Sosyal ve Kültürel e


Sosyal ve Kültürel etkinlikler kapsamında  İnegöl Belediyesi tarafından, bayanlara yönelik, 'Örnek Bir Eş, Örnek Bir Anne, Sevgilinin Sevgilisi Hz. Hatice’ konulu konferans düzenlendi.

Önceki akşam saat 20.45'de Sani Konukoğlu Konferans salonunda gerçekleştirilen, Yazar Nurdan Damla'nın konuşmacı olduğu konferansa, Belediye Başkan Yardımcısı Gülhan Şahin, Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın eşi Sevinç Aktaş ile çok sayıda bayan katıldı.

Konferansın açış konuşmasını yapan Başkan Yardımcısı Gülhan Şahin, İnegöl Belediyesi olarak, kültürel etkinliklere çok önem verdiklerinin altını çizerek, şiir dinletilerinden, tiyatro ve sinema gösterimlerine, konserlerden panel ve söyleşilere, seminer ve konferanslara kadar kültürel etkinliklerin hemen her türünü gerçekleştirip, faydalanmaları için İnegöl halkının hizmetine sunduklarını söyledi.

Herkese yönelik etkinlikler yaptıkları gibi zaman zaman da özel programlar gerçekleştirdiklerini ifade eden Gülhan Şahin, “Kimi zaman çocuklara yönelik, kimi zaman yaşlılara yönelik ki, en büyük örneği Bursa gezileridir, kimi zamanda bayan ve baylara yönelik özel etkinlik ve programlar yapıyoruz. Bu sefer de istedik ki, sadece bayanlarımıza yönelik bir etkinlik gerçekleştirelim. Bundan dolayı, bayanlara ve çocuklara yönelik yazdığı bir çok kitabı bulunan tanınmış yazar, Nurdan Damla’yı İnegöllü bayanlarla buluşturuyoruz“ dedi.

'Örnek Bir Eş, Örnek Bir Anne, Sevgilinin Sevgilisi Hz. Hatice’ konulu konferansına başlayan Nurdan Damla, Hz. Hatice’nin hayatının, Allah’a ve Resulüne adanmış bir aşk öyküsü olduğunu belirterek, "Bizler Hz. Hatice’yi hep vahiy seremonisiyle biliriz. Resulün yanında, ona destek olmuş ve ilk şahadeti getirmiş bir anne olarak tanırız. Oysa onun bütünsel aritmetiğini çıkarabilmemiz için, hayatının her karesini gözlem altına almamız gerekir. Elbette bu çok önemlidir. Fakat bundan daha önemli bir olgu vardır ki, o da Hz. Hatice o anlayışa, o kavrayışa ve o donanıma nasıl sahip oldu? Nedense bu noktayı hep es geçeriz. Günümüzün aşırı koşturmacısı içindeki bireyler, onu tanıma çabasını nedense es geçerler. Oysa özellikle o genç kızlarımızın tanıması gereken bir prototiptir. Haram cazibeler içinde yalpalayan genç kızlarımızın, onu yakın mercekler altında tanıyıp incelemesi elzemdir. Ki, en zor ve ağır şartlarda sırat-ı müstakimi esas alabilsinler. Günümüzün mutsuz evliliklerinin çaresiz bireyleri evlilikte rol model olmuş Hz. Peygamberi ve ilk eşi Hz. Hatice’yi daha yakından incelemelidir. Hayat mücadelesi içinde olanlar onun hayat öyküsünü iyi bilmeli. Günümüz Müslüman için kalıcı harika bir hayat tablosu çizmiş annemizin hayatında, herkese ayrılmış hisseler vardır. O’nun hayatını okurken güçlü, kararlı ve özverili bir yüreğin şefkatli adımlarını duyarsınız. Allah aşkı ve sevgisiyle örülü bir ömür yumağının ipuçlarını yakalarsınız. O şevkle ilahi aşkla geçirilmiş bir ömrün libasını kuşanırsınız. Kararlı, edilgen, aksiyoner, mücadeleci ve hassastır. Evrensel bir duyuşa sahip olduğunu anlarsınız. Vurdumduymaz ve hoyrat bir toplumun kız çocukları toprağa gömülürken, yetimler itilip horlanırken, köleler dövülüp kırbaçlanırken, hep onun o hassas ve narin kadın yüreğinin ritmini duyarsınız. İzin vermez hiç birine, devrinin bütün hoyratlıklarına karşı ülfetle perdelenmemiştir. Tam aksine diriliş ve duyuş öyküsüdür onun ki. O devirde bu kadar cesur atılımcı başka bir kadın daha göremezsiniz. Gelmiş geçmiş adanmışlar silsilesinde adını hep ön saflarda görürüz. En zor, en sıkıntılı, en çaresiz dönemde o vardı. Kur’an-ı Kerim’de ‘Sabikınlar’, ‘Öncülerin En Öncüsü’ olarak tarif edilen zirve noktada onu görmek mümkündür. Ömrünü Allah’a, Peygambere ve vahye adamış bir kutlu sima Hz. Hatice. Devrinin çetin şartlarını imanı ve şahsiyetiyle eritmiş kutlu bir kadın. Oldukça bilgili, görgülü, medeni ve donanımlı bir kadın. Çağdaşı kadınlardan çok farklı. O devirde bile çok modern. Erkek egemen bir toplumda devrinin en büyük başarısını ortaya koyuyor" dedi.

