İnegöl’de yemek kültürünün vazgeçilmezlerinden biri olan İnegöl Köftesi, tüm Türkiye’de zevkle yenen bir köfte türü. Peki tüm Türkiye’de İnegöl Köftesi olarak bilinen bu köfte nereden geldi? İşte detaylar…
İnegöl’ün vazgeçilmezlerinden biri olan İnegöl Köftesi, tüm Türkiye’de zevkle yenen bir köfte türüdür. 1892’de Bulgaristan’ın Filibe eyaletinin Pazarcık ilçesinden İnegöl’e gelen Mustafa Efendi (Besler), aynı yıl eski Bursa-Ankara yolundaki dükkanda köfteciliğe başlamıştır. İnegöl’le özdeşleşen bu lezzet sonraki yıllarda İnegöl Köftesi olarak tanınmıştır. 
Günümüzde ünü ülke sınırlarını aşan İnegöl Köftesi ilçemizin en tanınmış markalarındandır. İnegöl Köftesinde yüzde 20 kuzu, yüzde 80 büyükbaş hayvanların kaburga eti kullanılır. Et bir gün dinlendirildikten sonra, köfte haline getirilip pişirilir. Köftelerin en çok 2 cm. kalınlığında, aynı şekil ve büyüklükte olmasına dikkat edilir.


COĞRAFİ İŞARET
İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası 4 Mart 2006'da Türk Patent Enstitüsü'nden İnegöl Köftesi Coğrafi işaret tescili almıştır.


OSMANLI YÖNETİMİNDE 500 YILDAN FAZLA KALAN FİLİBE 
Filibe diğer adıyla Plovdiv, nüfus bakımından Bulgaristan‘ın ikinci büyük şehri. Adını Makedonya Kralı 2. Filip’ten alan Filibe, ülkenin önemli ekonomi, ulaşım, kültür ve eğitim merkezlerinden biri. Başkent Sofya’nın 120 kilometre güneydoğusunda bulunan Filibe, 14. yüzyılda Lala Şahin Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. Daha sonra İzmir, Aydın, Manisa, Konya ve Karaman yörelerinden Yörük Türkmenlerinin yerleştirildiği bu bölgede Türk ve Pomak nüfusu halen varlığını koruyor. Osmanlı yönetiminde 500 yıldan fazla kalan Filibe, dönemin zengin ve en güzel Türk şehirlerinden biri haline gelmiş. 1877’deki Osmanlı-Rus savaşından sonra ise şehrin Türk nüfus çok azalmış.


BURAM BURAM OSMANLI KOKAN BULGAR KENTİ, FİLİBE
Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda önem verdiği yerleşim yerlerinden biri olan Filibe, Türk-Osmanlı sivil mimarisiyle inşa edilmiş. O zamanlardan günümüze ulaşan yapılardan en önemlileri 1364 yapımı Cuma Camii ile 1445 tarihli Şahabettin İmaret Camii. Halen Osmanlı Mahallesi’nin bulunduğu kentte, Plovdiv evleri, Osmanlı mimarisi ile Yunan, Bizans mimarilerinin harmanlanmasıyla yapılmış. UNESCO tarafından 2004’ten beri koruma altında bulunuyor. Buram buram Osmanlı kokan Filibe’de gezilecek yerlerden ilki Roman Stadium. Dzhumaya Square’de eyer alan antik stadyum, Hadrian tarafından yapıldığı dönemde 240 m uzunluğunda, 50 m genişliğinde ve 30 bin seyirci kapasitesine sahipmiş. Stadyumun hemen yanında yer alan Dzhumaya Mosque yani Türkçesiyle Hüdavendigâr Camii, Sultan 2. Murad tarafından 1364’te burada bulunan Petka Tarnovska Kilisesi’nin bulunduğu yere Bizans mimarisiyle yaptırılmış. Yapıldığı dönemde adı Muradiye Camii olan yapı balkanlarda bulunan en eski cami olma özelliğine sahip.
Filibe Old Town, kentin ilk yerleşim yeri. Arnavut kaldırımlı dar sokaklara sahip bu bölgede, St. The Virgin Mary Cathedral, Ancient Roman Theatre, Church of St. Constantine and Helena, Hisar Kapia ve Regional Ethnographic Museum yer alıyor. Nebet Tepe ise Old Town’ın sonunda yer alan bir arkeolojik sit alanı. Filibe’yi panoramik olarak izleyebileceğiniz tepenin manzarası çok güzel.
Meriç Nehri’ne oldukça yakın bir mesafede bulunan Şahabettin İmaret Camii, 1445’te 2. Murad döneminde yaptırılmış. Kendisi caminin dışında bu bölgeye han, hamam ve mutfaktan oluşan bir külliye inşa ettirmiş, ancak günümüze yalnızca bu camii ulaşmış. The Balabanov House ise, 19. yüzyılın başlarında Plovdiv’in zengin tüccarlarından Luka Balabanov’un sahip olduğu ve yaşadığı ev. Son olarak Center for Contemporary Art, Roma İmparatorluğu döneminde yapılmış, Osmanlı Devleti döneminde hamama çevrilmiş. Günümüzde ise çağdaş sanat müzesi olarak hizmet veriyor.

Editör: TE Bilişim