Sosyal medyada bir arkadaşımız, özel hastaneden “heyecanlı hissediyor” etiketi ile yer bildirimi yapıyorsa bilin ki bebek geliyor. Allah herkese nasip etsin anne baba olmayı. Hepimizin çocuklarına hayırlı ömürler versin İnşallah.

 

      Tabi biraz hassas bir konu bu doğum mevzusu. Öncelikle baştan söyleyeyim; sürç-i lisan edersem affola. Çok uçlara gitmeden, değerlerimizi incitmeden yazmaya çalışacağım.

 

      Biraz geriye gidelim, bundan 10-15 yıl öncesine. “Sezaryen doğum” kelimesini çok sık duymazdık. Duyduğumuz da ise, annede veya bebekte bir sağlık sorunu olduğu çağrışımı yapardı. Çok nadir görülen bir durumdu anlayacağınız. 

 

      Şimdi durum nasıl?

      2015 verilerine göre, Türkiye´de her 100 canlı doğumun yüzde 50.4´ü sezaryen ile gerçekleştiriliyor. Bu, OECD ülkeleri arasındaki en yüksek oran. En düşük oran Hollanda´da. Hollanda´da sezaryenle doğum yüzde 15,6.

 

      Bu oran Türkiye´nin batısında çok daha yüksektir eminim. Bizim İnegöl´de batı sayılır. Artık siz çevrenizde küçük bir anket yapıp oranı hesaplarsınız.

 

      “Nerden çıktı şimdi bu doğum mevzusu, başka konu mu kalmadı?” demeyin. Artık doğum demek para demek para. Bursa´da, anlı şanlı markalı bir hastanenin doğum için 17 bin TL istediğini duyunca “yuh be kardeşim, İngiliz kraliyet ailesi daha ucuza doğuyordur” dedim. Bu ne böyle. Daha ucuz fiyatları olan özel hastanelerde var. Ama piyasayı araştırmanız lazım. Şirketlerin satın alma birimlerinde çalışan baba ve anne adayları fiyat alma konusunda daha tecrübeli oldukları için daha şanslı olacaklardır. İşlerin kesat gittiği dönemlerde, “ne olacak canım, elimize mi yapışacak” deyip, 2 bin liraya kadar düşürenler mevcut. Dedim ya satın alma tecrübesi lazım.

 

      Bu özel hastanelerin ultrason cihazlarına bir baktırmak lazım. Anne karnındaki bebeklerin çoğunu ters gösteriyorlar. Düz gösterdiğin de ne hikmetse, son ayda bebeğin boğazına kordon dolanıveriyor. Yani bebek ters gelmezse, kordon dolanması garanti.  Çözüm tatbikî sezaryen…

 

      Ultrason cihazı başındaki konuşmalar hep aynı.

      Doktor:

      -Bebek ters geliyor, seçim sizin ama benim tavsiyem sezaryen.

      Anne:

      -Evet evet, doktor ne diyorsa onu yapalım.

      Baba (birazda yutkunarak) :

      - Peki o zaman ne kadara patlar bize.

      Doktor:

      -Yabancı değilsiniz ayarlarız bir şeyler.

 

      İşte tam o an baba adayının aklına sanayide, karbüratör tıkanıklığından tekleyen arabanın şanzımanını indirmeye çalışan usta geliyor. Çaresiz baba adayı, 500 liralık halının rengine uymuyor diye, 10 bin liralık mobilyayı değiştirme becerisine sahip anne adayına ve doktora yenik düşüyor.

 

      Gerçekten sağlık sorunu yaşayan aileleri ve bu konuda hassasiyet gösteren çok değerli hekimlerimizi tenzih ederek yazıyorum. Tabi işini hakkıyla yapan ustaları da.

 

      Bakın mesela İnegöl Devlet Hastanesinde sezaryen doğum oranı sadece % 13. Ben size söylüyorum; özel hastanelerin ultrason cihazlarında bir problem var.

 

      Doktor olmadığım için size normal doğum, sezaryen doğum karşılaştırması yapacak değilim. İnternetten araştırıp bakın. Zararını, varsa faydasını öğrenin. Kim neyi isterse onu tercih eder. Alan memnun, satan memnunsa bize sadece Allah analı babalı büyütsün demek düşer.

 

      Sadece bilin, çocuğunuz büyüdüğünde  “sen ters geliyordun, kordonun dolanmıştı´´ gibi anılarınızı anlatırken ona doğruyu söylemiyor olabilirsiniz!

 

      Benim anlamadığım bu bizim bebekler, eskiden hep düzdü de, özel hastaneler açıldıktan sonra mı anne karnında takla atmaya başladı. Bilen varsa bana da söylesin.