Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Afrin´de yürütülen Zeytin Dalı Harekatını akademik dille değerlendirdi. Afrin operasyonunun başarıyla sürdürüldüğünü ifade eden Canbolat, olası bir 3. Dünya savaşının intihar olacağını söyledi. Afrin operasyonunun iki boyutunun olduğunu söyleyen Canbolat, Türkiye´nin Afrin operasyonunun tehdit olan hem terör unsurlarını temizlemek hem de Osmanlı kültürünün izlerini silmek isteyen bir çok terör yapılanmasına karşı da bir ıslah harekatı yönettiğinin altını çizdi.

İÇ VE DIŞ BOYUTU OLAN BİR SORUN

Türkiye´nin 40 yıldan bu yana süren terör tehdidini değerlendiren Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, “Türkiye olarak karşı karşıya kaldığımız yıllardır süre gelen bir sorun var. Türkiye´nin ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit sorunudur bu. İç ve dış boyutu olan bir sorun. İçerde Türkiye 40 yıla yakından bu yana PKK sorunuyla mücadele ediyor. Bunun özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra dış boyutları da ortaya çıktı. O dönemlere baktığımızda bir Ortadoğu barışından bahsediliyordu. Ortadoğu barışı denilen şey; büyük güçler arasındaki sorunların ortadan kalktığı, yeni dünya söylemi içerisinde özellikle Ortadoğu´da yeni bir siyasi düzenlemenin zemini hazırlanıyordu. En az 25 yıl önce Ortadoğu barışı denilen söylemin barış mı yoksa bir imaj mı olduğunu sorgulamaya çalışmıştım. Bunun bir barış değil, imajın adının barış olduğunu, gerçeğin aslında böyle olmadığını dile getirmeye çalışmıştık” dedi.

YENİ BİR ALAN AÇMAK İSTEDİLER

Dekan İbrahim S. Canbolat, “2003 yılında Amerika´nın Irak´a müdahalesi sırasında da aslında Saddam´ın nükleer silahının olduğu bütün söylemlere rağmen yapılan müdahalenin amacının dışında gerçekleştiğini söylemiştik. 10 yıl geriye doğru gidersek; bir Arap baharı söylemi ortaya çıkmıştı. Arap baharında da biraz daha iyi niyetli davrandı Türkiye. Bu insanların elbette ki devlet-halk ikilemi olmadan, devletlerinin bu insanlara normal vatandaş gibi davranmalarının mümkün olabileceği sistem olmalıdır şeklinde düşündük. Fakat kısa süre sonra anlaşıldı ki Arap baharı da batılı siyaset aktörlerinin pazarlayıp getirdiği, Ortadoğu´yu düzenlemeye yönelik yeni bir tasarımmış. Bu ortaya çıktı. Bu noktada aslında şunu görmemiz lazım; 100 yıl önce İngilizler ve Fransızların arasındaki anlaşmayla kurdukları düzen, işlemiyor, Amerika Birleşik Devletleri ve şimdiki Rusya Federasyonu bundan memnun değildi ve kendilerine Türkiye´nin hemen yanı başında güney komşularımızda yeni bir alan açmak istediler” dedi.

DAEŞ ENSTRUMANDIR

Canbolat, “Zaman içerisinde Irak ve Suriye´de devlet zafiyeti ortaya çıktı. Devlet zafiyetinin olduğu yere uluslararası müdahale yapılabilir demeye getirdiler. Irak ve Libya´yı serseri devlet olarak gördüler ve oraya müdahale etmenin kendilerine göre zeminini hazırladılar. Fakat Rusya Federasyonu da bu süre içerisinde öteden beri zaten hedefinde olan Doğu Akdeniz´e inme siyasetini gerçekleştirme yolunu aradı. Ve Suriye´de şu anda onu yapmaya çalışıyor. Bu noktada İŞİD yada DAEŞ diye ifade edilen Irak-Şam İslam Devleti kavramsallaştırılmasıyla dünyaya duyurulan bir yalan proje hayata geçirilmeyi çalışıldı. Onların yaptıkları ne İslam nede devletti. DAEŞ denilen yapılanma başta Amerikalıların, kısmen Rusya´nın da aslında dolaylı desteklediği bir enstrümandır” diye konuştu.

