“İlim öğrenmek her Müslüman´a farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime,17.)
İlim öğrenmek farz-ı kifayedir. Müslümanların her ilim dalında âlimler yetiştirmesi, yeterli ilim sahibi kişiler yetiştirmesi bir görevdir. Yapılmayınca herkes sorumlu olur.
Allah (cc) şöyle buyuruyor:“Müminlerin hepsi birden toplanıp seferber olacak değillerdir. Her topluluktan bir gurubun toplanıp dini iyice öğrenmeleri ve kavimleri kendilerine dönüp geldikleri zaman Allah´ın yasakladığı şeylerden sakınanlar için onları uyarmaları gerekmez mi?” (Tevbe su.122.)
Peygamber (sav) Efendimiz günün birinde Medine Mescidinde iki grup topluluğa rastlamış. Bunlardan biri dini anlamak için ilim öğrenen topluluk, diğeri ise ibadet edip dua eden topluluk. Peygamber Efendimiz bu iki topluluk için şöyle buyurdular: “İkisi de hayır üzeredir. Ama biri diğerinden daha üstündür. Bir kısmı Allah´a ibadet ediyor ve ondan dua ile bir şeyler istiyorlar. Allah onlara isterse verir, isterse vermez. Diğerleri ise dini anlamaya ve ilim öğrenmeye çalışıyorlar ve bilmeyen kimselere öğretiyorlar. Bunlar daha üstündür.” Dedikten sonra : “Şüphe yok ki ben de sadece bir öğretici olarak gönderildim.” Diyerek ilim öğrenenlerin yanlarına oturmuştur. (Darimi, Mukaddime, 32.)
“Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.” (Bakara su. 151.)
“Sadakanın en faziletlisi, Müslüman´ın bir bilgi öğrenmesi, sonra da o bilgiyi Müslüman kardeşine öğretmesidir.” (İbn Mace, Sünnet,20.)
“Kuşkusuz Allah, ilmi kullarının arasından çekip alıp yok etmez. Bilakis âlimlerin ölümü ile onu alır ve sonunda hiç âlim bırakmaz. İnsanlar da cahil kimseleri âlim sanarak ilimde önder edinirler. Bu cahillere bir takım sorular sorulur, onlar da bu sorulara bilgisizce fetva verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar.” (Buhari, İlim, 34. Müslim, İlim, 13.)
Muaz b. Cebel (ra) Peygamber (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu söyledi : “İlim öğrenin. Zira Allah için ilim öğrenmek Allah´tan korkmayı sağlar. İlim talebi ibadet, müzakeresi tespih, tahsili ise cihaddır. Bilmeyenlere onu öğretmek sadaka, onu ehline vermek de Allah´a itaattir. Çünkü ilim helal ve haramın yollarını gösteren işaret ve cennetliklerin yollarındaki kandillerdir. İlim yalnızlıkta dost, gurbette yoldaş, tenhada arkadaş, bollukta ve darlıkta yol gösterici, düşmanlara karşı silah ve dostlar yanında ziynettir. Allah ilimle toplumları yükseltir ve onları devamlı iyiliklerde önde yapar. Böyle toplumların eserleri anlatılır, yaptıklarına uyulur ve görüşlerine baş vurulur..” Et-Terğib, 1/127. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma (bunların dışında kalma) helak olursun.” (Mecmeu´z- Zevaid, c.1,s.122.)
Ebu Zer (ra) ve Ebu Hureyre (ra) dan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “ Kişinin öğrendiği faydalı bir konu, bana bin rekat nafile namazdan daha sevimlidir.” Peygamber (sav) daha sonra da şöyle buyurdu: “İlim öğrenirken ölen kimse şehit olur.” (Et-Terğib, 1/ 131-32.)
Peygamber (sav) Efendimiz, her fırsatta ashabına ilim öğrenmelerini tavsiye ederek ilmin önemine dikkat çekmiştir. Ebu Zer (ra) ya hitaben şöyle buyurmuştur:
“ Ey Ebu Zer, sabahleyin evinden çıkıp Kur´an´dan bir ayet öğrenmen, senin için yüz rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır. Yine sabahleyin evinden çıkıp- kendisiyle amel edilsin veya edilmesin- ilimden bir bölüm öğrenmen, senin için bin rekât nafile namazdan daha hayırlıdır.” (İbn Mace, Mukaddime,16.)
