Başkan Alinur Aktaş, “İnegöl´ümüz ölümsüz kahramanlarımızın göstermiş oldukları cesaret ve azimle düşman işgalinden 6 Eylül 1922 tarihinde Şükrü Naili Paşa önderliğindeki Türk askerleri tarafından kurtarıldı” dedi.

Kurtuluş törenleri Atatürk Anıtına çelenk sunumuyla başladı. Kaymakamlık, Garnizon Komutanlığı ve Belediye Başkanlığı çelenklerinin sunumunun ardından saygı duruşunda bulunup, İstiklal marşı okundu.

5 BİN YILLIK BİR GEÇMİŞ

Törende konuşan Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bugün İnegöl´ümüzün düşman işgalinden kurtuluşunun 94. yıldönümü. 6 Eylül 1922 tarihinde İnegöllüler tek yürek olarak şehadet payesini almak için adeta birbirleriyle yarışırcasına esaret zincirini kırarak yedi düvele karşı bağımsızlık mücadelesinden zaferle çıkmanın onur ve şerefini bizlere yaşattılar. 5000 yıllık bir geçmişe sahip olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan İnegöl´ümüz geçmişin izlerini bugünlere kadar taşımayı başarmıştır. Angelacoma´dan İnegöl´e kadar uzanan yolculukta şehrimiz 1299 tarihinde Osman Gazi´nin silah arkadaşı olan Turgut Alp tarafından fethedilerek, Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve 600 yıl 3 kıtada hüküm sürecek Osmanlı Devleti´nin kuruluşuna şahitlik yapmıştır. Bu fetih kolay olmamıştır. Arkada Osmanlı hanedanı ilk şehidini vermiştir. Bu şehit Bay Koca´dır. Şu an Hamzabey mahallemizde türbesinde yatmaktadır ve bize oradan selam durmaktadır. İnegöl´ü fetheden komutanımız Turgutalp ise adını verdiği köy olan Turgutalp mahallemizde türbesinden bize vakarlı bir duruş ile bakmaktadır” dedi.

İNEGÖL OSMANLININ KURULUŞ MERKEZİ

İnegöl´ün Osmanlı Devleti´nin kuruluş döneminde önemli bir merkez olduğunun aşikar olduğunu ifade eden Aktaş, “Özellikle Yıldırım Bayezid döneminde ortaya konan eserler ile Fatih Sultan Mehmed ile II.Bayezid döneminin önemli devlet adamlarından olan İshak Paşa tarafından yaptırılan ölümsüz eserler hala ayaktadır. İnegöl´ümüz nasıl Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli bir merkez olmuşsa vatanımızın zor yıllarında da vatan savunmasının en güzel örneğini sergileyerek ülkenin kurtuluşunda da en ön sırada yerini almıştır. Gecenin aydınlığa erdiği, kara bulutların arkasından güneşin tüm vatan topraklarını aydınlattığı ve tam bağımsızlığın yüreklerimize yaydığı heyecanı bizlere yaşatan ölümsüz kahramanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Sarıkamış´tan, Çanakkale´ye, Hicaz-Yemen´den Irak ve Sina-Filistin Cephelerine kadar dört bir tarafta hayatlarını bizlerin onurlu bir şekilde yaşaması için feda eden İnegöllü aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Cephelerden cephelere koşturan, hayatlarının baharında gençliklerini bu cephelerde bırakan bu vatan evlatlarımızdan sağ kurtulanlar zor şartlarda esir kamplarında yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Çok azı geriye dönmeyi başaran aziz kahramanlarımız daha evlerine yeni dönmüşken yine kendilerini zor bir mücadelenin içinde bulmuşlardır. Yorucu ve bir o kadarda zor ama vatanlarını istiklale götürecek bir yolda kendilerini bulmuşlardır” diye konuştu.