TÜRKİYE, ÖZ SAVUNMA YAPIYOR

Türkiye´nin Fırat Kalkanı operasyonunu hatırlatan Canbolat, “Fırat Kalkanı harekatı başarıyla gerçekleşti. Ardından Afrin operasyonu. Burada Türkiye, öz savunma yapıyor. PKK´nın buraya yönelik uzantıları, YPG, PYD olarak gerek Irak´ın kuzey kısmında, gerekse Suriye´nin kuzeyinde bunlar yerleşerek Türkiye´ye karşı terör uygulamakla kalmayıp, orada bir siyasi oluşuma da zemin hazırlayarak bir tür uzun vadede siyasi tehditte oluşturma yoluna gittiler. Buraya Amerika, Rusya ve İsrail´in de dolaylı desteği var. Bu siyasetle aslında herkes kendine bir yer açıyor. Amerika, Rusya Ortadoğu bölgesinde var olma mücadelesi veriyor. Türkiye´ye yönelik sıcak tehlike bize şunu gösterdi; terör örgütü vatandaşlarımızı vurdu, Kilis´te bunları gördük. Türkiye buraya müdahalede bulundu. Uluslararası toplum buna karşı çıkmadı, kısmen hak verdi. Hatta Rusya bazı bölgelerden geri çekildi. Bu küresel siyasettir. Rusya, İdlib´te farklı noktalarda bulunuyor. Kendine özgü üstlerinin bulunduğu yerler oluşturdu. Oradan da doğu Akdenize bir koridor açıyor. Böylelikle yerel unsurları bazen de PYD´yi kullanıyor. Amerika birleşik devletleri ise çok açık bunları kullanıyor. Silah ve malzeme vererek destek veriyorlar” şeklinde konuştu.

FİİLEN BİR SAVAŞTIR

Türkiye´nin bu mücadelesinin fiilen bir savaş olduğuna dikkat çeken Canbolat, “Savaş; kendi ulusal çıkarımıza yönelik iradenizi, meşru siyaset ve diploması araçlarının dışında gerektiğinde başka araçlar kullanarak hayata geçirmektir. Asker marifetiyle bunu yapmak, silah gücüyle bunu yapmaktır. Türkiye şuanda operasyon diyor, diğer adı bunun savaştır, diğer başka adı nefsi müdafaadır. Bunun uluslar arası hukukta da yeri var. Fiilen savaştır tamam ama bir tür en nihai araç demişler. Siyasi diplomasinin iş görmediği yerde, kendinizi korumanız için ama onunda bir hukuku var. Savaş hukuksuzluk demek değildir. Savaşın bir hukuk var. Masum insanlara, doğaya, çevreye, savaşmayanlara zarar vermeyeceksiniz. Şu anda Türkiye´nin Afrin operasyonunda yaptığı odur. Sivillere ve çevreye zarar verilmiyor” şeklinde konuştu.

YANİ BU BİR SAVAŞ DEĞİL, BİR KÜLTÜR İŞİ OLARAK DA DEĞERLENDİRİLMELİ

Suriye bölgesinde 300-400 yıl önce düzen tesis etmiş siyasi irade Osmanlının izlerinin görüldüğünün altını çizen Canbolat, “Bu kültür oluşmuş. Dolayısıyla Türkiye´nin iki boyuttan bu operasyonunu değerlendirmek lazım. Birincisi evet Türkiye´nin ulusal çıkarlarına, sınırlarına yönelik bir dış tehdit var, bunu püskürtüyor, mücadele ediyor, etkisiz hale getiriyor. İkinci olarak da daha da önemlisi Türkiye yıllar önce o bölgede oluşturduğu siyasal ve siyasi kültürün izlerini silmek isteyen bir çok terör yapılanmasına karşı da bir ıslah harekatı başlatmış oluyor. Yeniden onları dünya gündemine getiriyor. Şam, Bağdat´ta kültür eserleri, camilerin varlığı ortaya çıkıyor. Türkiye´nin aslında bir tür kültür işlevi gördüğünü de anlamış oluruz. Yani bu bir savaş değil bir kültür işi olarak da değerlendirilmeli. Bir süre önce Türkiye´nin eski bir mabedi yok ettiği türünde batıda haberler çıktı. Aslında Türkiye´nin bu müdahalesiyle yıllardır o tarihi 3 bin yıllık eserlerin bu teröristler tarafından tahrip edildiğine dünya şahit olmuş oldu. Türkiye´nin tahrip etmesi mümkün değil, o tarihi zaten o teröristler tahrip etmişlerdi, su yüzüne çıktı. Dolayısıyla neticede askeri operasyondur, burada şehitlerimiz oldu. Hepsine Allah´tan rahmet diliyoruz. Ailelerine de sabır diliyoruz” dedi.

