COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

İsaören Mahallesi, İnegöl'ün güneyinde ve Bedre Deresi'nin, İnegöl Ovası'yla kucaklaştığı yerde kurulmuştur. İnegöl şehir merkezine uzaklığı 5 kilometredir. Geçimleri, tahıl ve ziraata dayalı olmakla birlikte meyve ve sebze üretimine ağırlık verilmiştir. Kısmen besi ve kümes hayvancılığı da yapılır. Şehir merkezi ile iç içe bir hayat sürmektedirler.

MAHALLENİN TARİHİ

Tarihi açıdan konuya bakıldığında, İsaören, daima yöneticilerin göz önünde tuttukları bir yer olmuştur. Çünkü bu mahalle ve yöresi, daha Yıldırım Beyazıt devrinde İshak Paşa'nın dedesi İsa Bey'e dirlik olarak verilmiştir. Amasya beylerinden Şadgeldi Paşa'nın torunu ve Muslihüddin Mustafa Bey'in oğlu olan İsa Bey, Yıldırım Beyazıt ile birlikte 1389 yılında yapılan Birinci Kosova Savaşı'na katılmış ve dönüşlerinde bu yerler, kendisine dirlik olarak tahsis olunmuştur. Aynı şekilde yine Amasya beylerinden Sungurzâde Yahşi Bey’e de Çoban Karyesi/Yenice Kasabası ve yöresi, dirlik olarak tahsis olunmuştur. 1402 yılında Ankara-Çubuk'ta Timur-Yıldırım Beyazıt arasında vuku bulan muharebede İsa Bey şehit düşmüş ve sahip olduğu dirlik, oğlu İbrahim Ağa tarafından tasarruf edilmiştir. İbrahim Ağa, babası gibi aktif olarak devlet hizmetinde bulunmamıştır. Buna karşın oğlu İshak Paşa, Sultan İkindi Murat devrinin güçlü devlet adamlarından Yergüç Paşa'nın mahiyetinde devlet hizmetine girmiş ve Fatih Sultan Mehmet Han zamanında 1460 yıllarında Ankara'ya davet olunarak Anadolu Beylerbeyliğine atanmıştır. İşte bu yıllardan sonra, İshak Paşa, maliyeci kimliği ile Fatih Sultan Mehmet'in dikkatini çekmiş ve devlet kademelerinde süratle yükselmeye başlamıştır. 1466 yılında vezâret payesi almış ve 1469 yılında da Fatih Sultan Mehmet Han'a Başvezir/Başbakan olmuştur. Aynı yıllarda yaşamış Sırp asıllı ve de üstün dirayet sahibi bir başka İshak Paşa daha vardır ki bu zat, menşei itibariyle devşirme kökenlidir. Tarihimizde aynı yıllarda yaşamış iki İshak Paşa vardır. Bunlardan biri ve yaşça büyüğü, Sırp asıllı ve Paşa Yiğit'in manevi evladı olan Mühtedi Sarı İshak Paşa'dır ki, Üsküp Sancak Bey'i olarak şöhret bulmuş ve Sırp başkenti Semendire'nin fethini sağlamıştır. Sultan İkinci Murat'ın müsâhibi olarak onun çok yakınında yer almıştır. Bu İshak Paşa'nın nesli, Balkanlarda daima söz sahibi olmuş ve bütün hayri eserlerini Üsküp Şehri'nde ve yakın çevresinde yapmışlardır. Hala günümüzde bu İshak Paşa'nın oğullan İsa Bey'in, Mustafa Paşa'nın ve torunu Mehmet Bey'in yaptırdıkları cami ve külliyeler, ayakta durmakta ve de bulundukları yerleri şenlendirmektedir. Diğer İshak Paşa'dan ayrı tutmak için bu İshak Paşa'ya, araştırmaya değer veren tarihçiler Mühtedi San İshak Paşa, Kraloğlu İshak Paşa yahut da İshak Davut Paşa gibi değişik lakaplar vermişlerdir. Böylece, Türk asıllı ve Amasya kökenli İnegöllü İshak Paşa'dan ayrı tutmaya çalışmışlardır. Mühtedi Sarı İshak Paşa, günümüzde geçerli ve yaygın ifadesi ile devrinin kurt politikacılarından biriydi. Bundan dolayı Osmanlı vekâyinâme müellifleri, kendisine Dessas sıfatım yakıştırmışlardır. Mühtedi Sarı İshak Paşa, ilki Sultan II. Murat devrinde ve diğer ikisi