Aile Hayatını İyileş

Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) tarafından, önceki akşam Sani Konukoğlu Konferans salonunda ‘Çocuk Eğitiminde Anne ve Babanın Rolü’ konulu konferans düzenlendi.

Saat 20.00'de düzenlenen ve ilçe halkının yoğun ilgi gösterdiği konferans, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. AHİD Başkanı Naci Köseoğlu, yaptığı  kısa selamlama konuşmasında, “2007 yılında kurulan derneğimiz çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik faaliyetleriyle İnegöl halkına hizmet veriyor. Derneğimiz gençlerimizi inançsızlık ile ahlaksızlık bataklığından kurtarmak, başarılı şahsiyetli ailesine ve topluma faydalı bireyler olarak yetiştirmek ve son kalemiz olan aileyi korumayı amaçlamaktadır. Kavgaların, boşanmaların, huzursuzlukların ve aile facialarının önüne geçmek için, 4 yıldır Cuma akşamları karı-kocalara yönelik aile seminerlerimiz devam etmektedir. ‘Allah evlerinizi bir huzur mekanı kılmıştır’ buyuran Cenab-ı Hak, evlerimizin bir hapishane, bir otel odası veya bir sinema salonu olmadığını, dünyadaki manevi cennetten bir köşe olduğunu vurgulamıştır. Evlerimizin huzur yuvalarına dönüşmesi ancak eğitilmiş anne babaların yetiştireceği çocuklarla mümkündür. Tüm ilçe halkımızı faaliyetlerimize katılmaya özellikle her Cuma akşamı saat 20.00’da dernek merkezimizde yaptığımız aile seminerlerine katılmaya davet ediyoruz. 24 Şubat akşamı saat 20.00’da Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi  Prof. Dr. Remiz Kaya’nın katılımı ile ‘Kur’an ve İnsan’ konulu konferansı derneğimizde düzenleyeceğiz” dedi.

Konferansın konuşmacısı Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan ise, bozulan aile değerlerini, çocukları yönlendirmekte yapılan yanlışlar, eşler arası diyaloglar ve aile içi iletişim kopukluklarını, yaşanan örneklerle anlattı.

ÇOCUKLARIMIZI UNUTTUK

Okulla yeni tanışan çocukların içinde bulunabilecekleri ruh halleri ve ebeveynlerin bu durumlar karşısında nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili bilgiler de veren Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan, ebeveynlerin iş yoğunlukları nedeniyle çocuklarının kişilik gelişimine yeterli özeni göstermediklerini belirterek, "Son 15 yılda ne yazık ki çocuklarımızın kişiliğine, ahlakına odaklanmadık. Onların derslerine ödevlerine odaklandık. Halbuki her şeyleri var. Her istediklerini yapıyoruz. Okuldan gelince sizinle sohbet etmek yerine odalarına çekilip, saatlerce arkadaşlarıyla mesajlaşıyorlar. Bizde arayıp bulamadıkları şey ne? Bunu iyi düşünmeliyiz. Aileleri tarafından aşırı korumacı şekilde yetiştirilen çocuklar, ileriki yıllarda zorluklar yaşıyor. Anne ve babalar çocuklarını biraz daha özgüveni yüksek şekilde yetiştirmelidir. Aşırı korumacı aileler, çocuklarına iyilik yaptıklarını zannederken aslında kötülük yapıyor olabilirler. Özellikle televizyon kanallarında yayınlanan diziler çocukların ahlakına zarar veriyor. Amerika ve Avrupa kökenli ahlak anlayışı toplumda bozulmalara yol açıyor. Bizi yıllarca gıda konusunda kandırdılar. Şimdi de çocuk yetiştirmede kandırıyorlar. Hafta içi yayınlanan 6 dizide de enişte baldız ilişkisi var. Çocuğunuzla arkadaş olun anlayışı yanlış. Ebeveynlerin arkadaştan çok iyi birer anne ve baba olmaları gerekiyor" dedi.

HER İKİ KİŞİDEN BİRİ DEPRESYONDA

Ailelerin ergenlik kavramını çok abarttığını ifade eden Arslanhan, "Bu ergenlik çağı 12 yaşında başlıyor. Ben diyeyim 25, siz deyin 80 yaşına kadar sürüyor. Fatih Sultan Mehmet’e 11 yaşında koskoca devlet teslim edildi. O ergen değil miydi? Çocuklar bizi çözdü ama biz onları çözemedik. Bizim zamanımızda, babalarımızın bir bakışıyla yer yerinden oynardı. Şimdi çocuklarımız bizi kaile almıyorlar. Çünkü, söylediğimiz sözün arkasında durmuyoruz. Şuan çocuğun sözüne bakarak, okula giderek öğretmene veya idarecilere fırça atan anne babalar çıktı. Çocuğun ağzı ile öğretmene fırça atan veliler var. Öğrencide bunu görünce okula saygı göstermiyor. Bu yaklaşım tarzı yanlış. Son dönemde moda oldu çocuğun psikolojisi bozuluyor. 2007 yılında 12 milyon depresyon hapı satılıyordu. 2010 yılında 35 milyon kutu depresyon hapı satılmış. Buda demek memlekette her iki kişiden biri depresyonda" diye konuştu.

ORTAK PAYLAŞIM YOK

Artık evler de herkesin ayrı hayatının olduğunu, ortak bir paylaşımın olmadığını belirten Arslanhan, "Çocuğunuza babalık yapın. En azından çocuğunuzla ve ailenizle akşam yemeklerini birlikte yiyin. Çocukluğumuzda akşam ezanı okunduğunda evde olurduk. Babam, 2 yaşındaki kız kardeşim sofraya oturmadan yemeğe başlamazdı. Annem ve babam bize vereceği terbiyeyi ve ahlakı o sofra etrafında verirdi. Ama şimdi eve gidiyorsun yemek geliyor, soruyorsun çocuklar nerde? ‘Onlar yemeği yedi, odalarında ders yapıyorlar’ cevabını alıyorsun. Evde yarım saat çay molası olsun. Evde herkesin hayatı ayrı, ortak bir paylaşım yok. Batı kültürü diye bir kültür yok, vakti zamanında bizi kandırdılar. Batı bizden daha muhafazakar. Hollanda’da saat 6’dan sonra dışarıda kimseyi bulamazsın. Çünkü 6’da onlar akşam yemeği yiyor. Yemek onlarda çok kutsal bir şey" dedi.

Çocukların, ölümün ne olduğunu bilmediklerini ifade eden Arslanhan, "Anneler babalar soruyorum size, çocuklarınızı düğüne, mevlide, sünnete yada cenazeye götürebiliyor musunuz? Çocuklarımızı buralara götüremiyoruz. Çocuklar bugün ölümü bilmiyorlar. Gençler ölümün farkında değil, ne olduğunu bilmiyorlar. Geçen Aralık ayında Niğde’de 11 ile 12 yaşında iki çocuk, evde bilgisayar oyunu oynarken, 12 yaşındaki çocuk babasının av tüfeği ile 11 yaşındaki arkadaşını vurup, balkona çıkıp ‘yaşasın aynı bilgisayar oyunundaki gibi arkadaşımı vurdum’ diye bağırdı. 12 yaşındaki çocuk 11 yaşındaki arkadaşını vuruyor. Çünkü internette her gün adam öldürülüyor, her gün diriliyorlar. ‘Başkası olma kendin ol, kendine özgü yaşa, benim mutluluğum önünde kimse engel olmaz’ gençlerimizin en çok söylediği söz ve cümleler maalesef bunlar" diye konuştu.

Editör: TE Bilişim