11 Temmuz 2010 tari


11 Temmuz 2010 tarihindeki olağanüstü genel kurulda yaşanan liste krizi, ardından partinin mahkeme kararı ile kayyuma devri ve Genel Başkan Numan Kurtulmuş’un parti ile yollarını ayırması gibi oldukça sancılı bir  süreci atlatmaya çalışan Saadet Partisi, 17 Ekim 2010  tarihinde yapılacak olan genel kurulda üçüncü kez şahlanmaya hazırlanıyor. Partinin İnegöl İlçe Teşkilatının önceki akşam gerçekleştirilen Eylül ayı ilçe divan toplantısında da bu konu üzerinde duruldu.
MİLLİ GÖRÜŞ KUTSAL BİR DAVADIR
SP’li İlçe yöneticileri, Belediye Meclisi üyeleri, mahalle ve belde teşkilat başkan ve yöneticileri ile partililerin katıldığı divan toplantısının açış konuşmasını yapan İlçe Başkanı Bahri Urgun, Saadet Partisinin 17 Ekim 2010 Pazar günü Ankara’da gerçekleştirilecek olan büyük kongrede üçüncü kez şahlanacağını söyledi. Başkan Urgun, “Mensubu olmaktan ve çatısı altında bulunmaktan iftihar ettiğimiz Saadet Partisi Milli Görüş’ün tek ve son temsilcisidir. Milli Görüş, tüm insanların saadetini temin etmeyi hedef alan kutsal bir davadır. Dün olduğu gibi bu günde, hem milletimizin hem de tüm insanlığın kurtuluş reçetesi Milli Görüştür. Tüm insanlığın saadetini temin etmeyi amaçlayan bir davanın mensubu olmak, hem büyük bir mutluluk hem de büyük bir sorumluluk gerektirir. İnsanlık tarihi boyunca böyle kutsal bir davanın mensubu olmuş herkesin başına gelen bela ve musibetlerin bir benzeri bizimde başımıza gelecektir ve gelmektedir de. Aynı şekilde böyle kutsal bir davanın mensuplarına ulaşan yardım ve rahmet bize de ulaşacaktır ve ulaşmaktadır da. Son günlerde cereyan eden üzücü olaylara bakarak hiçbir kardeşimiz umutsuzluğa kapılmasın. Ellerini ovuşturanlar da boşuna sevinmesin. Bizler, her gecenin ardından bir sabahın olacağına, her zorluktan sonra bir kolaylığın geleceğine inanan ve bunu defalarca müşahede eden bir topluluğuz” dedi.
ÜÇÜNCÜ ŞAHLANIŞA HAZIRLANIYORUZ
41 yıllık geçmişinde birçok sıkıntıyı atlatan, hatta her sıkıntıdan sonra büyük bir şahlanış gerçekleştiren Milli Görüş davasının şuan üçüncü şahlanışa hazırlandığını ifade eden Urgun, “Milli Görüş davası mensupları olarak, 1970’li yıllarda MSP ile birinci şahlanışımızı gerçekleştirip, ağır sanayi hamlesi, İmam-Hatip Liseleri, Kur’an Kursları, Kıbrıs Barış Harekatı ile çıraklık dönemi hizmetlerimizi hayata geçirdik. 1990’lı yıllarda Refah Partisi ile ikinci şahlanışımızı gerçekleştirip, Belediyelerde hizmet destanları yazarak, hükümette havuz sistemi ile denk bütçe yaparak, Hakk’a dayanan yeni bir dünyanın temeli olan D-8’i kurarak kalfalık hizmetlerimizi hayata geçirdik. Şimdi de inşallah Saadet Partisi ile 17 Ekim 2010’da üçüncü şahlanışımızı gerçekleştirerek, ‘Yeniden Büyük Türkiye’yi, ‘Yeni Bir Dünya’yı kurarak ustalık hizmetlerimizi hayata geçireceğiz. Bunun engellenmesi mümkün değildir. Üçüncü şahlanışımızın başlangıcı olacak olan 17 Ekim 2010 Pazar günü Ankara’da gerçekleştireceğimiz büyük kongreye sizleri şahit olmaya davet ediyoruz. Kıymetli ilçe halkımıza, bizleri izlemeye ve bize destek vermeye devam etmelerini önemle hatırlatıyorum” diye konuştu.