HASSAS YÜRÜTÜLEN BİR OPERASYONDUR

Afrin operasyonunun şehir içinde yavaşlamasının nedenini açıklayan Canbolat, “Tabi ki siz askeri gücünüzle vurarak, yıkarak gidersiniz. Ama burada Türkiye´nin yaptığı bir fetih hareketi değildir. Oradaki zararlı unsurları tespit edip, hedef noktaları etkisiz hale getirmeyi planlıyor. Onun içinde ön çalışmaları yapıldı. Bu bakımdan da biraz ağır ilerliyor olabilirler, eğer çok hızlı gitselerdi yıkıcı bir savaş olarak görülürdü ve çok da kayıp olurdu. Bu operasyonu gerek askeri gerek siyasi ve diplomasi bağlamında başarılı görüyorum. Hassas yürütülen bir operasyondur. Başarılarının devam etmesini diliyorum. Bunun çok uzun sürmesi halinde Amerikan ve Rus taraflarının İsrail ve diğer bölge unsurlarının bu operasyondan bazı sonuçlar elde etme girişimleri olabilir ki, bu tehlike oluşturur. İsrail´in Suriye´yi vurması gibi, oldu bittiye getirme noktasına yönelirlerse tehlikeli olur. Türkiye´nin bunu dikkate aldığını düşünüyorum. Bunun herkesin kendine alan açma siyaseti olarak görülmemeli. Türkiye açısından bu böyle değil ama bazı uluslararası çevreler bunu bildikleri halde farklı yorumluyorlar. Türkiye´nin o bölgedeki Kürtlere yönelik bir çalışma olarak batı medyasında yayınlanıyor. Böyle bir karşıt propaganda yapan kesimler var batıda. Bu Türkiye´ye yönelik bir önyargıdır.  Bunu Kürtlere yönelik bir tahrip veya soykırım gibi göstermeye çalışıyorlar, asla böyle bir şey yok.” diye konuştu.

MÜNBİÇ OPERASYONU GEREKLİ

Münbiç operasyonunda da gerekli olduğuna dikkat çeken Dekan Canbolat, “Çünkü bu tek boyutlu olmaz. İdeal olan o koridorun temizlenmesidir. Bazı tehlike boyutları da söz konusu olabilir. Türk askerinin oraya doğru çekilmesi, İran´ın kendine göre bazı girişimlerde bulunması, Amerika´nın Rusya´nın, bu unsurların fraklı değerlendirmelerinden de endişe duymalıyız. Onun içinde temkinli olmak zorundayız. Avrupa, Rusya, Amerika arasında bir denge siyaseti oynanır her zaman vardır. Türkiye, Amerika ve Avrupa´ya sitemkar davranarak Rusya´ya yeşil ışık yakabilir ama onun aldatıcı olabileceğini de düşünmemiz gerekir. Çünkü bunlar denge siyasetidir. Konjonktüreldir, konjonktür değişince de durumda değişir. Bu sıcakkanlı ortamda bile Türkiye´nin serinkanlı, uzun vadeli bakması lazım Avrupa´ya” diye konuştu.

VEKALET SAVAŞI YÜRÜTÜLÜYOR

Dekan İbrahim S.Canbolat, “Bu gün ki teknolojilerin olduğu bir dünyada, nükleer, kimyasal silahların olduğu bir dünyada; klasik anlamda savaş hele de bir 3. Dünya savaşı intihar olur. Bunu çıkaranlar içinde intihar olur. Çünkü ellerindeki silah karşı tarafta da var. Ellerindeki silahları kullanırlarsa intihar etmiş olurlar. Bu noktada ancak şu olur; vekaleten savaşlar yapılır. Şuanda vekaleten savaş yürütülüyor. Amerika ve Rusya, Türkiye´nin çevresinde vekalet savaşı yürütüyor. Birilerini öne sürerek onlara silahlandırarak, hem bir mesaj vermek istiyor hem de kendini sınıyor. Bunlar yapılır, bütün bunları bilerek Türkiye´nin tek boyutlu değil yani Batı, Doğu, Ortadoğu, Asya ile ilişkilerini yine planlaması lazım. Avrupa Birliğiyle, bazen sıcak, bazen soğuk bir ilişki düzeni içerisinde oluyoruz. Bizim Asya´da, Ortadoğu Müslüman ülkelerinde, Orta Asya Müslüman ülkelerinde sıcak kabul görmemiz için batıdan uzaklaşmamış Türkiye imajının oraya verilmesi lazım. Yönünü Avrupa Birliğine dönmüş olası Avrupa Birliği üyesi Türkiye ve Rusya yan yana konulduğunda Kırgızlar, Türkiye´ye daha çok güveniyor. Türkiye daha yüksek bir algı. Ortadoğu ve batı siyaseti oluşturulurken bunların dikkate alınması lazım” ifadelerini kullandı. 

Editör: TE Bilişim