KADIN PATRON

Hz. Hatice’nin, kadın patron olmak gibi bir misyonu üstlendiğini kaydeden Nurdan Damla, "Ve korkmadan, çekinmeden ilerliyor. O çağın medeniyetine onun gibi kaç kadın başarısı gösterebiliriz ki? Bizans, Fars, Hindistan gibi yerlerde kadının insan olup olmadığı tartışılırken o değme tüccarlara taş çıkartıyor. En büyük kervan katarları onun kapısında toplanıyor. Öte yandan okuma yazma bilen Varaka’nın, dizinin dibinden ayrılmayan bir kadın. Bir Peygamberin geleceğini hissetmiş. Ama bu kim ve nereden gelecek? Daha Peygamber gelmeden, Peygamberimizin geleceğini bir kadın duyuşuyla sezmiş ve keşfetmiş bir kadın. Böyle bir kadın kaç kez dünyaya gelir? 'Aşka Adanmış Bir Ömür'le bu eşsiz kadının en özel, en naif, en beşeri hallerinin bir bölümünü biyografi romanı tadında bize hoş bir buket gibi koklatmak istedik. Çünkü, o Allah’ın selam gönderdiği ve Peygamber’in unutamadığı kadın. Cebrail O’nu methediyor. İnsanlık O’nu örnek alıyor. Adı Cennettin dört büyük kadını arasında zikredilmiş. Bakınız, dönemin şartlarında bir yanda Kureyş’in onu dışlamışlığı söz konusudur. Öte yandan, ev, iş, çocuk vs, yüklenmiş olduğu her türlü sorumluluk var. Bunun yanı sıra inzivaya çekilmiş bir eş. Çevrenin dedikodusu, şartların ağırlığını da buna eklersek, bir insan bünyesinin kolay kaldıramayacağı bir yükümlülük söz konusu. Buna bağlı olarak onun kıyısı olmayan okyanuslar gibi geniş ve engin yüreği var. Sevgi dolu, şefkat dolu, incelik ve anlayış dolu bir yaklaşımla eşini destekliyor. Bir an bırakmıyor. Üstelik o devirde eşi Peygamber değil. Kimse tarafından keşfedilmiş değil. Sadece ve sadece doğruluğuyla sayılıp sevilen bir insan var. 'Neden bizim gibi çok mallar ve çok oğullar sahibi zengin liderleri değil de kimsesiz bir yetimi seçti' diyenlerin sayısı bir hayli fazladır. Her olaydan ve her sözden çabuk etkilenen kadın kimliği üzerinden bu mücadeleyi vermiş birisi. Böylesi bir şahsiyeti tanıma çabası, onu araştırmak ve günümüz imgeleri üzerinden tanımlamak zor ve bir o kadar zevkliydi. Onu tanıma ve tanıtma yolculuğum noktalanmış değil. Yüce Allah, Anne Sultan’ı sevip, razı olduğunu bildirerek Hz. Cebrail ile selam gönderiyor. Orada Hz. Hatice’nin tavrı dikkat çekicidir. Herhangi bir taşkınlık yapmıyor. Selama karşı verdiği cevap insanın iliklerine dek işliyor. 'Selam O’dur. Şeytan dışında selamı işiten herkese selam olsun ve selam Cebrail’in üzerine olsun’ diyor. Allah’ın selam gönderdiği ve Peygamberimizin unutamadığı ‘Anne Sultan’ın hayatı bir romana sığmaz. Çünkü çok zengin bir hayatı var. Okyanusu testiye sığdırmak gibi bir şey bu! Bizim yaptığımız deryadan parmaklarımızla bir damla almaya çalışmak" ifadelerini kullandı.

