Gazetemizin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nevzat Kahveci’nin soruları cevaplayan Saadet Partisi Belediye Başkan adayı Hasan Eroğlu, İnegöl’ün sorunlarını, çözüm önerilerini ve projelerini gazetemiz aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı.

- Yoğun bir seçim çalışma sürecinde bizlere vakit ayırdınız, teşekkür ediyoruz. Hasan Eroğlu’nu tanımak isteriz. Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Öncelikle bana böyle bir fırsatı bana sunduğunuz için şahsınıza ve Yıldırım Gazetesi’nin tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum. 1980 İnegöl doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Tabi İnegöl’de bizi bilenler İnegöl İmam Hatip Lisesi’ndeki okuduğumuz dönemden tanır. Şimdi sahada çalışırken arkadaşlarla karşılaşıyoruz, eski hatıraları da yad ediyoruz. 2002-2015 yılları arasında Milli Gençlik Vakfı’nda ve Anadolu Gençlik Derneği’nde aktif yönetimde yer aldım. Yine bir dönem Genç MÜSİAD’da yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundum. Şimdi de YENİAD (Yeni Dünya İş Adamları Derneği) üyeliğimiz devam etmekte. 2017 yılındaki kongre ile Saadet Partisi İlçe Başkanlığı görevi şahsıma verildi. Belediye başkan adaylığı görevi verilene kadar da bu görevi sürdürdük. Evliyim ve üç çocuk babasıyım. Organize sanayi bölgesinde, sandalye üretimi üzerine abim ve bir ortağımla beraber fabrika işleterek ülke ekonomisine katkıda bulunuyoruz.

MİLLETE HİZMETE TALİBİZ

- Neden belediye başkanlığına talipsiniz?

Bizim teşkilatta bir tabir vardır; “Görev istenmez verilir”. Tabi bu söyleme dışarıdan baktığınızda sanki verilen görev istenmeden alınmış gibi bir intiba doğuyor ama durum öyle değil. Biz, bize verilen her görevi, yetkiyi, büyük bir nimet olarak görüyoruz. Ancak aldığımız görevi yerine getirmekle ilgili endişemizden dolayı da sürekli ağır bir sorumluluğu omuzlarımızda hissediyoruz. Dolayısıyla doğrudan bir talip olduğumuz durum yok. Ama parti içi istişare organlarımız, tüm teşkilatımız, sahada yapılan anketleri de değerlendirerek, bu seferlik bayrağı bana verdiler ama bize verilen bu görev sebebiyle de ziyadesiyle memnunuz, gururluyuz. Sadece bunu tam olarak yerine getirmekle ilgili azami gayretimiz gerekiyor. Her zaman söylüyorum, “hırslı değiliz, azimliyiz” millete hizmet etmek için çalışıyoruz, çalışacağız. Biz doğrudan belediye başkanlığına değil, millete hizmete talibiz. Belediye başkanlığı makamı, millete hizmet götürmek için devletimizin aracı bir makamıdır. Bizler de bu makama, milletin refahı için talibiz.

BİZ HER ZAMAN BU MİLLETE KARŞI DÜRÜST OLDUK

-Saadet Partisi’ni diğer siyasi oluşumlardan farklı kılan ne? İnegöl seçmeni neden Saadet Partisine ve Hasan Eroğlu’na oy versin?

Saadet Partisi köklü bir partidir. Hele hele İnegöl’de, Allah kendisinden razı olsun, Halil İbrahim Çamlıdere abimizle 1960’lı yıllardan bu yana en aktif olarak bulunan siyasi teşkilat. Bugün de durum böyle. Bu kimi zaman sandığa yansımış iktidar olmuşuz, belediye kazanmışız, kimi zaman yansımamış, sabrederek beklemişiz, hazırlık yapmışız ama İnegöllü hemşerilerim de bilir ki, Saadet Partisi olarak bizler hiçbir zaman onların başını aşağı eğdirecek bir işte bulunmamışız. Bu seçim sloganımız dürüstlük üzerine. İşte sorunuzun asıl cevabı da burada zaten. Dürüst olmak gerekirse diyoruz ya, aslında bu söz bize değil, biz her zaman bu millete karşı dürüst olduk, aldatıldık demedik, büyük vaatlerde bulunup sonra göstermelik icraatlar yapmadık. Onun için şahıs olarak değil ama görüş olarak, sistem olarak bizi ayırt eden noktanın samimiyet ve dürüstlük olduğunu düşünüyorum. Biz hakkı ve adaleti savunan bir hareketiz. Dürüstlük için mücadele ediyoruz ve milletimizin başını hiçbir zaman yere astırmadık astırmayız da. Bunun için İnegöl seçmenin oyuna talibiz.

