KATİLE VERİLEN CEZA YÜREĞİMİZİ SOĞUTTU

İnegöl Bosna Hersek Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği ziyaretinde, Srebrenitsa soykırımından suçlu bulunan “Bosna Kasabı” eski Sırp komutan Ratko Mladiç´e “soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş kanunlarını ihlalden” müebbet hapis cezası verilmesi ve Rasim Ozan Kütahya´nın sözlerini değerlendiren Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, “Soykırımın mahkeme ile tescillendiği bir katile verilen cezanın bizlerin yüreğini soğutacak bir karar olduğu için sizlerle bir arada olmak istedik” dedi.

Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, önceki akşam İnegöl Bosna Hersek Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneğini ziyaret etti. Ziyarete, Kaymakam Ali Akça, AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman, Bosna Hersek Fahri Konsolosu Muzaffer Çilek, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, AK Parti İlçe Başkanı Adem Demirel ve yönetim kurulu üyeleri ile Bosna Hersek Türkleri katıldı.

MUHACİR VE ENSAR DUYGULARIMIZI GÜÇLENDİRDİK

Ziyarette konuşan İnegöl Bosna Hersek Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Adli Kavukçu, “Derneğimiz 15 Temmuz 1994 yılında Bosna savaşı esnasında İnegöl´deki Boşnak diasporası tarafından kurulmuş ve bugüne kadar çeşitli etkinlikler ile İnegöl´deki sosyal alanında yerini almıştır. Derneğimizin amacı, Bosna´daki kardeşlerimizin yanlarında olduğunu teyit edecek etkinlikler yapmaktır. Haftalık olarak dernek üyeleri ve Boşnak halkımız ile birlikte yardımlar götürdük. Bosna savaşında yaralanarak hastanelerimize gelen gazilerimizi, Muzaffer Çilek beyefendinin sayesinde Oylat´ta ağırladık. İnegöl´de sünnet günü tertip ettik. Gelen aileleri misafir ederek muhacir ve ensar duygularımızı güçlendirdik. Savaş bittikten sonra İnegöl´de sosyal ve siyasi alanda yerini alan derneğimiz, ilçemizin temsili yönünde üstüne düşen görevleri yerine getirmiştir. Derneğimiz 2009 yılında Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş´ın da destekleri ile Bosna Hersek´ten Donji Vakuf şehriyle kardeş şehir olduk. Daha sonra Bosna Hersek büyükelçiliği ile yaptığımız görüşmeler neticesinde süreç Çilek A.Ş. yönetim kurulu başkanı Muzaffer Çilek´in fahri konsolos olması ile sonuçlandırılmıştır. Derneğimiz, Boşnakların vazgeçilmez yemeği börekten esinlenerek ismini aldığı PİTA organizasyonlarını tertip etmiş, diğer Boşnak dernekleri ile bugünleri ilçe halkı ile kutlamıştır. İlçe halkımız tarafından her yıl takip edilerek misafirimiz olmuşlardır. Devletimiz ve hükümetimiz emanetine sahip çıkmıştır. Sayın Başbakan yardımcım, şahsınızda devletimize ve hükümetimize teşekkürlerimi dernek ve camiam adına kabul edin” dedi.

SOYKIRIM MAHKEME KARARI İLE TESCİLLENDİ

Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ise, “Tam 6 yıl süre ile Bosna Hersek Türkiye Parlamentolar arası Başkanlığı yapmış, orası ile kendisine ait bir bağ kurmuş bir kardeşiniz olarak bu süreçte sizlerle beraber olmak, dayanışma ruhumuzu pekiştirmek için sizlerle bir araya gelmeyi düşündük. İstanbul´da dün sabah 150 ülkeden arkadaşlarımız ile bir araya geldik. Ondan bulduğum fırsatla Bayrampaşa´daki Bosna-Sancak Kültür Derneğini ziyaret ettim. Onların sizlere selamını getirdim. Dün malumunuz Bosna Hersek milli günüydü. Hem milli gününe bir farkındalık oluşturmak, Boşnak kardeşlerimiz ile son günlerde yaşanan katliam nedeniyle, soykırımın tescillendiği mahkeme ile bir katile verilen cezanın bizlerin yüreğini soğutacak bir karar olduğu için sizlerle bir arada olmak. Balkanların efsane belediye başkanı olarak bildiğimiz rahmetli Şemsettin Husiç´in vefatı nedeniyle hem bir başsağlığı dilemek hem de sizlerle burada olmak istedim. Sayın Cumhurbaşkanımızın bundan birkaç hafta evvel Sırbistan ziyaretinde, Boşnak kardeşlerimizin liderimize göstermiş oldukları muhteşem kucaklamayı, ilgiyi görmüş bir arkadaşınız olarak bir yerde bu noktada size minnet duygularımı ifade etmek için buraya geldim” dedi.

