dönüp:

“Arkadaş seni Allah’mı gönderdi? Çabuk makinenin hazırla birazdan gelin damat salona girecek:”

Ben sağıma soluma baktım tanıdık hiç kimse yok. Gözlerim bizim Seyfettin arkadaşı ararken omzumda bir el ile irkildim. Döndüm bu kişide damadın babası imiş. Bana:

“Kardeşim Allah senden razı olsun. Düğün telaşesinden fotoğrafçı tutmayı unutmuştuk. Hiç çekinme çekebildiğin kadar fotoğraf çeke bilirsin. Ben pek bu işleri bilmem. Normal düğünlerde ne kadar poz çekiliyor?” diye sordu ben de fazlasıyla söyledim Benim makine Yasıca 35. 36 pozluk Layka makine hemen adama cevap verdim:

“3-4 makara doldurduğum oluyor. Düğün sahiplerine her pozdan ikişer tane baskı yapıyoruz. Akrabalardan isteyenler benden makbuz karşılığı fazladan fotoğraf alabilirler.” Diye cevap verdim. Adam:

“Sen boş ver makbuzu Çektiğin fotoğrafların kelle sayısına göre fotoğraf bas. 3-4 Makara değil 8 hatta 10 makara kadar çekebilirsin. Salonda yaklaşık 200 davetli var.” Deyip cebinden bir tomar Alman Mark’ı çıkarıp bana uzattı ve ekledi:

“Al arkadaşım. Parayı şimdiden peşin olarak vereyim. Fotoğrafları alırken para yetmezse üstünü tamamlarız.” Dedi ve yanımdan ayrıldı. Ben hayatımda ilk defa böyle bir düğünün fotoğraflarını çekiyordum. Bu arada Muzaffer yanıma geldi;

“Geç kaldın diye fırça mı attı adam sana?”

Ben hala şaşkınlığımı atamamış kekeleyerek:

“Yok ya Muzaffer ağabey! Adamlar fotoğrafçı tutmamışlar. Ben tesadüfen bizim arkadaşın ağabeysinin düğünü sanarak gelmiştim. Yani senin anlayacağın neye niyet, neye kısmet misali!”

Muzaffer gülerek:

“Daha ne oğlum? Bu adamlar Almancı seni Marka boğarlar. Haydi iyisin.”

Ben iyiyim iyi olmasına ya çantamda yedek sadece bir makara film var burayı bırakıp film almaya gidemem. Muzaffer’e seslenip:

“Muzaffer ağabey! Ya sana zahmet birini bizim gazeteye yollasan bana 10 makara film getirmelerini söylesen, ona iyi bir haçlık veririm.”

Muzaffer gülerek:

“Ne o oğlum düğün resmi mi çekeceksin? Sinema filimi mi?” Diye gülerek aşağı indi.

Bense çekimlere başladım Salonun ışıklandırması harika idi. Salonun duvar dekoru ise daha harika idi. Burada çektiğim tüm düğün fotoğrafları süperdi. Yedek flaş aküsünü içeride büfenin prizine takıp şarja bıraktım. Ben sürekli fotoğraf çekiyorum. Bu arada masa fotoğrafları da çekiyorum. Masa fotoğraflarının da paralarını peşin tahsil ediyorum. Masalardan birinde bir adam var yanında iki bayan birde 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu var. Adam sürekli bana seslenip:

“Foto Şipşak! Gel bizi şöyle çek!”

Adam eşi ile dansa kalkıyor bana bağırıyor:

“Foto Şipşak! Gel bizi çek!” Kafkas oyunu oynuyor bana sesleniyor:

“Foto Şipşak! Gel beni oynarken çek!”

Velhasıl ben adamın özel pozlarını tam iki makara 72 poz çekmiştim. Ama her defasında parasını peşin alıyor makbuzunu kesiyordum. Neredeyse bir koçan makbuzu adama kesmiştim. Gazeteden getirdiğim 10 makara film bitmek üzereydi ben hemen Muzaffere bir sinyal daha çakıp 4 makara daha film getirttim. Ve gecenin sonunda tam 15,5 makara film doldurmuştum benim her iki aküde sıfırı tüketmişti. Hiç unutmam düğün sahipleri düğünün sonunda kız tarafı da damat tarafı da cebime biner Mark bahşiş koyup bana:

“Fotoğrafları ne zaman alırız diye sordular. Ben ise en az iki gün sonra teslim edeceğimi söyledi. Adam bana teslimat yapacağım adresi verdi. Ve ekledi:

“Düğünde ki tüm davetliler fotoğraflarını bizden alsınlar Yusuf Bey tamam mı?” dedi Ve tam iki gün iki gece bu fotoğrafların tabı ile uğraştım. İnanır mısınız bu düğünden elde ettiğim gelir tamı tamına on düğüne bedeldi. Ve benim bundan sonra ki makbuzlarımda “Foto Şipşak Servisi” adı da o düğünden sonra kaldı.