CEPSİZ CEKET?

-31 Mart yerel seçimleri öncesinde kamuoyunun gündemine oturan Saadet Partisi’nin “cepsiz ceket” çalışması hakkında ne düşünüyorsunuz. Cepsiz ceketli belediye başkan adaylarıyla verilmek istenen mesaj nedir?

Sahada da soruyorlar “Başkan senin ceketin cepleri var, ne iş?” diye. Tabi cepsiz ceket bir moda terimi değildir. Bir şekli de ifade etmez. Çünkü, cepsiz ceket; kendi değil, halkı kazansın diye belediyecilik yapanların ceketidir. Yetim ve öksüzün hakkını sırtında bir kurşun gibi taşıyanların ceketidir. Cepsiz ceket saklayacak tek bir çıkarı ve haram lokması olmayanların ceketidir. Yani demek istediğimiz, biz cepsiz ceketi aslında vücutlara değil, zihinlere giydirilmiş olarak görmek istiyoruz.

BAŞKAN BİZİ DİNLESENE…

-İnegöl ile ilgili projeleriniz nelerdir? Temel konuları göz önünde bulundurarak kısaca açıklayabilir misiniz? Şahsınıza ait olmazsa olmaz bir projeniz var mı?

Bizim temel ilkemiz işi ehline vermek, ehil olana da yetki ve sorumluluk vermektir. Bu anlamda ben proje konusunda şahsıma ait sahipleneceğim bir konu yok. Meclis üyesi arkadaşlarla, toplumun her kesimini temsil edecek bir ekiple bir araya gelerek öngördüğümüz projelerimizi tespit ettik. Tek tek ifade etmeyeceğim ama şunu söyleyebilirim, projelerimiz toplam 9 başlık altında toplandı. Bunlar; Düzenli ve Sağlıklı Şehir, Konforlu Ulaşım, Çevre ve Temiz Su, Halkla İletişim ve İstişare, Gençlik ve Gelecek, Sosyal Belediyecilik, Engelsiz Yaşam, Büyük Evimiz İnegöl’ümüz ve Başkan Bizi Dinlesene. Özellikle sonuncusu beni çok etkiledi. Bu konuyla ilgili gerçekten bir sıkıntı var. Burada dinlemekten kastımız sadece kulak kabartmak değil, dediğimiz gibi istişare ve eleştiriye açık olmak. Bunu da şimdiden kabullendiğimizi, her eleştiriye değer vereceğimizi belirtmek istedik.

BİZ İSTİŞARE EDECEĞİZ

-Bu saydığınız projelerden hangisi önceliklidir? Çözmeyi hedeflediğiniz ilk sorun nedir?

Elbette biz göreve gelir gelmez çözülecek somut bir sorun yok. Yani şunu demek istiyorum; ben göreve başladığım gün, sokaktaki çukur kendiliğinden kapanmaz. Onun için bizim öncelikli çözeceğimiz sorun, yönetici kadrosundaki her arkadaşımızın zihnine cepsiz ceketi giydirmek olacaktır. Yine istişare hususunu belirttik. Onun için biz istişare edeceğiz, öncelik sıralamasına göre sorunları yazacağız. Ama somut bir cevap istiyorsanız, öncelikle belediye bütçesini inceleyerek israf kalemlerini tespit edip, tedbirler alacağız ki icraat için kasamızda paramız olsun.

DİLİMİZDE TÜY BİTTİ

-İsraf konusunu biraz açar mısınız? Var mı İnegöl’de somut örneği?