AHLAKSIZLIK

Rasim Ozan Kütahyalı´nın bir televizyon kanalında Boşnaklara yönelik sarf ettiği sözleri de değerlendiren Çavuşoğlu, “Bu sırada bir tatsızda hadise meydana geldi, artık onu bir tarafa bırakıyoruz.  Dünde ifade ettim, üslubu beyan ayni ile insan. Edep yahu diyip geçelim kardeşlerim, tamam mı? Bunun üzerinden Boşnak kardeşlerimizin hassasiyetlerini kaşıyan, farklı bir mecraya taşıyanları görünce Boşnak kardeşlerimizin bu konu üzerinde istismar edilmelerine fırsat vermeyeceğimizi söylemek istiyorum. Tekrar söylüyorum, telin ediyor, kınıyorum. Bu bir ahlaksızlıktır, bu şekilde bilinmesini istiyorum” diye konuştu.

BOSNA DEYİNCE ALİYA İZZETBEGOVİÇ AKLA GELİR

Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Balkanlar deyince Bosna, Bosna deyince Aliya İzzetbegoviç akla gelir. Ben eserlerini okumuş bir kardeşiniz olarak söylüyorum ki, savaşta bile düşmanların davrandığı gibi davranmamayı kendine şiar edinmiş bir şahıstan bahsediyoruz. Onun bir kitabında bahsettiği husus şudur, der ki, ‘Müslümanlar ile İslam arasındaki mesafenin kapanması lazım. Aynı şekilde siyaset, ekonomi gibi tüm alanlarında tüm çıkış noktası ahlak olmalı´ der. Boşnak kardeşlerimiz ile ilgili edindiğim tecrübe, kitaplarına yansıttığı o ilkeleri şahsın bir ayna olarak Boşnak kardeşlerimize yansıtmasıdır. Naif, haksızlık karşısında direnç gösteren, olgun, vatan ve millet aşığı, bayrağı için her şeyini feda edebilecek bir toplumdan bahsediyoruz. Bosna Hersek, Bal-Göç gibi dernekler sıradan bir hemşericilik faaliyeti yapan dernekler değil.  Bu derneğin kurulduğu tarih bir ateşin bir vahşetin yaşandığı tarih. O zaman bu dernek ulvi amaçlar ile ortaya çıktı. Gerçekten de orayı bırakıp buraya gelen kardeşlerimize yardımcı olan dernek, özetle bir davanın takipçisi bir dernek. Bu dernekler böyle dernekler. Bizim bakış açımıza göre, eğer küresel barışı istiyorsanız Balkanlardaki barışı tesis etmek gerekir. Eğer orada barış tesis edilmezse küresel barışın tesis edilmesi mümkün değildir. O bölgelerde bulunan akrabalarımız ve egemen toplumlar kardeşçe ve huzur içinde yaşamalarını istiyoruz, tüm çabamız bu yönde.”

İLK ZİYARET EDEN CUMHURBAŞKANI

“Sayın Cumhurbaşkanımız, Balkan coğrafyası ile yakinen ilgilenen hem de o coğrafya ile ilgili yaptığı çalışmalar ile kendine bir görev yükleyen lider olarak karşımızda duruyor. AK Parti kurulmadan önce, cezaevinde çıktıktan sonra soluğu Balkanlarda almıştır. Orada kardeşçe yaşamanın nasıl mümkün olduğunu görmek ve politikalarını bu şekilde şekillendirmek üzere oraya gitmiştir. Kendisine bir mefkure oluşturmuştur. 3 Kasım 2002´den itibaren bizim iktidarlarımızın Balkanlara bakış açısı çok farklıdır.”

