İnegöl‘de futbol sevilen bir spor dalıdır. İnegölspor‘dan önce Doğanspor, İdman Yurdu, Yıldızspor, Demirspor ile futbolu amatör olarak yaşayan kulüplerimiz ve tarih sahnesinden silinip kaybolan nice mahalle takımları bize bu sevgiyi aşılamış, bu sevgiyi yaşamamızı sağlamıştır.

Yaklaşık 40 yıldır profesyonel liglerde olan İnegölspor ve amatör kümedeki temsilcilerimiz Ağustos/Eylül ayı itibaren bu heyecanı bizlere yaşatıyor. Bahar mevsimiyle ikinci kümedeki temsilcilerimiz sahne alıyor.

Peki sonra? Futbol oynamak, futbol izlemek, bu heyecanı yaşamaya ara mı veriyoruz? Tabii ki hayır. Sonra kurumların, fabrikaların, derneklerin... halı saha turnuvaları başlıyor. Ancak bugünkü konumuz bu halı saha turnuvaları değil. Konumuz; bence daha da ilgi çeken, ciddiyet taşıyan köyler arası futbol turnuvaları.

İnegöl‘de her sene düzenli olarak köyler arası futbol turnuvası düzenlenir. Turnuvayı düzenleyen köyler genelde ova köyleri oluyor. Çünkü hem sahaya uygun düz meraları vardır, hem de ulaşım açısından diğer köylere uygundur. Bu konuda Kulaca, Alibeyköy, Şipali, K.Yenice, Eymir, Çitli, Hasanpaşa, Akhisar, Hamzabey, Cerrah Beldesi, Tahtaköprü Beldesi... bu turnuvalara yıllardır ev sahipliği yapmıştır. Turnuvalar genelde Süper Amatör ve 1. Küme maçlarının bittiği aylarda yapılmaktadır. Turnuvanın daha da kaliteli olması, izleyenlerin zevk alması için genelde köy dışından 3 yabancı oynatma hakkı verilir. Bu oyuncular da özenle seçilir. Turnuvaya girmek isteyen köyler aylar öncesinde o yabancı oyuncudan söz alır. Bazen yabancı oyuncu turnuvada oynamayacağını bildirir. Ancak asıl sorun o oyuncunun son anda başka köyde oynayacağını bildirdiğinde olur. Köye büyük bir hata yapmış sayılır.

Maç günü köyde ayrı bir heyecan yaşanır. Nadiren de olsa bu turnuva için takımlara İnegöllü profesyonel oyuncu ve Bursa’dan amatör oyuncu davet edilir. Köy muhtarı, delikanlı başı, takımla ilgilenen eski topçulardan bir abi ve kaptan önceden toplantı yapıp her şeyi hazır haline getirirler. Formalar sayılır, araç ayarlanır, yabancı futbolcuları kimin getirip – götüreceği belirlenir, köyde duyuru yapılır... Köyün nüfusu azsa köydeki öğretmen ve imam doğal olarak takımda oynayabilir.

Asıl heyecan köyün maçı kazanmasıyla yaşanır. Köy meydanında bekleyenler kamyon ve minibüsün korna sesleriyle galip geldiklerini anlarlar. Araçlardan inen gençler mutluluktan kısa bir İnegöl çiftetellisi oynarlar. Bazı dedeler de bu güzel ortamda kısaca ayak uydururlar. Başta muhtar olmak üzere herkes bu gururu keyifle yaşar. Herkes mutlu, gururludur. Kimse ayrılmadan köy meydanındaki kahvede çaylar, gazozlar içilir. O ortama yeni gelen her yaşlıya tekrar tekrar maçın nasıl kazanıldığı büyük bir keyifle anlatılır. Köy takımı iyi organize olmuşsa oyuncular maç sonrası formaları evine götürmez. Aksi takdirde nice formaların kaybolacağını iyi bilirler. O kutsal formayı alan çeşitli bahanelerle formayı vermek istemez.

Galibiyetteki gurur gibi mağlubiyette de hüzün hakim olur köye. Hele bir de takım fark yemişse kara leke gibi algılanır. Hemen suçlular yargılanır. ‘Mehmet‘in oğlu zaten koşamıyordur. Muhtar emminin oğlu pas veremiyordur. O yabancı çocuk da çok çekingen oynamaktadır. Uzun İbram‘in oğlu kaleci Yusuf elini kaldırıncaya kadar gol olmuştur. Tecrübeliler hantal, gençler acemidir ve en meşhur cümle söylenir / Ben bu yaşta oynamsam bu kadar gol yemem gayri...’

Ev sahibi köyde de hazırlıklar devam etmektedir. Bu hazırlıklara günler öncesinden başlansa da eksiklikler genelde ilk maçın başlamasına dakikalar kala tamamlanır. Köy nüfusunun büyük bölümü maçın oynanacağı çayırdadır. Sahanın etrafında park edilmiş birçok kamyon, minibüs vardır. Çünkü oyuncular minibüsle, köy takımlarının taraftarı bu kamyonlarla maça gelmiştir. Maçlar genelde pazar sabahı başlayıp ikindi sonrasına kadar devam eder. Sahanın etrafında çaycısı, dönercisi, köftecisi eksik olmaz. Bu turnuvanın en garibi hakemler olur. Genelde yeterince güvenlik görevlisi olmadığından maçlarda hep tedirginlik yaşarlar.

Bazı köyler vardır çoğu turnuvada yer alır. Bazı köyler ise her zaman favoridir ve genelde başarılı olur. Kulaca, Hasanpaşa, K.Yenice, Hamzabey, Konurlar, 1990 yılların sonundaki Esenköy, son yıllarda Çavuşköy... gibi köylerin kahveleri birçok kupayla doludur. Akhisar‘da Demirspor adlı kulübün olması sebebiyle Akhisar’ın takımı da başarılıydı.

Son 30 - 40 yılda köy nüfuslarının azalması, köydeki öğretmenlerin olmaması, halı sahaların hayatımıza girmesiyle köy turnuvaları önemini az da olsa kaybetmiştir.

1970 yıllarda Kaymakamlık Kupası adı altında hafta sonu günleri ilçe stadında köy ve mahalle takımlarının katıldığı turnuvalar da olurdu. O yılların en bilinen hakemleri olarak Erdinç Tümer, İrfan Karagümrük, Raco, Köksal Demiral, Nurettin Uslu, Collina Saffet, Nurettin Karakoç, Mustafa Atar, Ayhan Güneş, Kani Soylu, Ömer Güngör‘ü sayabiliriz.