Şimdi israfın iki yanı vardır. Birincisi mevcut olması gereken bir şeyi yaparsınız, aşırıya kaçarsınız aşırıya kaçtığınız kısım israf olur. İkincisi ise yapılmaması gereken bir şeyi yapmakla ilgili ısrarınız neticesinde harcadığınız zaman da emek de para da israf olur. Bu açıklama ışığında sırayla bakalım: Yeni Belediye Binası Projesi. Yeni bir bina gerekli miydi? Evet. Çünkü mevcut bina yetersiz kalmış, birimler sağa sola dağılmış vaziyette. Peki yeni belediye binasıyla ilgili proje? Ben bu konuda gerçekten rahatsızım. Özellikle AK Parti döneminde belediyeler kendilerine saray inşa etme yarışına girdiler. Yani binaya bakıyorsunuz, her yer cam. Etrafında dünya kadar ışıklandırma var. Evet estetik önemlidir ama estetikle birlikte uzun ömürlü ve az maliyetli bir kullanım da şarttır. Böyle bir binayı zaten 50 milyon liraya ihale ediyorsunuz. Yapılan binaya geçtikten sonra eminim ki mevcut binaların maliyetinden daha çok bir maliyetle karşılaşacağız. Bu proje bu anlamda israftır. İkincisi ise, yer seçimi. Dilimizde tüy bitti. İnegöl’ü Kültürpark, garaj, hastane üçgeni içine sıkıştırdılar. Yeni İnegöl diye projemiz var. Birçok yerde alternatif alanlarımız var. Gittiler binayı park sıkıntısının olduğu yere, Kaymakamlığın ve diğer resmi dairelerin karşısına, Adliyenin yakınına ve okullar bölgesinin ortasına yaptılar. Emin olun o bina bittikten sonra yine park problemi yaşayacağız. Halbuki orası yeşil alan ve otopark için bulunmaz bir fırsattı. Resmen merkezimize nefes aldıracaktı ama olmadı. Şimdi de artık inşaatında oturur, mangalda köfte yaparız. Yeni adıyla yapılan ne varsa hepsi yanlış konumlandı. İsraf oldu. Yeni adliye, yeni garaj, yeni pazaryeri, yeni hastane… Hepsi 5 yıl sonra “bunun kapasitesi yetmiyor, merkezde kalabalıkta kaldı” diyerek yıkılması için önümüze gelecek maalesef. İsraf derken bunu kast ediyoruz.

KADINLARA YÖNELİK PROJELER

-Kadınlara yönelik projelerinizi hangi başlık altında değerlendirdiniz? Bir konuşmanızda “üreten kadın üreten kent” modelinin üzerinde durdunuz. Bu model çerçevesinde İnegöl’de kadınlara yönelik sizin özel bir projeniz var mı?

Geçtiğimiz hafta bir kahvaltı programı vesilesiyle çalışan kadın esnafımızı dinleme imkanı buldum. Yine partimizin kadın kolları vasıtasıyla bize gelen bazı veriler var. Bunları birlikte değerlendirdiğimizde, İnegöl’ümüzdeki kadınların çoğunluğunun kendisine uygun bir iş ortamı, uğraş ortamı bulamamakla ilgili sıkıntısı var. Tabi cümlelerimizi dikkatli kurmak istiyorum. Çünkü maalesef bir noktadan sonra ifade ettikleriniz “Kadınları sosyal hayatta görmek mi istemiyorsunuz?” gibi yanlış noktalara saptırılıyor. Bizim kastettiğimiz şu; şuan malumunuz giderek büyüyen bir ekonomik sıkıntı var. Kadın da ailesinin bu mücadelesine katkı sunmak için kendisini çalışmak mecburiyetinde görüyor. Maalesef İnegöl’ümüzde sanayide kadınlarımızın çalıştığı, çalıştırıldığı ortamlarda sıkıntılar var. Bunu ben böyle söyleyip bırakıyorum, çalışan kadınlarımız ne kast ettiğimi anlıyorlardır zaten. Onun için kadınımızın bu ekonomik katkı sunma sahasını kendi fıtratına uygun şekilde hazırlamamız gerekiyor. Bu anlamda yaptığımız görüşmelerden çıkan sonuç şu; eğer biz belediye olarak özellikle mahalle konaklarını amacına uygun olarak işletir ve geliştirirsek, kadınlarımızın belki evlerinde, belki bu konaklarda el emeği ile yapacağı üretimi aile ekonomisine kazandırabiliriz. Daha pratik konuşayım; mesela belediyemiz seyyar aracı ile el işi ürünlerini kadınlarımızdan toplayıp, bunları gerek İnegöl’de, gerekse online bir satış sistemi kurarak, yurt içinde müşterisiyle buluşturabilir. Ve gerekli vergi, yasal prosedürü hallederek, kadın emekçimizin hesabına doğrudan ürettiği ürünle ilgili bedeli aktarabilir. Bu günümüz teknolojisi ile zor bir şey değil. Her kadınımız da illaki bu şekilde çalışacak diye bir şey de demeyiz. Ancak çalışmak isteyen kadınlarımıza da böyle bir alternatifi sunmak istiyoruz.

