Memur-Sen İnegöl İlç

Memur-Sen İnegöl İlçe Başkanı Sinan Aktaş, Torba Yasası ile ilgili değerlendirmesinde, 2010 yılı Toplu Görüşmeleri’nde Memur-Sen Konfederasyonu’nun talebi olarak, toplu görüşme masasına getirilen ve görüşmeler sonucunda Memur-Sen ile Kamu İşveren Kurulu arasında imza altına alınan 2010 Yılı Toplu Görüşme Tutanağı’nın eki I Sayılı Listenin 9’uncu maddesinde yer verilen hükmün gereğinin yerine getirilmesi amacıyla Kanun Tasarısında yer verilen madde gereğince, sözleşmeli personelden istihdamlarına esas sözleşmelerinden damga vergisi alınması uygulamasının kaldırıldığını, bu düzenlemeyle birlikte, sözleşmeli personelden imzaladıkları sözleşme nedeniyle damga vergisi tahsili uygulaması yapılmayacağını bildirdi.

Son dönem toplu görüşmelerinde dile getirilen taleplerden biri olan, kalkınmada öncelikli illerde çalışmaya bağlı olarak verilen ilave kademe uygulamasında, bu haktan yararlanmak için zorunlu hizmet yükümlüsü olmak ön şartının kaldırılmasının istendiği ve  beklendiği halde, maddenin değişiklik yapılan bölümleri arasında bu talep ve beklentiyi karşılayacak bir hükme yer verilmemesinin anlaşılır olmadığına vurgu yapan Sinan Aktaş, “Yabancı memleketlerde ve uluslararası kuruluşlarda görev almaya dayalı aylıksız izin işleminin, Başbakanlık onayına bağlanması gibi gereksiz şekil şartının kaldırılması olumludur. Kaldırılacak kadrolara dair kısa ve uzun vadeli bir strateji ve planlamanın bulunduğu bir kamu personel sistemimiz olmadığı göz önüne alındığında, halen görev yapmakta olan memurların, geleceğe dair kariyer planlaması yapmak yerine kadrolarının kaldırılıp kaldırmayacağı yönünde öngörüde bulunmaları gerekecektir.  Böyle bir öngörü ise, görev başındaki siyasi iktidara göre değişkenlik gösterecek kamu hizmeti anlayışı ve kamu personel sistemi uygulamaları açısından mümkün değildir. Anayasanın devlet memurlarının çalışma şartlarının, aylık ve özlük haklarının kanunla düzenleneceği amir hükmü karşısında çalışma saati, çalışma süresi ve görev yeri yönüyle belirsizlik içeren bir hükmün 657 sayılı Kanunun içeriğinde yer almasını kabul etmek ve makul görmek mümkün değildir. Özürlü memurları ve hamilelik ve doğum sonrası bir yıllık dönemle sınırlı olmak üzere kadın memurlara dönük pozitif ayırımcılık öngören bu düzenleme, olumlu olmakla birlikte, düzenlemenin kapsamına eşi hamile olan memurlar ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü aile bireyi olan personelin alınması daha uygun olacaktır. Süt izninin doğum sonrası analık izni bitim süresinden itibaren başlatılması ve ilk altı ay için 1.5 saatten 3 saate çıkarılması olumlu bir gelişmedir. Ancak, özellikle öğretmenlerin süt izni konusunda yaşadığı sıkıntıların giderilmesine yönelik olarak “Süt izninin hangi saatler arasında kaç kez kullanılacağı konusunda, yürütülen görev gerekçe gösterilerek kadın memurun tercih hakkını kullanması engellenemez” hükmüne yer verilmesi uygun olacaktır. Değişiklik öngören maddenin üçüncü fıkrasında yer verilen ‘… hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde, hizmet gerekleri yanında’ ibaresiyle kastedilmek istenen içerik ve uygulama belirsiz olduğu gibi bu ibareyle ilişkilendirilecek nitelikte bir hüküm, Kanunun diğer hükümlerinde bulunmamaktadır. Devlet memurluğunun sona erdiren neden ve hallerin belirtildiği 98’inci maddede ‘hizmet gerekleri nedeniyle hizmetle ilişiğin kesilmesi’ şeklinde bir gerekçeye yer verilmediği dikkate alındığında, yanlış anlamalara ve/veya yanlış kullanmaya müsait olan bu ibarenin madde metninden çıkarılması uygun olacaktır. Üstün başarı belgesine sahip olan personelin aylıkla ödüllendirilmesine ilişkin yetkinin takdiri yetki olmaktan çıkarılıp bağlı yetki şeklinde düzenlenmesi görev motivasyonu ve ödüllendirme ilkeleri açısından daha uygun düşecektir.