BU YOL KURTULUŞ YOLUDUR

Kurtuluşun kıvılcımını ateşleyen hareket yine bu şehirden çıktığını ifade eden Aktaş, “Korku ne demek bilmeden, tek yürek olarak İzmir´in İşgalini protesto etmek için 16 Mayıs 1919´da İnegöl´de 5000 kişinin katılımıyla miting yapılmıştır. Esaret zincirini kırmak için atılan bu ilk adım tam bağımsızlığın artık uzak olmadığını bizlere gösteriyordu. Artık tek parola ‘Ya İstiklal Ya Ölüm´dü… Batı Anadolu´da yerleşmek isteyen Yunanlılar, tüm güçleriyle tüm fütursuzluklarını ortaya koyarak Bursa´yı ele geçirmiş, İnegöl – Bursa arasındaki Aksu Köyü ilerisinde Kazancı Bayırında cephe tutmuştu. Yunanlılar burada kendilerini emniyete almak için ileri karakollarını daha da ileri hatlara sürmüşlerdi. Böylece keşif kolları İnegöl yakınlarına kadar gelebilmişti. Bizim kuvvetlerimiz ise Ahi Dağı eteklerinde bulunuyordu. Keşif kollarımızda İnegöl´ün batısına kadar ilerleyebiliyordu. Bu durumda İnegöl tam cephenin ortasında yer alıyordu. İşte bu ateş çemberi içerisinde işgale başlayan Yunan birlikleri tarafından İnegöl, 06 Ocak 1921 ve 04 Nisan 1921 tarihlerinde kısa sürelerle, 10 Temmuz 1921´de ise kalıcı bir şekilde 3 defa işgale uğrar. İşgal yıllarında her türlü insanlık dışı hareket ile karşı karşıya kalan İnegöllüler ‘Eğer söz konusu olan vatan ise gerisi teferruattır´ sözünü yerini getirircesine her şeylerini ortaya koymaktan kaçınmadılar. Yunan İşgali karşısında İnegöl´ü ayakta tutmayı başaran, işgale karşı canlarını feda edercesine hayatlarını bir kenara atıp vatanları için ellerinden geleni yapan bu kahramanlarımızdan bazılarını sizlere zikretmek istiyorum. 3.süvari Fırkası Komutanı Binbaşı İbrahim Bey, 3.süvari Fırkası 27. Alay Kumandanı Şakir Bey, 11. Fırka Kumandanı Ayıcı Arif Bey, Hüsnü Güven, Nuri Bey, İnegöllü Küçük Kamil ve Feridun, Elmaçayır´dan Yakup Ağa, Süle Köyü´nden Mehmet Ceyhan ve daha niceleri… Yunanlılar kahramanlarımızın göstermiş olduğu bu direnci ortadan kaldırmak için Bursa ve İnegöl´den toplam 4000 kadar vatanseveri Mudanya limanından gemiler ile önce Selanik´e götürürler. Burada Beyaz Kule´de esaret hayatı başlar. Burada akıl almaz işkencelere maruz kalırlar. Aç susuz bırakılırlar. Dayak atılır yani ölmeleri için ne gerekiyorsa yapılır. Aylar sonra da yine gemiler ile Mora Adası ile Girit Adası arasında bulunan Milos Adasına götürülür. Milos Adası´nda kalış süresince yalnızca Bursa yöresinden 2500 şehit verilmiştir. Açıkçası orada bir kıyım yaşanmıştır. İnegöl´den de 41 vatan evladı inanılmaz işkencelere maruz kalmıştır. Milli bir sorumluluk şuur içerisinde gösterilen fedakârlıklar, çekilen çileler ve eziyetler tam olarak bilinememekle beraber işgale karşı tek yürek olunarak ölüm pahasına da olsa bir destan niteliğinde kahramanlık örnekleri sergilenmiştir. Modern silahlara karşı iman dolu göğüslerini ortaya koymaktan kaçınmayan, maddeye karşı maneviyatın galip geldiği bu şanlı bağımsızlık savaşının başka bir örneği yoktur. Sevr paçavrası ile bu aziz milleti tutsaklığa mahkum etmek isteyen medeniyet yoksunlarına en güzel cevabı yine bu yüce Türk Milleti vermiştir. 13 Eylül 1683 günü Viyana´da başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya´da durdurulmuş ve Türk Milleti Sakarya´da ayağa kalmıştır. 30 Ağustos 1922 tarihinde ise düşmana karşı başlatılan Büyük Taarruz ile birlikte Anadolu toprakları düşmandan tamamen temizlenmiştir” şeklinde konuştu.