MEKTUPLARIMIZA CEVAP VERMEK İÇİN BİZİ BİR DAHA 100 SENE BEKLETMEYİN

“Benim doğduğum yer arasına Lozan anlaşması ile birlikte bir sınır çekilmiş. Lozan´ın vermiş olduğu imkanlar ile çift dilde eğitim aldım. Üzerinden çok bir zaman geçmeden 1983´te Türkiye bana kapılarını açmış ve Türkiye´de bulunmak üzere ortaöğretim okulumu devam ettirdim. 1983 yılında geldiğimde okul ve yurtta arkadaşlarımın bana manalı gözlerle baktığını ve sen şimdi Türk müsün, Müslüman mısın, sen ne güzel konuşuyorsun gibi sözler söylerlerdi. Halbuki benim doğduğum yer ile Türkiye arası 240 kilometre idi. Biz birimizden bu kadar habersiz yaşadık. Benim bir yaşıtım orada böyle bir varlıktan haberdar değildi. Elhamdülillah, Kırcaali´ye Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra hiçbir başbakan gitmemiş. Orası bizim, bizim insanımız yaşıyor. İlk defa Recep Tayyip Erdoğan gitmiş. Niye gitmezsiniz, niye onlar için ağzınızdan bir iki kelam dökülmez. Şimdi çok ciddi çalışmalar var. Bir yandan TİKA, bir yandan Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar. Baktığımız zaman TİKA yılda 2 bin proje yapıyor. 85 milyonluk bütçe, şuanda çıkmış 5-6 milyar. İnsani yardım anlamında konuşuyorum. Oradaki eserleri yeniden ayağa kaldırıyor. Gidiyor Üsküp´te Mustafapaşa Cami yapıyor. Atatürk´ün babası Ali Rıza efendinin ana evini inşa ediyor. 2009 yılında sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde Karadağ´a bir ziyaret gerçekleştiriliyor. Orada bizim bir şehitliğimiz var, orayı ziyaret ediyorlar. Rıfat Feyziç diyor ki, yakın yerde bir camii var, size orayı göstermek istiyorum. 1935 yılında kapısına kilit vurulmuş. Bu camiinin imamı 1913 yılında şehit edildi diyor. Bu camii için 1911 yılında camiinin ihtiyacını karşılamak üzere camiinin mütevelli heyeti bir mektup yazdı. Sayın Cumhurbaşkanımızın orada bir talimat veriyor. Diyor ki, ‘2011 yılının Kadir Gecesinde bu camiyi açacaksınız.´ Cami tamamlandığında Başbakan yardımcımız Bekir Bozdağ açılışa gidiyor. Orada konuşma yaptığında bir Boşnak diyor ki ‘ey sayın Başbakan yardımcısı, bizim mektuplarımıza cevap vermek için bizi bir daha 100 sene bekletmeyin´.”

BİZİM DERDİMİZ VAR

“Gönül coğrafyamız, mazlum ve mağdurlar ile ilgili, Boşnak kardeşlerimiz, Arnavut kardeşlerimiz ile ilgili derdimiz var. Çünkü biz, aynı vücudun farklı organları gibiyiz. Bizim inancımız bunu söylüyor bize. Kimimiz buradan, kimimiz orada. Bakın Bursa tam bir balkan şehri. Bizim ufkumuz, mefkuremiz nerede bir mağdur varsa onun yanında olmak, haksızlık ve adaletsizlik karşısında haykırmak ve ne olursa olsun tüm unsurlarımız ile onurlu bir millet olarak yaşamlarını sürdürmek. Boşnakların çekmiş olduğu acılar ile ilgili bana ilginç gelen bir şey var. Bazı evler var, evler metruk vaziyette. Evlerin içinde incir ağaçlar var. Savaş sırasında yabani incir dikmişler. O incirde öyle bir özelliğe sahip ki, toprağı kazısan bile o ev oturulamaz hale geliyor. İnanılır gibi değil, hiç kimsenin aklına gelmez, gitsinler diye yapmışlar. Bir şey daha var, fincanlar sapsızdır. Boşnakların kendini farklı olduğunu hissettirmek için, fincanın altına yıldız koymuş, tuttuğumuzda elimiz ay altına yıldız çıkıyor. Biz et ve tırnağız. Saflarımızı çok sıklaştıracağız, birlik ve beraberlik içinde olacağız. Hep beraber güçlü bir Türkiye´yi daha güçlü bir hale getireceğiz. Sizleri seviyoruz, Allah sizlere sağlık ve afiyet versin.”

Konuşmanın ardından misafirlere Boşnakların ünlü böreği PİTA ikram edildi.

Editör: TE Bilişim