İçerisinde bulunduğumuz Kutlu Doğum Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Saadet Partisi (SP) İnegöl İlçe Eğitim Başkanı Hasan Katırcı, “Hz. Peygamber  Efendimizin doğumu, Kameri Takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde, Miladi takvime göre de 20 Nisan 571 yılında olmuştur. Asr-ı saadetten beri dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, Rebiülevvel ayının 12. gecesini ‘Mevlid Kandili’ olarak ihya ederler. Hz. Peygamber  Efendimizin, bir hafta boyunca ülkemizin her köşesinde ve yurt dışında hoca efendilerimiz tarafından halkımıza anlatılacak olması gerçekten güzel şeylerdir. Rabbimden dileğim bu heyecanın, bu ülke insanının yüreğinden hiçbir zaman eksik olmamasıdır” dedi.

Kutlu Doğum Haftasının,  Peygamber Efendimizi anmaya, anlamaya vesile olması gerektiğine işaret eden Hasan Katırcı, “Her gün Efendimizin bir sünnetini hayatımıza ilave edebilirsek, işte o zaman Kutlu Doğum ihya edilmiş olur. Bunun için yapılmış merasimler ve organizasyonlar, iç-dış dünyamızda bir ışıltı meydana getirmiyorsa, hayat yaşantımızda bir takım değişimler olmuyorsa, kendi nefsimizi sorgulamamız gerekir. Gecelerimizi teheccüd namazlarıyla aydınlatırsak, Pazartesi, Perşembe oruçlarıyla feyizlenirsek, Selamı, toplumda yayarsak. Her gün hiç olmazsa bir Ayet ve bir Hadis okursak, amel listemize bunların gereğini ilave edebilirsek, bunlar Peygamber Efendimizi anmanın önemli neticesi olur. Peygamber sevgisi, öyle diğer kutlanan günlere benzemez, o sevgi bütün Müslümanların hayatında, başından sonuna kadar örnek alınması, yaşanması ve yaşatılması gereken bir hayattır, bir yaşam tarzıdır. Asla bir haftaya sığacak, sığdırılacak bir şey değildir. Sünnete dayanan davranışlarımız bizleri Peygamber Efendimize yaklaştırır. O’nun sevgisini kazanmamıza vesile olur. Bu bakımdan günlük hayatımızı, Peygamber Efendimizin davranışlarını örnek alarak yaşamalıyız” diye konuştu.

Kutlu Doğum ile hedefin, riyakarca bir anış değil, muhasebe yapabilme şuurunu vermek olması gerektiğine vurgu yapan Katırcı,  “İşte o zaman yapılanlar, yapıldığı yerde kalmaz. Netice hasıl olur. Aile hayatımızda Nebevi terbiyeden nasipsizliğimizi giderip, bu yapılan toplantılar vesilesiyle Peygamberimize benzemenin kapısını açmalıyız. Kutlu doğum etkinlikleri düzenlerken, hassasiyetlerimize, sınırlarımıza, ölçülerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Bazı Kutlu Doğum programlarında, Mevlevî semazenlerle birlikte sahneye hanımlardan müteşekkil bir Semah ekibi çıkarılması, her iki grubun birlikte döndürülmesi, kız öğrencilerin, hanımların başları açık, etekleri kısa, tuvalete benzeyen beyaz elbiseler içinde, İslam dininin kesinlikle kabul etmediği bir kıyafetle sahneye çıkartılması, tiyatro gösterilerinin sergilenmesi, Nasreddin Hocadan fıkralar anlatılması ve folklor gösterileri gibi ibadet kapsamında değerlendirebilmesi müşkül olan etkinliklerin bulunması kesinlikle doğru değildir. Başları örtülü de olsa vaizelerin ve kadın Kur’an-ı Kerim öğretmenlerinin çalgılar eşliğinde erkeklere konser vermesi, dinimiz tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. 15 asırlık İslam tarihinde böyle bir bid’at görülmemiştir. Unutmayalım ki, Dinimiz kadınların ezan okumasına, imamlık yapmalarına, Hac veya Umrede yüksek sesle telbiye, tekbir veya salat ü selam okumalarına müsaade etmemektedir. Çünkü kadınların sesi, bedenleri gibi namahremdir, gizlenmesi gerekir. Bir takım yanlış uygulamaların önünü açmamak için bu tür programlarda halka hangi mesajı, ne tür etkinliklerle verilmesinin gerektiğini çok iyi tespit etmek gerekir. Çünkü yarın birilerine, başka şeyleri ben böyle anlıyorum, böyle kutluyorum deme hakkını vermiş olabilir. Yanlış birtakım girişimlere de ön ayak olmuş olabilir. Bunun da zamanla nerelere varabileceğini kestirmek mümkün olmaz” şeklinde konuştu.

 

Editör: TE Bilişim