ÇÖLDE ÇİÇEK AÇAR MIYDI?

Yazar Damla, "Hiçbir zaman yılmamış, yıkılmamıştır. Sürekli geleceğe umutla bakmış, devrinin isi ve pasıyla meşgul olmamıştır. Efendimizin o çok zor ve yorucu şartlarda çilesini çocukları incitmeden hazmettirirken ve o yoğunlukla yazarken Hz. Hatice hep ışık tuttu. Peygamberimizin incinmesine gönlümüz razı olmazken, hep Hz. Hatice’nin ana kucağına koşarız. En olmadık zamanlarda Efendisine olduğu gibi biz evlatlarına da hala kucak açmakta. Şefkat etti. Kucaklayıp sarmaladı. O’nun sevgisi ve şefkati bizi de rahatlatıyor. Düşününüz araya yüz yıllar giriyor ve siz o zor mücadele yıllarını andıkça, Hz. Hatice koşup geliyor, O’nu sahipleniyor, O’na inanıyor, O’na güveniyor ve O’nu benimsiyor. Bunun için Kutlu Nebi, 'Herkes beni terk ederken o yanımdaydı, en zor günlerde beni o destekledi, onun yerini kimse tutamaz' buyuruyor. Hatta Peygamberimiz Hz. Hatice annemizin dostlarına bile ayrı sevgi gösterirdi. Çölde çiçek açar mıydı? Açmıştı. Onu en ince, en hassas yönleriyle mercek altına alıp incelediğimizde görürüz ki, o devrinin çorak topraklarında açmış harikulade bir çöl çiçeği. Bizler uzay ve teknoloji çağının devasa dürbünleriyle göremiyoruz ama ruhi ve akli boyutta gerçekleştirdiğimiz taramalarımızda bu gerçeği çok net görebiliyoruz" dedi.

RESULÜN EN ÇOK SEVDİĞİ EŞİYDİ

Hz. Muhammed'in en çok sevdiği eşinin Hatice olduğunu kaydeden Damla, "O, Resul’ün hem gülü hem çiçeği, hem miski hem amberi, hem eşi hem yardımcısıydı. Hem patronu hem öğrencisi, hem koruyucusu hem inananıydı. Hem destekleyen hem destekleneni, hem seven hem sevilendi. Hem veren hem alandı. O’na inanç, güç, cesaret, umut ve aşk verdi. İlim, irfan terbiye ve nur aldı. Hiç unutulmadı çünkü o son Resul’ün en çok sevdiği eşiydi. Unutulmayacak kadın, cennetin hanımefendisiydi. Kavminin görkemli köşklerini, ibrişim ipeklerini, süslü mücevherlerini elinin tersiyle itmiş, Şib Vadisi’nin taşlık zemininde yıpranmış eskimiş elbisesi içinde ruhunu vermişti. Tüm bunları Allah’ın Peygamberi için yapmıştı. O’nun aşkı, O’nun sevgisi ve O’nun davası için. Ebü Süfyan’ın eşi Hind’in savaş çığlıklarına karşı o hep şefkat kıvılcımları saçmıştı. Kıyamete kadar nesli devam edecek Ehl-i Beytin ve tüm müminlerin annesi olarak tüm Müslümanları etrafına topladı. Adeta sığınılan bir kale oldu" şeklinde konuştu.

AŞKIN DA KENDİNE HAS BİR DOKUSU VE KOKUSU VARDIR.