ULUDAĞ’DAKİ KAYNAK SULARI İNEGÖL’E DE, BURSA’YA DA YETER

-Sürekli olarak bahsettiğiniz bir husus var, “Uludağ’ın eteğinde yaşayıp, musluktan su içemiyoruz” diyorsunuz. İnegöl için su meselesini büyük bir sorun olarak görüyorsunuz. Bu konuyla alakalı çalışmalarınız, programlarınız var mıdır?

İçme suyunun kalitesi ile ilgili iki mesela var. Birincisi kaynak, ikincisi su hatları. Ancak bizim gördüğümüz kadar şuan ki mesele kaynakla ilgili. Şimdi biz bunu söyleyince konunun BUSKİ bünyesinde ilerlediğini söyleyip, topu taca atmaya çalışıyorlar. Biz buna katılmıyoruz. İyi bir plan ve toplumsal destekle bizim Büyükşehre yaptıramayacağımız hizmet yok. Bir durumu ortaya koyalım. Bugün evimize gelen damacananın, elimize aldığımız pet suyun arkasındaki üretim yerine bakalım. Uludağ’ın eteklerinde bulunan ilçelerimizin ve mahallelerimizin ismini göreceksiniz. O zaman burada mesele teknik imkansızlıktan öteye, rantsal bir hale gelmiş demektir. Şu yapılsa bile anlarız. Gerçekten teknik bir incelemede, mevcut kaynak sularının İnegöl şebekesi için yeterli olmadığına dair bir raporumuz varsa tamam. Öyle bile olsa bizim projelerimiz de var. En azından vatandaşımızı kaynak suyu için köylere, dağlara göndermek zorunda bırakmayacağız. Madem kaynak suyu sınırlı, o zaman birçok lokasyonda özel hatlarla kaynak suyu çeşmeleri yapacak, en azından vatandaşımızın taşıma su işini çözmüş olacağız ama ben inanıyorum ki Allah’ın lütfu olan Uludağ’daki kaynak suları İnegöl’e de. Bursa’ya da yeter. Yeter ki su vatandaşın bardağına aksın, yandaşın bidonuna değil…

HOBİ BAHÇELERİ GELİYOR

-Malumunuz Büyükşehir Yasası ile birlikte köylerimiz kırsal mahallelerimiz oldu. Onlarla ilgili projeleriniz neler?