Ebu Hureyre (ra) bir gün Medine´de sokağa çıkmıştı. Medine halkı sokaklarda dolaşıyordu. Onlara şöyle seslendi. “Peygamberimizin mirası bölüşülüyor, siz ise burada boş yere vakit geçiriyorsunuz, gidip o mirastan payınızı alsanız ya? Deyince, Medine halkı:
-Nerede bölüşülüyor? Diye sorarlar. Ebu Hureyre (ra) onlara:
-Mescitte bölüşüyor, diye cevap verir. Halk da koşarak mescide giderler. Sonra da geri dönerler. Ebu Hureyre (ra) onların geri geldiklerini görünce onlara sorar:
-Ne oldu? Onlar şöyle cevap verirler.
-Biz mescide gittik, fakat sizin söylediğiniz gibi orada taksim edilen her hangi bir miras görmedik, derler. Ebu Hureyre (ra) onlara tekrar sorar:
-Siz mescitte hiç kimse görmediniz mi? Onlar:
-Evet, bazı kimseler gördük, bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı kur´an okuyor, bir kısmı da helal ve haram gibi ilmi konuları tartışıyordu, derler. Bunun üzerine Ebu Hureyre (ra):
- Yazıklar olsun size, işte o, Peygamber (sav) in mirasıdır” der. (Mecmeu´z- Zevaid, c.1,s.123-124.)
Ebu Musa El-Eş´ari (ra) tarafından nakledildiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır: “Allah´ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, (farklı yapılardaki) topraklara düşen bol yağmura benzer. Bunlardan bazıları temizdir, suyu alır, bol bitki ve ot yetiştirir. Bazıları çorak (kurak) arazidir, suyu yüzeyinde tutar. Bu sudan insanlar yararlanır; hem kendileri içerler hem de hayvanlarını-tarlalarını- sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir toprak çeşidi de vardır ki dümdüzdür. (Ona da yağmur düşer ama) o ne su tutar ne de bitki yetiştirir. Allah´ın dinini inceden inceye kavrayan, Allah´ın beni kendisiyle gönderdiğinden (hidayet ve ilimden) faydalanan, öğrenen ve öğreten kimse ile ( bunları duyduğu vakit kibrinden) başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönderildiğim Allah´ın hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir.” (Buhari, İlim, 20. Müslim. Fezail, 15. (Hadislerle İslam,1/ 373.)
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda ona cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.” (Tirmizi, İlim, 3.)
Gösteriş (riya) için öğrenenler için ise, Ebu Hureyre (ra) den şöyle rivayet olundu.
“İlim öğrenip, ilmi öğreten ve Kur´an okuyan kimse kıyamet gününde huzura getirilir. Allah (cc) dünyada ona vermiş olduğu nimetleri o kişiye hatırlatarak ona:
-“Bu nimetlerimin karşılığında ne amel yaptın?” Diye sorulur.
-“İlim öğrendim, başkalarına da öğrettim, rızan için de Kur´an okudum” der. Allah (cc) :
-“Yalan söyledin. Sen âlim denilmesi için ilim tahsil ettin. Bu adam güzel kur´an okuyor desinler diye Kur´an okudun. Nitekim senin için öyle de söylendi. Böylelikle dünyada karşılığını almış oldun.” Buyurur. Daha sonra emredilir. Yüzükoyun sürüklenerek cehennem ateşine atılır.” (Müslim, Et-Terğib. 1/ 162.)
Abdullah b. Amr (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle dua ederdi:
“ Allah´ım! Huşu duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Bu dört şeyden sana sığınırım.” (Tirmizi, Deavat, 68.)
“..Kur´an okumakta acele etme ve “Rabbim, benim ilmimi artır” de.” (Taha su. 114.)
Yine Peygamber (sav) Efendimizin şöyle dua ettiğini görüyoruz:
“Allah´ım! Bana öğrettiğin ilimden beni yararlandır. Yararlı olan ilmi bana öğret. İlmimi artır. Her hal üzere Allah´a hamd olsun.” (İbn Mace, Mukaddime,23.)
Bizlere ilmi öğreten, eğiten ve insanlığı cehaletten kurtaran muhterem hocalarımız ve sevgili öğretmenlerimizin, hürmet ve saygıyla ellerinden öper, öğretmenler gününü kutlarım.