Günümüzde evliliklerin, eşlerin şefkati bilmedikleri için bittiğine işaret eden Damla, "Çileyi tanımıyoruz. Gurur denen sanal dağların tepesinden aşağıya inemediğimizden muhatabımızı tanımıyoruz. Ama Hz. Hatice öyle değil. Zorluklara karşı direnmeyi hayatın özü olarak benimsemiş bir şahsiyet. Aslında mis gibi konağında pekâlâ yaşayabilirdi. Hayat standartları fevkalade yüksekti. Fakat O zora talipti. Zira biliyor ki kışın karı ve fırtınası renkli bahar çiçeklerini tahrip etmek için yaşanır iken, gelecek nesillere ‘örnek insan’ modelini sunmuştu. Ümmetin annesi olabilme vasfını elde edene kadar yaşamış olduğu gerçeklik asla yadsınamaz. Bir kere son derece modern ve öngörülü bir insan. Aynı derecede atılımcı, araştırmacı, mana ilimleriyle hemhal, dik duruşlu bir şahsiyet oluşu bize çok şey anlatıyor. O’nun kadim hayatı, yeniden yapılanmamız adına bize çok şey katacaktır. O’nun kadim öyküsü, çağlar boyu insanlığa çok şey anlattı ve anlatmaya devam edecek. Ahir zaman ümmetleri olarak Hz. Hatice’yi daha ince eleklerden geçirerek, tanımak ve modellemek durumundayız. Aşkın da kendine has bir dokusu ve kokusu vardır. Hz. Hatice’nin aşka dönüşmüş hayat öyküsü bize gerçek bir inanç kahramanın cesur öyküsünü anlatır. Bir yanıyla yakarken öte yanıyla serin şerbetler yudumlatır. Sevgi Peygamberi’nin ellerini koklarsınız. Hz. Hatice’nin O’nun üzerine konuşlanmış şefkat dolu yüreğine dokunursunuz. Aşkın, umudun, gerçeğin amber dolu kokusunu yudumlarsınız" dedi.

HZ. HATİCE, SON DEVİR KADINLARININ HANIMEFENDİSİDİR

Yazar Nurdan Damla konuşmasını şöyle sürdürdü; "Hz. Aişe bir gün ona, 'Ya resulallah, Hatice’ye niçin bu kadar sevdalısın. Neden onu çok anıyorsun' der.  Peygamberimiz, 'Hatice gibisi var mıydı? Onun gönlünde kimsede olmayan bir özellik vardı. O insanın gönlündeki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı' diye cevap verir. Peygamberimiz bir gün Hz. Fatıma’ya, 'Sen kendi devrinin kadınlarının hanımefendisisin. Hatice ise son devir kadınlarının hanımefendisidir' demiştir. Çünkü,  onun yaşadığı devirle son devrin ölçüleri aynıdır. Hz. Hatice yoz bir toplumda iffeti ve hayasıyla çığır açmıştır. Sosyal, aksiyoner, atılımcı ve araştırmacı bir kimliğe sahiptir. İlme olan düşkünlüğüyle toplumdan değişik lakaplar almıştır. Kaynakların bize bildirdiğine göre evinin içinde bakımlı, temiz, düzenlidir. Hz. Hatice Mekke’nin en zenginiydi. Bu zenginliği cömertçe hayır yoluna sarf etti. Dullar, düşkünler fakirler onun kapısına koşardı. 80 bin deve yükünün tek sahibiydi. Malından bolca infak ederdi. Fakirler, yoksullar, düşkünler için haftanın belli günlerinde yardımlar dağıtırdı. Diri diri gömülmek istenen kız çocuklarını anneleri Hz. Hatice’nin ocağına kaçırırlardı. Mekke bürokrasisinin önde gelen isimlerindendi. Açlar, muhtaçlar, kölelere hayat hakkı tanınmıyordu. Devrin Mekke’sinde cariye ve kölelerin hakkını onun kadar savunan bir kadın yoktur. Takvimler 596 yılının bahar aylarını gösterirken Yüce Kudret en temizi en doğruyla buluşturdu. Evlilikte aradığı ek değer doğruluk ve güzel ahlak olan Hz. Hatice kendinden on beş yaş küçük Muhammedül Emin’i eş olarak tercih etti. Yuvaları cennetten bir köşeydi. Karşılıklı anlayış, şefkat, fedakarlık ve dürüstlükle herkese örnek oldular. Bir ailenin saadeti, karşılıklı güven samimiyet hürmet ve şefkatle yürür. Hz. Hatice bunu oturtmuştu. Hz. Peygamber’in Hira Mağarası günlerinde, annemiz sürekli yanındadır. İlahi olanın Beşeri olanı zerk edilme anında Efendimize destek olmuştur. Aşkın hakiki kıvamını, Hz. Hatice’nin örnek hayatında bulmak mümkündür. Allah aşkı Peygamber sevgisine adanmış bir hayat öyküsünün sahibidir. O adeta evrenin yörüngesinden çıkmayan dolunay gibidir. Hz. Hatice hazinelerinin ve mahzenlerinin anahtarını Peygamberimize uzatır. Altın, gümüş topaklarını, deve kervanlarını İslam uğruna ortaya koyar."

Konferansın sonunda Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın eşi Sevinç Aktaş, Yazar Nurdan Damla'ya çiçek ve plaket takdim etti.

Editör: TE Bilişim