Dünya’da hiçbir canlı tek başına yaşayamaz. İn-san ve diğer canlılar, çevreyi oluşturan her şeyi birlik-te paylaşmaktadır. Hava, su, toprak ve güneş ışığını hiçbir canlının tek başına sahiplenmesi mümkün değildir. Diğer canlılara göre zeka ve yetenek bakımından üstün özelliklere sahip olan insan, diğer canlılar- dan farklı olarak yaşadığı çevrenin canlı ve cansız varlıklarını tanımaya ve kendi hayatını kolaylaştıracak şekilde yaşamaya çalışır. İnsan ve diğer canlıların birbirleri ile ilişkilerini ve yaşamlarını sürdürdükleri dış ortama çevre denir. Her canlının içinde yaşadığı bir çevre vardır. Canlılar çev-re ile sürekli etkileşim içindedir. Canlının çevre üzerinde, çevrenin de canlı üzerindeki etkisini, doğanın en küçük parçasında bile görmek mümkündür. Canlı-ların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini incele-yen bilim dalına ekoloji denir. Her canlı kendi biyolo- jik yapısına en uygun çevrede yaşayabilir. Yaşadığı çevre şartlarının belli oranlardaki değişimlerine dayanıklılık gösterebilir. İşte canlıların bu özelliğinden dolayıdır ki insan oğlu da kendisine yaşamsal çevre olarak köy ,kasaba ve şehirleri kurmuştur. Köy kasa-ba ve şehirlerimiz bizler için bir eko sitemdir. Bu si-tem insanlar ın sosyal, kültürel, ekonomik gelişimi ve yaşamsal faaliyetleri için hayati önem arz eder. İnsanlar bu eko sitem içerisinde doğar, büyür gelişir, bu alanda kişisel ve toplumsal gereksinimler için mal ve hizmet üretirler. İnsanların birbiri ile dolaylı ve dolaysız ilişki içerisinde olduğu bu alana şehirsel ekosistem diyebiliriz. Bu ekosistemi meydana getiren iki unsur vardır bunlardan bir tanesi canlı varlıklar, yani insan, hayvan ve bitkiler, diğeri ise ekosistem içerisinde cansız varlık olarak tabir ettiğimiz hava, toprak ve sudur. Bu günkü bilim ve teknolojik gelişmelere rağmen, insan yaşamını destekleyen bu iki önemli unsura insanlık henüz alternatif çözmüş bulmuş değildir. Doğanın insanlara sunduğu bu ekosistemlerin değerle- rinin bilinmesi ve korunması, günümüz şehirciliğinde hayati önem taşımaktadır. Eko sistemler ya doğal nedenlerle yada insanların etkisi ile bozulur. Her iki durumda da hem eko sitem hem de insanlar zarar görür. Doğal nedenlerle oluşana, ülkemizde yaşanan deprem felaketini örnek gösterebiliriz. Burada tahribatın büyüklüğüne yol aç depremin kendisi değil, insanların vurdum duymazlığı ve bilgisizliğidir. İnsan- lar etkisi ile oluşan ise, 1986 Çernobil’i örnek gösterebiliriz. Bu ve buna benzer büyük doğal olaylarla şehirsel ekosistem kısmen veya tamamen çökebilir. Bunun yanında yine şehirsel ekosistemin işleyişini oluşturan iklim, toprak, hava ve bitkilerdeki olumsuz değişimler-de şehirsel ekolojiyi olumsuz yönde etkiler. Bunun nedeni içinde yaşamış olduğumuz çevre insansızda olsa varlığını devam ettirebilir ama insan çevresiz var olabilme şansına sahip değildir. Şehirsel ekolojinin en büyük sorunlarından biri, hızlı nüfus artışıdır. Bu-na bağlı olarak hızlı ve sağlıksız kentleşme, çevre sorunları, hava kirliliği, su kirliliği, yeşil alanların hızla azalması, trafik ve otopark sorunu, yol ve alt yapı yetersizliği, tarım topraklarının yok edilişi, su havzalarının kirletilmesi ve buna benzer daha bir çok sorun şehirsel ekolojinin başlıca problemlerini teşkil