17 Ağustos depreminin üzerinden 21 sene geçmesine rağmen acıları hala taze. 17 Ağustos depreminde 9 yakınını kaybeden ve depremi yaşayan Uğur Sabri Çağlar o anlarını anlattı

17 Ağustos 1999'da Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kırılmasıyla meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem, Kocaeli, Gölcük, Yalova hattında 20 bine yakın can kaybına ve çok büyük maddi hasara neden olmuştu.

Aradan geçen 21 yıla rağmen 17 Ağustos depremi, o bölgede yaşayan insanlara çok büyük yaralar açtı. Enkaz altında yakınlarını kaybeden depremzede Uğur Sabri Çağlar, o gün yaşananları anlattı.

İNSANLARIN BAĞRIŞMALARINI DUYDUK

Çağlar; “Pazartesi günü hava çok sıcaktı, sallantı ile uyandık. Yattığım yerde doğrulamadım. Büyük bir uğultu vardı. Avazım çıktığı kadar bağırdım. O an korkmak aklına gelmiyor, ne yapacağını bilemiyorsun. Deprem yavaşladığında babamın Allah-ü Ekber diye bağırdığını duydum. Sallantı biraz azaldığında ufak kardeşimizi aramıza aldık. Bina yıkılırsa kardeşimiz zarar görmesin diye düşündük. 7 yaşındaki kız kardeşim yeter Allah’ın diye bağırıyordu. O anı unutamıyorum. Dışarıdan insanların bağırışlarını duyduk.”

BİNALAR DEVRİLDİ

“Deprem durunca dışarı çıktık, herkes iç çamaşırları ile çıkmıştı mecburiyetten, hava karanlık ve her yer toz bulutu idi. Bizim kamyonetimizle babaannem ve dedemin durumunu kontrol etmek istedik. O an öldükleri aklımıza bile gelmiyordu. Gitmek istediğimizde devrilen binalar ile karşılaştık. Araç gidemiyordu. O sıra elinde kanlar içinde olan bir çocukla adam ne olur hastaneye yetiştirelim diye yalvarıyordu. Bizim kamyonet hareket etmediği için o sırada bir taksi bulduk. O taksi ile gönderdik.”

CENAZELERİ 3 GÜN SONRA ENKAZ ALTINDAN ÇIKARDILAR

“Araba hareket etmediği için binaların üzerine basarak gidiyordum. Bu bana çok zor geldi. Sanki yaşayan, can çekişen insanların üzerine basıyormuşum gibi geldi. Babaannemlerin vefat ettiği binanın önüne geldim. 4 kere evin önünden geçtim. Evi bulamadım. Bina yerinde yoktu, enkaz vardı. Duvar üzerindeki hasırlardan binayı tanıdım. Babam da, bende sesleniyorduk ses versin diye. Kuzenlerimin enkaz altında olduğunu gördüm. Depremden 3 gün sonra enkaz altından ilk cenazelerimizi çıkardık. Mezarlıkta hazır vaziyette imamlar ve kepçeler bekliyordu. Hemen cenaze namazlarını kılarak yakınlarımızı defnettik.”

İNSANLAR CENAZELERİNİ BIRAKIP GİTTİ

“Deprem bölgesinde insanlar cenazelerini bırakarak gitmek zorunda kalıyordu. Yiyecek, giyecek bir şey yok. Sıcak nedeni ile cenazeler kokuyordu ve insanlar salgın hastalık olur diye şehri terk ediyorlardı. Biz cenazelerimizi defnetmeden ayrılmadık. Bizi tek mutlu eden buydu.”

İNSANLAR EZİLEREK HAYATLARINI KAYBETTİ

“Depremde binalar güp güp seslerle çıkartarak çöktü. Çöken binaların aralarında oluşan boşluklarda kalan insanlar sadece kurtulabildi. Diğer bölgelerde kalan insanlar ise beton yapıların altında ezilerek hayatlarını kaybetti.”

ACIMIZI HİSSEDEMEDİK

“Geleni Allah’tan biliyoruz ama deprem acı ve yaşadığımızı hissedemedik. Yaşadıklarımızı unutmaya çalıştık, aklımıza geldiğinde enkaz altında kalanların çektiği acılar aklımıza geliyor. Binalardaki o kolanları kirişleri ellerimiz ile parçaladık. Orada kepçeleri aynı anda 2-3 kişi çevirerek enkaz altında arama yapmalarını istiyordu. Bazı insanlar silah zoru ile kepçe operatörlerini çağırıyordu, enkaz altında arama yaptırmak için. Herkes kendi yakınının sağ olma ümidiyle bir şeyler yapma çabası içindeydi.”

HERKES EKMEĞİNİ PAYLAŞTI

“Orada herkes çocuktu. Herkes ekmeğini paylaştı, emeğini paylaştı. Hiçbir menfaat gözetmeden insanlar birbirine yardım etmişti. İnegöl’den bir araç geldi ve iç çamaşırı dağıtıyorlardı. İnsanlar ihtiyacı kadarını alıyordu. Allah’a şükürler olsun şimdi İnegöl’de yaşıyoruz. En sevdiğimiz insanları kaybettik. Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın.”

Editör: TE Bilişim