Ülkü Ocakları İnegöl

Ülkü Ocakları İnegöl Şubesi Başkanı Cevat Koçak yaptığı açıklamada, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokolün ne olduğunun, ne anlama geldiğinin, eyleme geçirilmesi ve eyleme geçirildiğinde ne tür sonuçlar doğuracağının halen  bir muamma olduğunu,  Uluslararası bürokrasinin hiçe sayıldığı bu protokoldeki soru işaretlerinin insanların hafızalarından silinmeyeceğini ileri sürdü.

Hükümetin, protokolü TBMM’ye taşıyacağı 21 Ekim 2009 tarihinde ne gibi nedenlerle oylamaya açacağının merakla beklendiğini belirten Cevat koçak,  “Tarihi hiçe sayarak atılan bu adım, Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milletine karşı yapılan büyük bir haksızlıktır. Atılan imzalar ülke ve milletin toplumsal değerlerine ve onuruna indirilen, kapsamlı, planlı ve programlı büyük bir darbedir. Türk halkının tüm itirazlarına rağmen atılan imzalar, sürecin yol haritasını bile elinde bulundurmayan bir takım düşünce organlarının lehine saydığı sözde başarılardır. Rusya devlet başkanı Dimitri Medvedev’in de itiraf kokan açıklamasında söylediği gibi Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokol Rusya-ABD işbirliğinin bir örneğidir. Maşa tutan eller yine gereğini yapmış, yetiştirdikleri ellerle hainliğin belgesine imza attırmışlar, aksini ve doğruları haykıran insanları küçük görüp susturmaya çalışmışlardır. İmzalanan bu protokol sayesinde Azerbaycan, işgal altında tutulan Karabağ’ından vazgeçmeye mecbur bırakılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti yıllardır sürdürdüğü devlet politikasından bir anda vazgeçerek, Azerbaycan’ı yalnız bırakmış, yalnız bırakmakla kalmamış Azerbaycan’ı ateşe atmıştır. Bu protokolle hainlik sınavının bir aşamasını daha geçtiğini gururla dünyaya anlatan imza sahiplerimiz, onurunu kırdığı, şahsiyetiyle oynadığı Türk milletine, emellerine ulaşmaya ramak kaldığının sinyallerini vermiştir. Yüzlerce yıldır, tarihimizi paylaştığımız, sevincimizde, kederimizde yanımızda bulduğumuz, bizlerden hiçbir farkı olmayan Azerbaycan halkını kandırdığımız, utandırdığımız ve yalnız bıraktığımız için özür dilemeliyiz. Fakat bunu yapan, kardeşlik duygusuyla hareket eden, yıllardır doğruları korkmadan haykıran, yanlışları, yanlış yapanların yüzüne vurmayı görev kabul eden, bir olmayı, güçlü olmayı savunan biz ülkücüler değil, söylediklerimizin tam tersi hareket eden kişi ve kurumlar olmalıdır” diye konuştu.

Karabağ sorunun Ülkü Ocakları için milli bir dava olduğunun altını çizen Başkan Koçak, “Karabağ sorunu Ermenilerin büyük Ermenistan hayallerinin baş davalarıdır. 1930’lu yıllarda Türkiye’den, İran’dan Ermeniler Karabağ’a göç ettirilmiş, hak istemlerini Ermeni nüfusunun çoğunluğuna bağlamış ve bu tarihten itibaren ikamet eden Türklere karşı katliamları planlı bir şekilde başlamıştır. Bize karşı yapılan her oyun, uzun geçmişli bir planın sonucudur. Karabağ’daki mezalimi görmezden gelmek ayıptır. Hocalı’daki katliamı görmezden gelmek ne Müslümanlığa ne insanlığa yakışır. Yapılan onca zalimliğe sessiz kalmak, isyan etmemek, kardeşlerimizin hakkını savunmamak, akan kana seyirci kalmak bir toplumun zayıflığının en büyük göstergesidir. Kendini Müslüman olarak pazarlayanların, söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmadıkça bizler bir adım dahi ileri gidemeyiz ki, gidemiyoruz. Toplum olarak eyleme geçirilmeye çalışılan bu yanlışa ‘Dur!’ demeliyiz. Milliyetçi olmanın, vatanını ve milletini sevmenin, satılmışlığa ve satılanlara karşı gelmenin suç teşkil edildiği bu dönemde tüm Türk milletini ‘Dur!’ demeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

Editör: TE Bilişim