Biz bir önceki seçim döneminde köy köy gezerek herkese Büyükşehir yasasının zararlarını anlattık. Sonuç itibariyle yasa geçti. Köy mahalle oldu. Peki ne oldu? Mahalleye iki tane bank bıraktılar, sulara sayacı takıp gittiler. Bunun ne demek olduğunu şimdi kırsal mahalledeki vatandaşlarımıza sorarsanız, size uzun uzun anlatırlar. Peki bundan sonra biz ne yapabiliriz? Öncelikle biz kırsal mahallelerimizdeki sorunun bir numaralı sebebini genel politikadaki tarıma yönelik yanlış uygulamalardan görüyoruz. Yani mazotun, gübrenin, ilacın kat be kat zamlandığı, satılan ürünün ise neredeyse üçte biri fiyatına düştüğü bir noktada belediye olarak ne yapabiliriz düşündük. Şuan için en önemli çözüm olarak bir şekilde şehirdeki nüfusun kırsala dikkatini yönlendirmek istedik. Çıkış noktamız şurası oldu; bugün İnegöl’de büyük bir çalışan kesim var. Bu kesim tatil zamanlarında, boş vakitlerinde stres atmak istediğinde, onlara dayatılan bir AVM kültürü var. Tabi çarşımızı bu durumdan istisna tutuyorum. Vatandaşımız, AVM’de beton zeminlerde sabahtan akşama kadar aslında kendilerini daha da çok yorarak bir şekilde vakit geçiriyor. Kimisi bunun için bir de Bursa’ya gidiyor. Şimdi belediye olarak kırsal mahallelerimizde belirlediğimiz alanlarda istimlak yaparak, örnek veriyorum; 30-40 metrekare bahçe alanı olan, 10 metrekare kapalı alanı olan, sulama sistemini ve diğer müştemilatını hazır olarak yaptığımız hobi bahçelerimiz olduğunda, bunları vatandaşımıza cüzi miktarda kira bedelleri ile kiralayarak onları doğa ile buluşturmak istiyoruz. Yani İnegöl’deki vatandaşımız İnegöl Belediyesine ait olan kırsal bir mahalledeki hobi bahçesine gidecek. Burada kendi el emeğiyle üretimini yaparken, ailesiyle birlikte güzel vakit geçirecek. Bu hobi bahçelerimizle ilgili bir hobi market dediğimiz yerler de olacak. Bu hobi marketleri, kırsal mahallemiz bünyesinde çalıştırarak, istihdam üretebiliriz. Yine kırsal mahalledeki vatandaşlarımız, hobi bahçesi sahipleriyle birlikte bir istihdam alanı oluşturabilirler. Böylelikle kırsal mahallelerimizdeki arazi ve cazibe değerleri de artmış olur. Hem şehirdeki hem de kırsal mahallelerdeki vatandaşlarımız kazanmış olur.

İTTİFAK SÖZ KONUSU DEĞİL

-Bazıları tarafından dile getirilen ittifak meselesi var. Saadet Partisi genelde ve yerelde bir ittifak için yer alıyor mu?

Çok can alıcı bir noktaya dikkat çektiniz. Bu soru bize bazen sahada da soruluyor. Üzülerek ifade ediyorum ki, iktidar cephesinde, zannımca kaybetme korkusu ile bizleri birtakım formüllerin, ittifakların içinde sayma çabası var. Her yerde ifade ediyorum, sizin vesileniz ile bir kez daha açık ve net olarak ifade edeyim; Saadet Partisi, Türkiye’de tüm bölgelerde seçime ittifaksız olarak tek başına girmektedir. Bu anlamda İnegöl’de de bizim hiçbir parti veya grupla, doğrudan veya dolaylı bir anlaşmamız, bir ittifakımız, bir karşılıklı menfaat ilişkimiz kesinlikle söz konusu değildir. Saadet Partisi İnegöl Belediye Başkan Adayı Hasan Eroğlu olarak, bu söylediklerimin altına imzamı atarım. Tüm bunlara rağmen bunun aksini söyleyenleri de önce Allah’a, sonra milletimize havale ediyorum. Son olarak şunu da belirtmek istiyorum; bizler bu seçimde İnegöl’ü 5 yıl yönetecek bir kişiyi ve kadrosunu seçiyoruz. Bunun ne ülkenin bekasıyla, ne de genel siyasetle doğrudan ilişkilendirilecek bir durumu yoktur. Hele hele siyasi rakiplerimizi düşman, hain gibi sıfatlarla etiketlemeye kimsenin hakkı yoktur. Ben de bu düşünce ile İnegöl’de aday olan herkese başarılar diliyorum. 31 Mart seçimlerinin İnegöl’ümüz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Editör: TE Bilişim