Başkan Bahri Urgun’un ardından kürsüye çıkan ve konuşması sık sık alkışlarla kesilen SP Teşkilat Başkanı ve Belediye Meclisi üyesi Salih Berber ise, “İnsanlığa hakkı, saadeti getirme davasında Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun” sözleri ile konuşmasına başladı. İnsanlığın var oluşundan beri hakla batılın, iyiyle kötünün mücadele ede geldiğini ifade eden Berber, “Dönem dönem birbirlerine üstünlük sağlamaları söz konusu olmuştur. Son 300 yıldır dünyada batıl cephesi kominizim, kapitalizm, nasyonalizm ve versiyonları ile hakim olmuştur. Osmanlının yıkılışından sonrada fiilen dünyada hakim olmuştur. Birinci ve ikinci dünya savaşı batılı ideolojilerin eseridir. İkinci dünya savaşından sonra galip güçlerin kurdukları birleşmiş milletler ve yan kuruluşları sömürü, gözyaşı, katliamın dışında insanlığa bir şey getirmemiştir. Bu kuruluşun ilk icraatı da İsrail’i devlet olarak ilan etmek olmuştur. Irkçı emperyalist insanlığın kanserli hücresi Siyonizm’i devlet beslemiştir. 1969 yılında bu topraklarda siyaset sahnesinde yer alan milli görüş davası sağcılığı, solculuğu, kominizmi, kapitalizmi, tüm versiyonlarını batıl cephesinin ürünü olarak ilan etmiş hak davanın taraftarlığını ve bayraktarlığını ortaya koymuştur. Sovyet Rusya’nın yıkılmasıyla komünizm ve sosyalizm versiyonları çökmüştür. Şu anda kapitalizm de insanlığa huzur ve mutluluk getirmemektedir. Bir tarafta ahlaksızlık bir tarafta savaş, açlık, insanlığı yok eden görüş şuanda batı düşüncesinde dünyaya hakimdir. Birleşmiş milletleri, Avrupa’sıyla iflasın noktasındadır. İnsanlık, hakka ve adalete dayanan yeni bir dünya özlemiyle yanıp tutuşuyor. Bu tespiti ilan eden ilk olarak milli görüştür. Bu davayı baltalamak için açık cepheden saldırdığı zaman başarıya ulaşamayacağını bilen batıl cephesi Rusya’nın çöküşünden sonra maalesef bir yöntem değişikliğine gitti. İnsanlığı ve Müslümanları yok saymakla bir yere varamayacağını bilen batıl cephesi ılımlı İslam, radikal İslam gibi kavramlarla bu cepheyi içinden baltalamaya çalışmıştır. Milli Görüş camiası, referansları ve teknikleriyle öyle bir camia ki, Siyonistler aşağıdan bir eleman koyup ta yukarı çıkaramazlar. Ancak ve ancak bu camia içerisinde, birikimleriyle bir şeyler vaat eden insanımızı kuru vaatlerle, sahte sözcüklerle aldatma yoluna gidebilirler. Bu tehlike hepimizi bekliyor. Başımıza gelenler ve daha önce gelmiş olanlarda bu tehlikeden kaynaklanmaktadır. İdeallerimiz, hedeflerimiz var, insanız zaaflarımız var. Bu ideal ve inançlarımıza ulaşmak için bize pembe tablolar sunarken, maalesef zaaflarımızdan istifade ile davamızda sıkıntıya sokmaktadır. Nasıl olurda bilgi birikimi olan insanlar bu tuzağa düşer demeyin. İnsanız düşeriz. H. Adem ve Havva, o ağacın meyvesinden yediler. Yani bu meyveyi yediren şeytandır. Şu anda bizi bekleyen tehlike şeytandır. Bizler niyetimizi sağlam yöntemlerle ortaya koymaya çalışıyoruz” diye konuştu.