6 EYLÜL´DE KURTULDU

İnegöl´ün ölümsüz kahramanların göstermiş oldukları cesaret ve azimle düşman işgalinden 6 Eylül 1922 tarihinde Şükrü Naili Paşa önderliğindeki Türk askerleri tarafından kurtarıldığının altını çizen Aktaş, “İnegöl´ün bugün geldiği noktayı bu vatansever halkımızın tarihe altın harfler ile yazdıkları kahramanlıklarına borçludur. Ve onlara minnettardır. Halide Edip Adıvar´ın dediği gibi “Bu zor yıllarda ‘Ateşten Gömlek´ giyilmişti. Bu ateşten gömlek ilk önce tüm vücudumuzu ısıttı, kavurdu ve bizleri yaktı. Ama sonunda bu ateşten gömleği vücudumuzdan atmayı başarıp vatanımızı istiklale kavuşturduk. Allah (c.c) bir daha bu millete ‘Ateşten Gömleği giydirmesin´ demiştir. Anadolu´nun düvel-i muazzama tarafından işgal edilmesiyle başlayan zor yıllar içerisinde milletimizin göstermiş olduğu azim, fedakârlık ve kahramanlık neticesinde Kurtuluşa giden yolda bugünlere gelmiş bulunmaktayız. İnegöl bugün adeta prangalarını yırtarcasına Dünya´ya açılan bir pencere konumundadır. Markalarıyla ve değerleriyle Türkiye´nin 2023 hedeflerine ulaşmasına için vadon değil adeta lokomotif görevi üstenmiştir. Sanayi Markası İnegöl Mobilyası ile hem ticarete hem de istihdama yön verirken müteşebbis ruhlu işadamlarımız Dünya´yı karış karış gezmekte ve İnegöl Mobilyasını Dünyanın her yerine göndermektedir. Damaklarda bıraktığı eşsiz tad ile gönüllerde taht kuran İnegöl Köftemiz başka bir markamızdır. Hem doğası hem de kaplıca suları ile Oylat´ımız hem her yıl ağırladığı binlerce misafirine şifa sunmaya devam ediyor. Tarım markalarımız Ayçekirdeği başta olmak üzere Çilek, Armut gibi ürünlerimiz İnegöl´ün yine dış dünyaya açılan en önemli unsurları arasında gelmektedir. Bunların hepsinin İnegöl´ün tarihinde ve genlerinde birer hikayesi var. Bunların hiçbiri gelişigüzel birer değer olmamıştır. Bu vesile ile İnegöl´ün kuruduğu ilk günden şu ana kadar değerlerimize sahip çıkan, geliştiren tüm büyüklerimize teşekkür borçlu olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isterim. Ölenleri saygı ve minnetle anıyor hayatta olanlara hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum. İnegöl Türkiye ile birlikte büyüyor ve gelişiyor. Ama ülkemizin bu büyümesinden rahatsız olan bu büyümeyi ve kutlu yürüyüşü engellemek isteyen iç ve dış düşmanlar her zaman olduğu gibi bu gün de boş durmuyor. Bildiğiniz gibi 15 Temmuz gecesi bu ateşten gömlek yeniden bizlere giydirilmek istendi. Adeta 94 yıl öncesini yaşarcasına kara bulutları ülkemizin üzerine taşımak istediler. Bizleri esaret altına almak istediler. Bizleri kolay lokma sandılar. Ama bu gafillerin unuttukları bir şey vardı. Türk milleti tutsak olmaktansa ölmeyi hiçbir şeye değişmezdi.                Bunun en güzel örneği Kurtuluş Savaşı´nda verilmişti. İşte bu hainler bunu unutmuştu. Nasıl 94 yıl önce tek yürek olarak düşmana karşı birleşildiyse yine aynı dik duruş bir kez daha 15 Temmuz gecesi ortaya koyuldu. Tüm dünya şunu gördü ki 94 yıl önce Türk Milleti nasılsa bugünde aynı ve bundan sonra da aynı olacak. Milli dayanışma ve bütünleşmeyi en güzel şekilde ortaya koyduğumuz, Tek hedefte birleşerek Ulusal onurumuzu koruma sevincini yaşadığımız, 6 Eylül İnegöl´ün düşman işgalinden Kurtuluş Gününü kutluyor, bu bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin bedelini canlarıyla ödeyen aziz şehitlerimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, İnegöl´ü düşman işgalinden kurtaran 3. Kolordu Komutanı Şükrü Naili (Gökberk) Paşa ve askerlerini bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhlarınız şad olsun diyorum. Bu vesile ile aziz vatanımızın savunmasında canlarını siper eden şehitlerimize bir kez daha Allah´tan rahmet diliyor gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Bu arada önceki gün Hakkari´de teröristlerin düzenlediği hain saldırı sonucunda ağır yaralı olarak Ankara GATA´da yatmakta olan İnegöllü Gazimiz Yakup Mete kardeşimize de sizlerden dua rica ediyorum. Cenab-ı Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın temennisiyle İnegöl´ümüzün düşman işgalinden kurtuluşunun 94. yılı tekrar kutlu olsun diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarken, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy´un Kurtuluş Mücadelesini bizlere en iyi bir şekilde yansıttığı İstiklal Marşımızın son kıtasıyla sözlerime son vermek istiyorum. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl! Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk´a tapan milletimin istiklâl!” ifadelerini kullandı.

Konuşmanın ardından, Hastane Mezarlığında yer alan İnegöl Garnizon Şehitliğine geçildi. Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Ay-Yıldızlı bayrağımızın üzerinde bulunduğu çelengi şehitlik anıtına sundu. Müftü Vekili Ömer Faruk Atan´ın duasının ardından şehitlikteki program sona erdi. Kutlamalar çerçevesinde Kaymakam Ali Akça ve Belediye Başkanı Alinur Aktaş nezaretindeki protokol üyeleri. Garnizon Komutanı Binbaşı Kerim Kazanasmaz´ı makamında ziyaret ettiler. YAVUZ YILMAZ

Editör: TE Bilişim