Köşe yazımın derinliğine geçmeden önce en son söyleyeceğiniz cümleyi ben baştan söyleyeyim; “Ne alaka günümüz siyaseti başka…”

Evet, tırnak içinde yazdığım gibi güncelleşmiş dünyada her ne kadar siyaset farklı işlese de özlediğimiz şeyler var.
Mesela rahmetli Nihat Korkmaz’ın (dayı) babacanlığı…
Ya da Sadri Demirtaş’ın ağabeyliği…
Münür Gültekin’in iş bitiriciliği…
Rahmetli Hikmet Şahin’in vizyonu…
Hasan Basri Erdem’in siyasi PR çalışması…
Sedat Kızılcıklı’nın herkesin işine koşuşturması…
Fahrettin Baykan’ın çalışkanlığı…
Cihat Şengün’ün  enerjisi…
Bunlara ilaveten onlarca daha isim yazmak mümkün. Belki de birçok kişi, “Şimdi nerede o eski siyaset?” diyecektir. Yani kısacası eskiden siyaset başkaydı. Eskiden tüm yollar siyasete çıkar, tüm sorunlar siyaset kapılarında çözülürdü. Eskiden İnegöllüler, tüm partilerin yönetim kurulu üyeleri ile belediye meclis üyelerinin adlarını ezbere bilirdi.
Ağır bürokrasinin tüm anahtarları siyasetçilerdeydi. Zamanla bürokrasinin çarklarında oynamalar yapıldı. İnsanların hayatlarını kolaylaştıran uygulamalar nedeniyle siyasetçiyle halk arasına bir mesafe girdi.

Önceden siyaset kahveden kahveye, evden eve yapılırdı. Şimdi siyaset 3 bin liralık akıllı telefonlarla yapılıyor. Yerelde siyaseti artık seçmenler yapıyor. Hacivat-Karagözü aratmayan atışmalar günümüz dünyasının yeni trendi haline geldi.

Komşuluğun nasıl bittiğine bakarsanız, siyasetin eski tadının nasıl yok olduğunu daha iyi anlarsınız. Şimdi bütün siyasi partiler ağzına halkı dolamış ama ortada halkçı bir siyaset yok. Kısacası ortada siyasetçi yok.
Meraklı biri, seçim takvimi açıklanmadan bir ay önce parti binalarına gitseydi, partide sekreter dışında kimseyi bulamazdı. Hatta bazılarının açık bile olmadığını görürdü. Dahası ve en vahim olanı insanlar Belediye Başkanını bile tanımıyor. 

Geçtiğimiz günlerde bir masada oturan 6 gencin yanına sokuldum. Hepsinin elinde telefon. Sosyal medyada İnegöl Belediye’sine yapılan bir eleştiri üzerine konuşulurken, içlerinden biri “Belediye Başkanı kimdi?” diye sordu. O an tüm gençler birbirlerinin yüzüne baktı. Hemen biri atıldı. “Alinur Aktaş” diye. Diğeri ise “Binali’mi ne galiba…”
Güler misin ağlar mısın?

İnanın bana bırakın gençleri, İnegöllüler üzerinde bir araştırma yapılsın 100 kişiden 10 tanesi İlçe Başkanlarının isimlerini bile söyleyemez. Bu sebepledir ki siyasi partiler artık bir özeleştiri yapmalı.
   
                 ***
ABD Başkanı'nın 1970'lerde ulusal güvenlik ve dış politika danışmanlığını yürüten ünlü siyaset bilimci ve stratejist, Camp David anlaşmasının mimarı olan Brzezinski, “Büyük Satranç Tahtası/Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri” ve “Stratejik Vizyon/Amerika ve Küresel Güç Buhranı” kitaplarıyla tanınıyor.
Geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden ünlü siyaset bilimciyi bir gün TV kanallarının birinde izlerken, “Eğer siyaset dünyasında adını ölümsüzleştirmek istiyorsan, ya büyük eserler bırakacaksın ya da kitleleri arkana alıp cesur kararlar alacaksın” dedi. 

Brzezinski’nin akılda kalıcı ve siyaset dünyasına örnek olacak en dikkat çeken söylemlerinde ise, seçmenin güveni, iş bitiriciliğine olan inancına olan tavsiyeleri de var.
Türk siyaseti de böyle değil mi?  
Türk seçmenleri de artık projesi olan, masaya elini vuran, taşın altına elini sokan, cesur kararlar alma becerisi olan, söylemlerinde güvenilirlik olan, korkmayan siyasi aktörlere daha çok meyilli.

Ancak tüm bunları yapabilmek tek başına bir kriter değil. Bizim insanlarımız kendileriyle aynı dili konuşan, kendileri gibi düşünen, mütevazı, duygusal, bir o kadarda merhametli olan siyasi figürleri de seviyor. Buda yetmiyor. Ne kadar iş bitirici ona bakıyor. Mazeret üreten değil, sorun çözen siyasetçiler istiyor. Laf ebeliği yapan değil, gerektiğinde özeleştiri yapan siyasetçiyi seviyor.

Şimdi sorum şu; yukarıda yazdığım kriterlere uygun kaç tane siyasetçi var İnegöl’de?

Hangi siyasi partinin, hangi aktörü için “işte bu kişi İnegöl’ü uçurur” diyebiliriz?

Bence artık İnegöl siyasetinde bazı yeniliklere ihtiyaç var. Makamı çok isteyenlere değil, makama yakıştırılanları getirmek lazım. Bütün siyasi partilerden beklentimizde bu yönde olmalı.