etmektedir. Şehirsel eko sistem içerisinde hayatını idame ettiren insan, bu eko sisteme en çok zarar verendir. Bu Eko sitem içerisinde bir insanın günlük, 2.5 litre su-ya 1.5 kilogram besine ve 10-20 metreküp arası havaya ihtiyacı vardır. Görüldüğü gibi en çok tüketilen havadır. Yine bir insan 60 gün açlığa, 6 gün susuzluğa mukavemet gösterirken, havasızlığa sadece maksimum 6 dakika dayanabilmektedir. Bu nedenledir ki, hava kirliliği bu eko sitemin en büyük problemi-dir. Burada akla gelen ve cevaplanması gereken so-ru şu; Şehirsel ekosistemde hava kirliliğinin çözümü nedir? Bu sorunun cevabına geçmeden önce şunu bilmeliyiz; Doğada var olan tüm canlıların yaratıcı tarafından sorumlu tutulduğu bir görevi vardır. Yaratıcı, bitkilere vermiş olduğu fotosentez özelliği ile oksijen üretimini tamamen bitkilere vermiştir. Sadece ve sadece fotosentez yapabilen bitkiler oksijen üretir. Dünyanın ihtiyaç duyduğu yıllık 95 milyar ton oksijeni, yer yüzünde var olan ormanlar üretmektedir. Bu miktar tüm dünya bitki örtüsünün %66’sına tekabül eder. Şimdi gelelim İnegöl’ün hava kirliliğinin önlen-mesine... Normal ve sağlıklı bir insan bir saatte 720 defa soluk alır ve verir, her soluk almada 500 ml havayı akciğerlerine doldurur, bu havanın 150 ml her soluk alma ve verme işleminde Akciğerlerde kalır ve 350 ml’si dışarı atılır. Buradan basit bir hesaplamayla bir insanın 1 saatlik oksijen miktarını bulmak kolay. Şöy-le ki: 720X(500-150)= 252.000 ml havadaki oksijen oranı %21 olduğuna göre 252.000x0.21 =5292 ml… Oda = 53 lt (Bir Kişinin 1 saatlik oksijen ihtiyacı). Bu rakamı 24 saatle çarparsak 53x24=1.272 lt günlük ihtiyaca ulaşırız. 1 Bir yıl 365 gün olduğuna göre; 365x1.272 lt=464.280 lt= 4.500m3 bu rakam bir kişi-nin yıllık oksijen miktarıdır. İnegöl’ün merkez nüfusu nu 185 bin olarak alırsak, 185.000x 4.500= 832.500.000m3 İnegöl’ün yıllık oksijen ihtiyacı 1 m3 havada, yıllık ortalama kirlilik değeri 40 mikrogram/ m3 dür (0.0000040 ton/m3 Buradan 832.500.000x0.0000040=3300 ton, İnegöl’ün yıllık havayı kirletme miktarı elde edilmiş olur. Bir hektar çam ormanı yılda 36.4 ton toz emer ve 30 ton oksijen ürettir. Buna göre 3300:30= 111 hektar gerekli olan ağaçlandırılması gereken alan elde edilir. Her dönüm için 750 ağaç dikimi öngörürsek 111X10=1110 dönüm yapar, 1110x750 =832.500 dikilmesi gereken aktif yeşil ağaç miktarıdır. Bu Miktarı kent nüfusuna bölersek 832.500:185.000= 4.5 kişi başı ağaç adedini elde etmiş oluruz. 111 x10.000= 1.110.000 m2 ihtiyaç duyulan alan, 185.000= 6 m2 kişi başına ha-va kirliliğinle mücadele için gerekli olan alana ihtiyaç vardır. Şimdi mevcut durumumuza bir bakalım; Kültür Park =270.000m2, Kuğulu Park=28.000 m2, Kavaklaraltı Parkı =9.000m2, Botanik Park =28.000m2, Şe-hir Parkı= 30.000 m2’dir. Genel Park alanı toplamı 365.000 m2 dir. Kişi başına düşen yeşil alan miktarı 365.000:185.000= 2 m2’dir. Oysa sadece hava kirliliği ile mücadele için ihtiyaç duyulan alan, kişi başına 6 m2’dir. İnegöl’de mevcut yeşil alanlara ilave olarak 740.000 m2 daha alan yaratılması ve bu mevcut alanların tamamının ağaçlandırılması, İnegöl’ün hava kirliliğine kesin çözümdür. Ayrıca yine kişi başına 6 m2’de pasif yeşil alan yaratılmalıdır. İnegöl’ün hava kirliliğinin kesin çözümü budur ve bundan gayrisi teferruattır