Aslında aldığımız sonuçlar ve ligde bulunduğumuz durum bize bizi anlatıyor ama bir türlü anlamak istemiyoruz. Alışmışız bir kere, hep üst sıralarda bulunmaya yine yapabilir miyiz diye debeleniyoruz. Geçen hafta zor deplasmandan alınan galibiyet serisi, bu maçta sürer mi diye düşünürken, yine evimizde maç kazanamama hastalığını sürdürdük. 12 haftadır, 3 maç kazandık. İçerde kazandığımız maçın üzerinden 3 ay geçti. O dönemden sonra Rahip Brunson nedeniyle aramız limoni olan Amerika ile barıştık. Papaz ülkesine döndü, günler geçti. Dünya siyasetinde yeni yeni sayfalar açıldı. Biz hala Gaziantepspor maçından buyana, iç sahada 3 puanı alamadık. Şaka bir yana, aslında işin özeti; bu içerde bir türlü sonuca gidemediğimiz gibi, gözümüzde ister istemez, alt sıralarda yer alan takımlara takılıyor. Onlar ne yapmış, ne etmiş diye. Çünkü bana göre aldığımız sonuçlara göre rakibimiz artık onlar. Allah’tan 2 takım düştü de, 3.lige gidecek diğer 1 bilete ortak olmamak için çabalıyoruz. Kimse ahkam kesmesin, düşme şansımız yok, bize bir şey olmaz diye. Daha önce bu filmleri gördük. Söylentiye umut dağıtmaya kimse eyvallah etmesin. Bizim tek yapmamız gereken, kalan 3 maçtan çıkarabileceğimiz puanı çıkartmak. Hele içerde Eyüp’ü kesin yenmek, Ankara Demir deplasmanında yenemiyorsak, yenilmememiz gerek. Tabi Sancaktepe deplasmanın da alınacak puanda ekstra olur. Ondan sonrasında ise uzun devre arasında daha iyi karar verme ve daha sağlıklı düşünme zamanımız olacak. Yönetim kurulu devre arasında tarihi kararlar almak zorunda. Çünkü sonuçlardan sorumlu, doğal olarak onlar olacaktır. Gelelim Gümüşhane maçının saha içindeki durumuza. Maçın ilk 10 dakikasında konuk takımın 3 net pozisyonu var. Sağ tarafımızdan geldiler. Savunma hamle konusunda geç kaldı, vuruş geldi ama istedikleri gibi değil, kısaca şans yanımızdaydı. Tabi tersi olsa, maç erkende kopabilirdi ama olmadı ve bu bize direnç sağladı. O dakikadan sonra sahada daha isteyen ve topla daha fazla haşır neşir olan bir takım görünümündeydik ama oda bir yere kadar. Rakibinde dirençli bir yapıda olması ve en az İnegölspor kadar maçı istemesi, sahada gol pozisyonu bulma adına işimizi zorlaştırdı. Fakat Orhan Evci’nin yakaladığı 2 pozisyon, atılan şutların rakip kaleyi tutmaması da Gümüşhane için şanslı andı. Oyunun genelinde 2 takımda elinden geleni yaptı ya da yapmaya çalıştı. İnegölspor 2. yarı net sayılabilecek pozisyona giremese, rakip takım kontradan gol arama girişimlerin de bulunsa da, bana göre maçın hakkı beraberlikti ve öyle bitti. Geçen hafta iç sahada oynadıkları Ankara Demir maçında 2-0 geriye düştükleri halde, son 5 dakikada 2 gol bularak puanı kapmaları, zaten nasıl bir takımla oynayacağımız sinyalini vermişti. Fakat biz bu sinyali alamamışız demek. Rakipleri etüt etmek için far yakmaları lazım. İnegölspor için artık lig farklı bir yöne doğru gidiyor dediğim gibi, 14 haftada 14 puan büyük hayal kırıklığı ve bunun izahı yok. Çünkü bu takımın kuruluş öyküsü şampiyonluk ve bırakın şampiyonluğu Play-Off bile imkansız ötesi bir durumda. Oyuncuların maliyeti, yaşanan ekonomik krizler ve önümüzdeki günlerde mali tabloyu da göz önüne getirirsek işimiz çok zor. Bana göre artık sahadaki mücadele, ortaya konan futbol, taktik teknik gibi konulara girmeden, 3 maçı hayırlısıyla bitirmemiz gerek. Ondan sonrasında ise, hem yönetim, hem de futbolcu bazında çok işimiz var ama önce devreye kadar oynayacağımız maçlarda puanları toplamamız şart. Sonrası ise başkan ve yönetim kurulunun görevi bekleyeceğiz. Bakalım alınacak ve verilecek  kararları merakla…