de Fatih Sultan Mehmet devrinde olmak üzere üç defa sadrazam olmuştur. İlk sadrazamlığı 1437-1439 yılları arasındadır, ikinci sadrazamlığı 1453-1455 ve üçüncü sadrazamlığı ise 1470-1472 yılları arasındadır. Çocukları İsa Bey, Mustafa Paşa ve Torunu Mehmet Bey, Bosna ve Üsküp'te Sancak Bey'i olmuşlardır. Baba-oğul ve hatta torun hepsinin bıraktıkları hayrî eserler, Üsküp ve civarındadır. Bunlardan birçoğu, günümüze kadar gelmiştir. İnegöl'de cami, kervansaray, medrese, türbe, hamam ve dükkan yaparak bir külliye oluşturan ve bu yolla İnegöl'ün imarına hizmet eden İshak Paşa, Mühtedi Sarı İshak Paşa'dan farklı bir İshak Paşa'dır. Menşei itibariyle Türk'tür. Dedesi İsa Bey, Amasyalıdır. Ve İnegöl'e dirlik sahibi olarak yerleşmiştir. Ancak 1402 yılında yapılan Ankara-Çubuk Meydan Muharebesi'nde şehit düşünce oğlu İbrahim Ağa, babasının dirliğini uzun yıllar tasarruf etmiş, resmî devlet hizmeti almamış ve babası İsa Bey'e verilen dirliği işletmekle yetinmiştir. Ancak mahalle, dirlik sahibi olan İshak Paşa'nn dedesi İsa Bey’e verildiği için, onun adıyla anılmaya devam etmiştir. Günümüzde de halen bu yerleşim alanı, İsaören adıyla anılmaktadır. İshak Paşa'nın, başta İnegöl olmak üzere, Selanik'te ve İstanbul'da bulunan hayri eserleri, halen ayaktadır. Vakfiyeleri neşredilerek tarihi realite açık-seçik ortaya konmuştur. Arşiv belgelerinin ortaya koyduğuna göre Amasyalı İshak Paşa, Kastamonu Beyi İsfendiyar Bey'in kızı Sultan Hatunla evlidir. Bu eşinden İbrahim, Şadi ve Piri Ahmet Çelebi adıyla üç erkek ve iki kız evladı dünyaya gelmiştir. Bunlardan İbrahim veya Halil İbrahim, İnegöl'de kalmış ve dedelerinden kalma dirlikleri ve İshak Paşa Külliyesi'ni idare eylemiştir. Bu zatın soyundan gelenler daha sonraki yıllarda İnegöl'de İbrahim-zâdeler diye anılacaktır. İshak Paşa'nın Piri Ahmet Çelebi adındaki oğlu, kendisi gibi maliyeci olmuş ve Sultan ikinci Beyazıt'ın defterdarları arasında yer almıştır. Günümüzde İstanbul Fındıkzade semtinde bulunan Lütuf Paşa Caminin, ilk banisi de bu zattır. Cami vakfiyesindeki tescil, Piri Ahmet Çelebi adına yapılmıştır. Diğer oğlu Şadi Bey ise Yavuz Sultan Selim devrinde Amasya Sancak Bey'i olmuştur. Yavuz Sultan Selim'in, şark harekatı sırasında Şah İsmail tarafından körüklenen iç isyanları bastırma konusunda büyük hizmetler yapmıştır. Kendisine, Biga ve yöresi dirlik olarak verilmiştir. Biga'da onun ve oğlu İbrahim Bey'in yaptırdığı camiler, uzun yıllar halka hizmet vermiştir. Şu kadar var ki, Şadi Bey adı günümüze Hacı Sadi şeklinde intikal eylemiştir. Böylece İnegöllü İshak Paşa'nın çocukları da belirlenmiş ve nerelere ne gibi hayri eserler bıraktıkları ortaya çıkmıştır. İshak Paşa, Selanik valisi iken 1487 yılında vefat etmiş, vasiyeti gereği, naşı İnegöl'deki külliyesi dâhilinde inşa edilecek türbeye gömülmek istenmiştir. 1487 yılından itibaren İshak Paşa evladı ve ahfadı, İnegöl ile bağlantılarını yavaş yavaş kesmiş ve yerlerine kethüdaları Sofu Sinan Beye geçmiştir. Yıllarca İsa Bey'in, oğul ve torunlarının tasarrufunda bulunan ve İsa Bey adıyla özdeşleşen İsa Viran Karyesi, padişah onayı ile İshak Paşa'nın Kethüdası Sofu Hacı Sinan Bey'e mülk olarak verilmiştir.