Tasarının TBMM’ne ilk sevk edilen şeklinde disiplin cezalarıyla ilgili olarak oldukça kapsamlı ve Devlet memurlarının iş güvenliğini tehdit edecek şekilde, mevcut fiillerin daha ağır disiplin cezalarıyla ilişkilendirilmesi yönünde hükümler mevcuttu. Konfederasyonumuz Memur-Sen’in ilgili-yetkili kişi ve kurumlar düzeyinde yürüttüğü girişimlerle, maddenin kapsamı oldukça daraltılmıştır.  Ancak, mevcut düzenlemede, takdiri hafifletici sebep olarak öngörülen ‘iyi veya çok iyi derecede sicil alan’ ibaresinin, sicil sisteminin kaldırılmasına bağlı olarak hüküm içeriğinden çıkarılması ve ödül veya başarı belgesi almak şartının getirilmesi kabul edilebilir değildir.  Diğer taraftan, iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak fiilinin, devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil olarak belirlenmesi, özellikle doğrudan insan odaklı hizmet sunan hizmetleri yürütmekte olan kamu görevlileri açısından risk içermektedir. Bu hükmün, içeriğinde iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmanın yargı kararıyla sabit bulunması şartına bağlanması, gerek kamu görevlisi gerekse kamu kurumu açısından uygun olacaktır. Uzman yardımcılarının, uzmanlık kadrosuna geçiş sürecinde, birden fazla değerlendirme aşaması kurulması, uzman yardımcılarının kamu adına hizmet üretmek yerine uzmanlık sınavını kazanmaya odaklı bir anlayışa mahkum edecektir. Sicil uygulamasının kaldırılması, sicil amiri sıfatının söz konusu olmaması nedeniyle adaylık devresi içerisinde göreve son verme teklifinin disiplin amirleri tarafından yapılması öngörülmektedir. Bu değişiklikle birlikte, adaylık dönemi içerisinde de 657 sayılı Kanunun ve yürütülen görevle ilgili özel disiplin kanunu hükümlerinin aday memurlar için de uygulanacağı hüküm altına alınmaktadır. Daha somut bir ifadeyle, disiplin cezası yönüyle aday memurluk sıfatı söz konusu olmayacaktır, izin hakkı, sendika üyesi olma hakkı gibi bir çok konuda aday memur olmamak şartına yer veren 657 sayılı Kanunda henüz devlet memurluğunu, kamu hizmetini, kamu kurumu anlayışını kavramamış ve bu konuda rehberlik yapılmamış olan aday memurlar hakkında disiplin cezası hükümlerinin öngörülmesi ve adaylık dönemi içerisinde disiplin cezası alınması halinde ilişiğin kesilmesi işleminin tesis edilmesi, kanun tasarısının diğer hükümlerinde yer verdiğimiz disiplin cezasına ilişkin uygulamalarla iş güvencesinin tehdit edilmekte olduğu kanaatimizi teyit eder niteliktedir. Diğer taraftan, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren fiillerin kapsamının genişletilmesi ve ölçülülük ilkesine aykırı belirlemelerin yapılması karşısında, henüz Devlet memurluğu sıfatına ve yürüteceği görevlerin niteliğine yönelik bir algıya sahip olmayan aday memurlar hakkında disiplin cezalarının çok rahatlıkla tesis edilmesinin söz konusu olabilecek olması nedeniyle, aday memurlar üzerinde keyfi, yersiz ve dayatmacı bir amir olgusunun oluşturulmasına fırsat verildiği değerlendirilmektedir. Ayrıca, aday memurluk döneminde alınan disiplin cezalarının görevle ilişik kesilmesi gibi oldukça ağır bir sonuç içermesi karşısında, alınan cezanın türüne dayalı bir ayırım yapılarak, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezaları için ilişik kesme işleminin uygulanması, adaylık dönemi içerisinde uyarma ve kınama cezalarının iki ya da üç kez alınması durumunda, ilişik kesilmesi işleminin tesis edileceği yönünde düzenleme yapılması uygun olacaktır. Diğer taraftan, sicil sisteminde hakkındaki disiplin cezasının sicilinden silinmesini isteyen memur hakkındaki değerlendirmede sicil raporları ‘sicilden silinme süresi içerisindeki davranışların’ uygunluğunu belirlemeye yönelik bir veri oluştururken, sicil raporu uygulamasının kaldırılması nedeniyle bu konuyla ilgili değerlendirmede hangi verilerin esas alınacağının madde kapsamında açık olarak ifade edilmesi ve disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesi veya çıkarılması taleplerinin değerlendirilmesinde, amir tarafından kullanılacak yetkinin takdiri yetki mi, bağlı yetki mi olduğuna yönelik bir hükme yer verilmesi uygun olacaktır. Bu kapsamda, madde belirtilen süreler içerisinde disiplin cezası alınmamış olması halinde, disiplin cezalarının başkaca bir işleme gerek kalmaksızın özlük dosyasından silinmesi ya da çıkarılması daha uygun olacaktır” dedi.

Editör: TE Bilişim