Hani çok güzel bir atasözümüz vardır “İğneyi Kendine Çuvaldızı başkasına batır!” diye. Bu özlü sözün çok derin manası vardır. İnsanoğlu kendi kusurlarını, eksikliklerini ve kötü huylarının farkında değildir. Ancak başkalarına karşı sanki kendisi sütten çıkmış ak kaşık gibi pürü pak biridir.

Bu kişiler başkalarını gözlemler ve bütün kötü yönlerini sohbet ortamında ortaya dökerek o kişiyi rencide ederler. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi detaylı bir biçimde bu kişiyi adeta yerden yere vururlar. Hani başlığımızda ki atasözüne inat! Başkalarının hatalarını, kusurlarını, yanlışlarını, ayıplarını, eksiklerini ve zayıflıklarını en ince ayrıntısına kadar inceleyip ortaya çıkarırlar.

Bu tür kişilere dikkat edin, insanlarda sürekli eleştiri ve olumsuzlukları araştırıp bir eleştiri makinesi gibi sürekli uğraş içindedirler. Bütün bunları bir kenara bırakalım. Sözünü ettiğimiz bu türde insanlar her nerdense kendisine hak verecek kişileri de toplumumuzda kolayca bulması ve sanki kendisine bu tutumundan ötürü paye verdiğine bile inan zavallılara sıkça rastlarız.

Oysaki kendi yanlışları, kusurları eksiklikleri karşısında koca bir dağ gibi dururken ve kendisi öz eleştiri yapmayıp başkalarında kusur araması gerçekten manidardır. Bence yaşam başkalarının kusurlarını araştırarak bu yolda zaman harcamak kadar günah ve etik olmayan bir tutumdur. Dinimizin bile bu davranışların yanlışlığına dikkat çekmekte olduğunu asla unutmamak gerekir.

Eleştiri yapmanın dozunu kaçırmadan kötü alışkanlıkları olan, yanlış yolda olan ve yukarıda sözünü ettiğimiz meziyetlere sahip kişiyi bir kenara çekip tatlı dille incitmeden o kişiye anlatmak kadar doğal bir şey olur mu? Bizler bir birimizin ayıbını çıkarmak ve bunu bayrak yapıp her yerde teşhir edip anlatmak doğru bir davranış mıdır? Başkalarına nasihat ederken kendinizi de bu mevzunun içine sokarak mesela: “Bende senin gibi bu yanlışları yapıyordum.” Veya “Benimde buna benzer eksikliklerim vardı ama çok şükür bunları düzelttim. Bu yanlışlarımı dile getirip beni ikaz eden kişiyi şimdi minnetle anıyorum” diyerek o kişinin hatalarından vazgeçmesine vesile olabiliriz.

Düşünün bir toplum içindesiniz istemeden bir kusur işlediniz. Yanınızda bir kişinin sizi toplum içinde bu kusurunuzdan dolayı eleştirmeye kalkmış olsa siz ne hissederdiniz? Bunun için her zaman birine bir şey söyleyecek isek önce kendimizi o kişinin yerine koyup nasıl bir tepki vereceğimizi ölçmemiz gerekir. Bunun için atalarımız “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” demiş. Ve büyük düşünür Mevlana Celalettin’i Rumi ‘iki özlü sözünü unutmam bunlardan biri: “Başkalarının kusurunu örtmek için gece ol” ve ikinci sözü ise “Mum olup ışık vermek için, önce yanmak gerekir!”

Bir başka özlü sözle bu günkü yazıma noktayı koymak istiyorum: “Haksız yere attığın oklar gün gelir seni kalbinden vurur!”