Demokrat Parti (DP) İlçe Başkanı Murat Balakuş, 27 Mayıs Darbesinin 60. yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.

DP İlçe Başkanı Murat Balakuş, “Türkiye'ye "organize kötülük" tohumu 60 yıl önce bugün ekildi. 27 Mayıs Darbesi'nin üzerinden bugün tam 60 sene geçti. Çeşitli şekillerde telin edilmiş olmasına rağmen halen, hiçbir sözün ve tasfirin yeteri kadar anlatamayacağı melun bir hadisenin yıldönümü bugün. "Darbe" olarak adlandırmanın, özellikle sonrası dönemde yaşananlar ve sebep oldukları düşünüldüğünde yeterli gelmeyeceği bir hadiseden bahsediyoruz. Bir tarafından, ülkenin demokrasi ve hürriyetler üzerine sarf ettiği bir buçuk asırlık çabanın çalınması, bir tarafından ise siyasetin meşruiyetine dair algıları değiştirmiş olması nedeniyle çok boyutlu bir organize kötülüktür 27 Mayıs. Yalnız bu ülke ve uyrukları için, dahası cumhuriyet ile birlikte bulunduğumuz coğrafya için umut olmuş, halis bir niyetin maruz kaldığı değil, doğrudan insanımızın maruz kaldığı bir cürüm hareketidir 1960 Darbesi. Cumhuriyeti, çok partili siyasi hayatla ve sayesinde işler bir demokrasi ile taçlandıran, siyasi, ekonomik ve sosyolojik bir ivmenin durdurulmak istendiği, saldırının gerçekte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik olduğu, bugün daha net şekilde görülmektedir. Meşruiyetini milli iradeden alamayan, milletin iktidar tevdi etmediği ve katiyen etmeyeceği mahfillerin, silahı ve silahın verdiği görece kudreti bir iktidar aracı, bir "alternatif" yöntem olarak değerlendirmeye başlamasının, dolayısıyla kendisinden sonraki her çeşit müdahalenin nirengi noktası olduğu aşikardır.”

Balakuş konuşmasını şöyle sürdürdü;

“27 Mayıs, uzunca bir dönem sadece siyasal çıkarımlarla değerlendirilmiştir. Ancak bugüne, yakın geçmişte yaşadığımız siyasi bunalımlara baktığımızda, bir psikolojik travmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır. Çoğunlukçuluğa karşı tek tipçiliği savunan ve kendi iradesini üstün bilen kesimler için bir kötü misaldir 27 Mayıs. Ekonomik ve sosyal alanda da uzunca bir süre hissedilen etkileri bakımından bu darbenin "ayrıca" bir ekonomik darbe olduğu, ülkemizin kapasite kullanımının en yüksek seviyede seyrettiği, sosyal sermayesinin fark edilebilir derecede arttığı, üretim kabiliyetinin katlandığı bir dönemde cereyan etmesi dolayısıyla oldukça şeffaftır. Cumhuriyet ile milli mücadele dönemi ile insan yetiştirmeye başlayan ve her alanda sahiden "yerli ve milli" girdileri kullanmaya başlayan milletimizin, 1950'den itibaren başlattığı "atılım" mücadelesine, yeni bir milli mücadeleye karşı girişilmiş olduğu açıktır. 27 Mayıs Darbesi milletin iyi niyetinin, kendisini ve bekasını korumakla mükellef silahlı kuvvetlere karşı duyduğu güvenin kötüye kullanılmasının da tarihidir. Kaldı ki en yakın zamanda 15 Temmuz hain darbe girişiminde de bu "güven" esas alınarak darbeci hainler, tıpkı 60 sene önceki gibi şerefli üniformaların ardına saklanmıştır. Ancak hamdolsun ki bu kez ihanet şebekesi başarılı olamamıştır. Siyasi etki kabiliyetinden yoksun, demokratik siyasi mücadele maharetine sahip olmayan kesimlerin zaten hazır olan zihnine zerk edilmiş bir zehirdir. Her daim belirttiğimiz üzere darbelerle mücadelenin yolu daha fazla demokrasi ve işler bir adalet mekanizmasıdır. Bugün yeniden adını bizler için gereksiz ve yakışıksız, ancak anlaşıldığı üzere birileri için "gerekli" biçimde duyduğumuz, sözlüklerden dahi silmek istediğiniz "darbe" sözü, yalnız icrası, ifası ile sonuç vermemektedir. Bu sözün, hangi gerekçeyle anılarsa anılsın ülkenin, toplumun güven ve huzuruna halel getirdiği, anmanın dahi bir kötü amaca hizmet ettiği bilinmeli ve görülmelidir. Darbelerin mağduriyetini, maliyetini milletçe ödemiş olmanın bilinci ile bundan medet umanlara tavsiyemiz, bu kavram üzerinden siyasal mühendislik yapmayı bırakmalarıdır. Aksi halde bu millet bu hesabı yapanları tarihin çöplerle dolu hafriyatının içine gönderecektir. Vesilesiyle 1960'taki suç şebekesini bir kez daha lanetliyor, başta partimizin kıymetli isimleri, darbenin gerçekten mağduru olmuş abide şahsiyetlerini rahmetle anıyor, çelikten bir irade ile darbeci çeteyi yok varsaymış 3. Cumhurbaşkanımız, kurucu genel başkanımız Celal Bayar'ı, darbecilere karşı verdikleri milli mücadelede milleti için korkmadan şehadete yürüyen Başbakanımız Ali Adnan Menderes'i ve aziz bakanları Fatin Rüştü Zorlu'yu, Hasan Polatkan'ı şükranla, minnetle ve rahmet duaları ile anıyorum.”

Editör: TE Bilişim