KARDEŞLERİMİZİN ELİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
Salih Berber, “Bu aldatmacalara uyan kardeşlerimiz olabilir ama kimse sevinmesin. Biz kardeşlerimizin elini bırakmayacağız. Onları birilerine yar etmeyeceğiz. Allah’ın izni ile birlik ve beraberlik içerisinde 3’ncü şahlanışımızı gerçekleştireceğiz. Kardeşlerimiz az sabredin. Göreceksiniz ki sular durulacak. Her şey ortaya çıkacak. Siz değerli kardeşlerimizde sabırlı olsunlar. Erbakan hocamız ‘kimse bu camiadan uzaklaşıp gitmesin. Aman ha, yanlış bir sözünüzden dolayı geri dönmeyi arzulayan kardeşiniz olduğu yerde kalmasın. İstikametimizi bozmak isteyenlere prim vermeyeceğiz’ diyor. Bizi sahte hayallerle aldatamazsınız. Siz değil misiniz, sizin uluslararası düşüncelerinize karşı çıkan herkesi radikal ilan eden. Ona aykırı çıkmayan, çarşaflıda olsa ılımlı kabul ediyoruz. Biz Müslümanlar arasında böyle bir ayrımı kabul etmiyor, tüm Müslümanları kardeşimiz biliyoruz ve inancımızın sahibini istiyoruz. Erbakan hoca 1969’da Konya’ya gitmiş, ‘biz önce ahlak ve maneviyat diyoruz, inanç değerlerimizin ülkede ve dünyada meşru bulmasını istiyoruz’ diyor. Hocanın mitinginin ardından birisi gitmiş aynı yerde miting yaparak, ‘söyleyin şu adama camiye gitti de önünü kesen mi var, oruç tuttu da tutma diyen mi var, hacca gitti de gitme diyen mi var? Nedir bu çıkmışta inancımız inancımız diyor’ Erbakan hoca ertesi hafta aynı yerde miting yapıyor. Diyor ki, ‘o adama söyleyin, aldılar bir kuşu içine saman doldurdular. Bu kuşun tüyleri var mı var, bu kuşun gagası var mı var, bu kuşun ayakları var mı var. Peki bu kuşun ruhu ve canı var mı yok. biz kuşun canlısını ve ruhlusunu istiyoruz’. Sakınmadan ve çekinmeden söylüyoruz ki, İslam olmadan mutluluk ve saadet olmaz. Bu amacımızdan ve hedefimizden geri durmayacağız. Allah’ın izniyle milletimizin değerlerini baş tacı edeceğiz. Yeniden büyük Türkiye’ye güçlü bir şekilde kurarak, İslam dünyasına yön verecek, tarihi geçmişiyle, coğrafi konumuyla, jeopolitik konumuyla İslam dünyasına yön verecek şu ülkedeki tüm Müslüman kardeşlerimiz, birileri bizi ne kadar ayrı tutsa da, ayrı gayrı tutmadan yeni bir dünyanın kuruluşunu sağlayacağız. Hedefimizi uluslar arası ırkçı emperyalizmi olarak belirlemişiz. Kendi içimizde enerjimizi tüketmeyeceğiz. Elbette ki yanlış değerlendirmeler yapanlara kanmayacağız ve enerjimizi içerde tüketmeyeceğiz. Şuan içimizde olup bitenler, hak-batıl davasındaki gelmiş geçmiş olaylar içerisinde bir zerre miktarı kadardır. Hedefimiz bellidir, tüm insanlığın mutluluğudur. Hıristiyan’ında, Yahudi’nin de, ateistinde, putperestinde, tüm insanlığın mutluluğunu istiyoruz. Kimseye zorla din ve inanç dayatacak halimiz yoktur. Ama zalim olan kim olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun karşısında biz olacağız. mazlumların yine gemisi olmaya devam edeceğiz. Bu davanın ağır yükünü omuzlamış olan kardeşlerim, daha çok çalışmamız lazım. Diğer partilere göre bizim şu yaptığımız toplantı kongre toplantısı gibidir. Ama bizim idealimiz tüm insanlığın mutluluğu olduğuna göre daha çok çalışmalıyız. Sizlerde bu azmi ve kararlılığı görüyorum. Hep birlikte yeniden bir Türkiye’yi, yeniden bir dünyayı kurmak için 17 Ekim’de Ankara’daki üçüncü şahlanışımızın hayırlı ve mübarek olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Toplantının basına kapalı ikinci bölümünde ise, Eylül ayı çalışmalarının bir değerlendirmesinin yapıldığı öğrenildi.

Editör: TE Bilişim