“…(Rasûlüm) ‘De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?´ Doğrusu ancak akıl sahipleri bunlar hakkıyla düşünür. “(Zümer su.9.)
Ebu Derda (ra) dan Peygamber (sav) şöyle derken işittim: “Kim ilim öğrenmek için bir yola çıkarsa, Allah ona bu sebeple cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim öğrenmek isteyenlere kanatlarını gerer (serer)ler. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah´a yalvarırlar. Âlimlerin, abide ( ibadet edene) üstünlüğü, (parlaklık, görünürlük ve güzellik bakımından) ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz âlimler Peygamberlerin varisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolaysıyla kim onu (ilmi) alırsa büyük bir pay almış olur.”( Buhari, İlim, 10; Ebu Davut, İlim,1; Tirmizi, İlim,19. İbn Mace, Mukaddime, 17.)
“İlim için bir yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizi, İlim, 2.)
“Âlimin abide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir.” (Tirmizi, İlim, 19.)
“Allah´a karşı ancak, kulları içinden âlim olanlar huşu (derin saygı) duyarlar.” (Fatır su.28.)
“Allah dilediğine insanlığa yararlı olan ilim verir." Bu hususta Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Kime hikmet verilmiş ise, ona çok hayır verilmiş demektir.” (Bakara su. 269)
İbni Abbas (ra) dan, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Allah her kimin iyiliğini dilerse, dinin inceliklerini anlama konusunda ona kabiliyet (hikmet) verir.” Tirmizi, İlim, 1.
“Hayır! O (Kur´ân), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.” Ankebût su. 49. “De ki: ´Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ´nın ve Kitab´ın ilmine sahip olanların şahitlik etmesi yeter´.” (Ra´d su.43)
“Bir ilim öğreten kimseye, - onların sevabında bir eksilme olmaksızın- öğrettiği ilimle amel edenlerin kazandıkları sevap kadar sevap verilir.” (İbn Mace, Sünnet,20.)
Ebu Hureyre (ra) Peygamber (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“ Mümin ölümünden sonra hayatta iken öğrettiği ve yayınladığı ilimden, geride bıraktığı hayırlı evlattan, miras olarak bıraktığı mushaftan, yaptırdığı mescitten, yolcular için inşa ettiği misafir evinden, akıttığı sudan, sağlıklı iken malından çıkardığı sadakadan dolayı kendisine sevap ulaşır.” (İbn Mace, Mukaddime,20.)
“Allah Teâlâ kıyamet günü kullarını diriltir. Sonra âlimleri ayırır ve onlara şöyle hitap eder: “Ey âlimler topluluğu, ben ilmi size azap etmek için vermedim. Sizi bağışladım, cennet giriniz.” (Mecmeu´z- Zevahid, c.1.s.126. Taberani, Kebir.)
“Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alır.” Tirmizi, İlim, 19.
“.. Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin…” (Mücadele su, 11.)
“İlim, öğrenmek isteyen herkesin geçmiş günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi, İlim,2 (2650), Taberani, Et-Terğib, 1/ 130.)
Ebu Zer (ra) ve Ebu Hureyre (ra) dan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “ Kişinin öğrendiği faydalı bir konu, bana bin rekat nafile namazdan daha sevimlidir.” Peygamber (sav) daha sonra da şöyle buyurdu: “İlim öğrenirken ölen kimse şehit olur.” (Et-Terğib, 1/ 131-32.)
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14.)
İbn Mes´ud (ra) den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdular : “ Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Bunlardan birisi; Allah´ın mal verdiği ve bu malı hak yolda harcamaya muvaffak kıldığı kimse, diğeri de; Allah´ın Kur´an ve hadisleri anlama ilmi (gücü) verip de o ilimle amel eden ve bunları başkalarına da öğreten kimsedir.” (Buhari, İlim, 15. (Müslim).
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sa) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah´ı zikretmek, Ona yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve ilim öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır.” (Tirmizi, Zühd, 14; İbn Mace, Zühd,3.)
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sa) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Mümin sonunda varacağı yer cennet oluncaya kadar, işittiği hiçbir ilme asla doymaz.” (Tirmizi, İlim, 19. (26869.)
“İlim öğrenirken ölen kişi ile cennette benim aramda sadece bir derece vardır.” (Darimi, 1 (100).
“Allah´tan faydalı ilim isteyiniz. Faydasız ilimden Allah´a sığınınız.” (Camiu´s- Sağır. 4702.)
İnsanoğlunun şerefi, kuvvetinden ileri gelmez. İnsana şeref veren şey sadece ilimdir.
İbn Mesud (ra) Resulullah´ın (sav)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Âdemoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz:
1- Ömrünü nerede geçirdiğinden.
2- Gençliğini nerede tükettiğinden.
3- Malını nerden kazandığından.
4- Nereye harcadığından.
5- İlmiyle nasıl amel ettiğinden. (Tirmizi, Kıyame, 2601.)
“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Ebu Davut, Tirmizi, İ.Mace ve İbn Hibban, Ebu Derda´dan.)
“Kıyamet gününde üç sınıf insan şefaat edeceklerdir. Bunlar, Peygamberler, Âlimler ve Şehitler.” (İbn Mace, Hz. Osman.)
“Bir âlimin ölümü, telafi edilemeyen bir felaket, kapatılamayan bir gediktir. O, batan bir yıldız gibidir. Bir kabilenin ölümü, bir âlimin ölümünden daha ehvendir.” (Ebu Davut, Tirmizi, İbn Mace, Et-Terğib, 1/ 148.)
İlim öğrenmede asıl gaye Allah rızası olmalıdır. Dünya çıkarları için veya insanlara gösteriş için ilim öğrenilmemelidir. Peygamber (sav) Efendimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.
“Kim kendisinde sadece Allah´ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sahip olmak için öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz.” (Ebu Davut, İlim,12; İbn Mace, Mukaddime,23.)