ŞEFTALİDE BİRİNCİYİZ

İsaören Mahallesinin İnegöl’ün en eski mahallelerinden biri olduğunu belirten Mahalle Muhtarı Fikri Türk, “Şuan mahallemizde bin 500 kişi yaşıyor ve 820 seçmenimiz var. Mahallemiz her geçen gün büyüyor ve gelişiyor. Mahallemiz de çiftçilerimiz ilk zamandan beri meyvecilikle uğraşıyor. Fuarlarda derece alıyoruz ve şeftalide birinciyiz.” Dedi.

SU İHTİYACIMIZ VAR

Birçok çeşit meyveyi yetiştirdiklerini ifade eden Fikri Türk, “İsaören’de bodur, Amerikan, santa maria armudu, Margarit, deveci türlerimiz var. Elma, armut, şeftali türlerinin hepsi mevcut. Geçim kaynağımız meyvecilik. 4 bin dönüm arazim var. Sulama ile ilgili sorunlar var, onu henüz aşamadık, çözmeye çalışıyoruz. Bin 500 dönüm alan sulanıyor, 2 bin 500 dönümde suyumuz yok. Belediye Başkanımızla görüştük, ölçümleri yaptılar. Kendisinden Allah razı olsun, uğraşıyorlar. Su ihtiyacımız tam anlamıyla karşılanırsa ürünlerimizin kalitesi de artacaktır” şeklinde konuştu.

YILDA 13 BİN TON ÜRÜN ALIYORUZ

İsaören Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Erhan Ulu ise, “Kooperatifimiz 1980’lerde kuruldu. O günden bugüne belli gelişmelerle yolumuza devam ediyoruz. Şuanda bin 200 ton kapasiteli soğuk hava depomuzla çiftçilerimize hizmet ediyoruz. Soğuk Hava Depomuzun kapasitesi yetersiz. Ürettiğimiz meyvenin yüzde 70’ini dışarı göndermek zorunda kalıyoruz. En azından 4-5 bin tonluk bir tesis daha yapmak istiyoruz. 1 yılda İsaören’de şeftali, elma, armut olarak kıyaslarsak 10-13 bin ton civarında ürün alıyoruz. Kapasitemiz yeterli olmadığı için çiftçilerimiz direk satış yapmak zorunda kalıyor. Bu sefer de tüccarlar bunu fırsata çeviriyorlar. 10 gün önce Marilla Margarit armudu toplanmaya başlandı, dalında 1,20-1,60 lira arasında satıldı. Depomuzdaki armutların fiyatı 2 lira. Arada 15 gün geçti, fazla bir süre değil… Kooperatifin soğuk hava deposunun büyümesi için bir projemiz vardı, takibini sürdürüyoruz. Ülkemizin genel durumlarından dolayı bayağı zorlaştı. Burada yapacağımız tesisin yüzde 90’ı ithal malzemeyle yapılacak. Fiyatlar dolar bazında aşırı yükseldi, beklemedeyiz. Devletimiz mutlaka belli hibeler veriyor ama bunlar bizi zorda da bırakıyor, yetişme şansımız olmuyor. Yapacağımız tesis en kötü 10 milyon TL tutuyor. Bunun yüzde 50’sini devlet desteklese dahi, 5 milyon TL gibi büyük bir rakam kalıyor. Bunu karşılama imkanımız şuan yok” dedi.

KISA SÜREDE 2 ŞAMPİYONLUK

Aynı zamanda İsaören Spor Kulübü Başkanı olan Erhan Ulu, “Kulübümüz 2014 yılında kuruldu. Kurulduğumuz sene 2. Amatör’e kayıt yaptırdık. 2015-2016 sezonunda 2. Amatör Kümede şampiyon olduk, 2016-2017’de 1. Amatör’de şampiyon olduk ve Süper Amatör Lig’e çıktık. Geçen yıl da Süper Amatör Lig’de çoğu köklü olan 12 takımın arasında çok cüzi paralarla 5. sırada yer aldık. İsaören olarak büyük bir başarı elde ettik. Tesislerdeki sıkıntılardan dolayı altyapıya önem veremiyoruz. Tesis olmadığından dolayı çocuklarımızla ilgilenemiyoruz. Geçen yıl U13 ve U15 çıkarttık ama çocukları devamlı İnegöl’e idmana götürmek zorunda kaldığımızdan bunu başaramadık” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilişim