Süleymaniye Mahallesi’nde bulunan Halitpaşa Camisinde skandal bir olay yaşandı. Kendisini caminin sahibi olarak gören Cami Yaptırma Derneği Başkanı, iddiaya göre kendi memleketlisini camiye imam olarak getirmek için camide imamlık yapan Nuri Kaçan’ı camiden kovdu.

İddialar bununla sınırlı değil. İmamın camiden gitmesini isteyen dernek başkanı, ayrıca imama karşı baskı ve yıldırma unsuru olarak imamın kullandığı lojmanı kullanıyor. Başkanın yüksek kira talep ettiği iddia edildi.

Olayı yaptığı basın açıklamasıyla kınayan Diyanet Sen Bursa 2 Nolu Şubesi Başkanı Tevfik Bak şunları dile getirdi; “Camilerimiz hayırseverlerin katkılarıyla bu ülkeye kazandırılan önemli mabetlerdir. Camilerin kişiselleştirilmesi söz konusu olamaz. Camiler halkımıza hizmet vermek için inşa edilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilmiş imamlarımız camilerimizin resmî sorumlularıdır. İmamlarımızın bağlı oldukları kurum Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bugün İnegöl’de yaşanan olay bir kurumun işleyişine, din görevlilerinin mücadelesine büyük bir hakarettir. Dernek Başkanları camilerimizde imamların Amiri değildir. İmamlarımıza ahkam kesen, emirler yağdıran bu kişiler hayır hasenat vasfını kişiselleştirmektedir. İmamlarımızın görevleriyle ilgili en ufak bir sıkıntı yaşanmazken, imam lojmanları ile ilgili esas kanun ve hükümler ortadayken ‘burası benim senin kiranı 1000 lira yaptım ve bunu elden ödeyeceksin’ demek camiyi ticarethane gibi kullanmaktır. Camilerimizin eksikleri ile uğraşması gerekenler tek fazlalık imamlarmış gibi davranamaz. İnegöl’de yaşanan bu talihsiz olayda astığım astık, kestiğim kestik minvalinde tavırlar sergileyen Dernek Başkanı caminin içinde imam kardeşimizin üzerine yürümüş, cemaatin araya girmesi ve imam kardeşimizi camiden uzaklaştırması sonucu ciddi bir kavga önlenmiştir. Fakat dernek başkanının ‘ Burası benim, ben ne dersem o olur’ söylemi yapılan hayrı da, hasenatı da itibarsızlaştırmaktadır. Halkımızdan ricamız şudur, Eğer ki camileri önce hayır adı altında inşa edip sonra ticaret haneye çevirecekseniz, camilerin altına dükkanlar dizip adeta ticari bir pazar oluşturacaksanız ve ben bu caminin sahibiyim deyip ibadethanelerin işleyişini kendi çıkarlarınıza odaklayacaksanız ne olur, ne cami yaptırın, ne de dernek başkanı olun. Biz burada bütün dernek başkanlarını kastetmiyoruz. Kendilerini imamın Amiri, caminin sahibi sanan Dernek Başkanlarını kastediyoruz. Unutmayın camiler Allah’ın birer mabedi, İmamlarda Diyanet İşleri Başkanlığımızın birer görevlileridir. Hesap soracak olan kurum bellidir, hesap verecek olan görevliler bellidir. Bir daha bu tarz olayların yaşanmaması adına bu talihsiz vakadan ders çıkarılmalı, hukuki haklarımızı arayacağımız unutulmamalıdır.” diye konuştu. Haber Merkezi

Editör: TE Bilişim