Malum artık nüfusun ciddi bir kısmı batıdaki büyük şehirlerde yaşıyor. Çünkü iş-aş şehirde olunca insanlar önce kıyıda köşede unutulmuş köylerini terk ettiler, sonrada memleketlerini..
Eline bavulunu alanlar, milyonların göç ettiği metropollere taşındılar. Şehrin kalabalığı bir yana, trafiği, gürültüsü ve kirliliği diğer yana. Komşulukların bile bittiği bu devrin bana göre en değerli iki şeyi kaldı. Biri su, diğeri ise doğa..
Oysa biz tamda bu dünya cenneti üzerinde konuşlanmış olan ender bir milletiz. 4 tarafı dağlarla çevrili olan, berrak sularıyla ünlü İnegöl´ün en şanslı fertleriyiz. Mobilyasını ve köftesini satabilmiş ama Allah´ın bize altın tepsiyle sunduğu iki güzel hediyeye gözlerimizi kör etmiş bir milletiz.
Doğal kaynağımız olan sularımız, ulusal ve uluslararası markaların eline geçmiş. Sağlık turizmi açısından elimizde ki tek değer ise Oylat..
İnegöl Belediyesi´nin öncülüğünce ayakta tutulmaya çalışılan Oylat´ın 4 mevsim doluluk oranı parmak ısırtan cinsten. Çünkü Türkiye´de başka Oylat yok. Buna rağmen Oylat´ın gelişen tatil bölgelerinin gerisinde kalması bence çok tartışılmadı İnegöl´de..Şu an bu yazımdan sonra inanılmaz eleştiriler alacağımı biliyorum ama yine de artık Oylat´ın tartışılmaya açılması gerek. Oylat çok ortaklı bir şirket tarafından yönetiliyor. Neredeyse bu şirkete ortak olmayan köylü yok gibi. Vakti zamanında insanların kollarında ki bilezikler ve yüzükler toplanarak oteller yapılmış buraya. Şimdi herkes kendini Oylat´ın sahibi gibi görüyor. Aralarında benimde akrabalarım var. Köylüler sürekli kazan kaldırdıkları için Oylat´ta gelişim beklentilerin altında gerçekleşmiş. Buna rağmen şirket belediyenin desteğiyle elinden geleni yapmaya çalışıyor. Büyükşehir Belediyesi´nin kontrolüne geçen Oylat´ın bence artık tamamen yenilenmesi gerekiyor.
Sadece Oylat mı? Tabi ki hayır..Oylat´ın hemen yanı başında ki Alaçam Bölgesi, Boğazova, Arapoturağı mevkii, Mezitler Boğazı gibi bir çok alan bugün bana göre dünyanın en kıymetli hazineleri arasında yer alıyor. Eğer bu alanlar bugün başka bir ülkenin elinde olsaydı, emin olun orayı dünyaya satarlardı. Biz elimizdeki hazinelerin ne zaman farkına varacağız bilmiyorum.
Şu an Rize Valisi olan eski İnegöl Kaymakamı Erdoğan Bektaş´ı unutmak mümkün değil..Greenpeace üyelerinin baskılarına rağmen Oylat Mağarasını Türk Turizme kazandıran Bektaş´ın en büyük hayali, İnegöl ormanlarını doğa ve sağlık turizmine kazandırmaktı. Aylarca köylülerle konuştu. Hedef Alaçam bölgesinde kayak merkezi ve oteller yapılmasıydı. 2023 yılı vizyonunda ise öyle bir Oylat vardı ki, ilk gördüğümüzde gözlerimize inanamamıştık. İşte bize bu tür heyecanlar lazım.
Şu an bu yazımı Rize Valimiz Erdoğan Bektaş´a da göndereceğim. Okusun, yaptığı o güzel girişimleri hatırlasın istiyorum. Neme lazım bir gün belki Bursa Valimiz olur. İnegöl ormanlarını ve bu doğal hazinelerimizi belki de dünyaya pazarlama şansına yine sayın Bektaş nail olur.
2014 yılında yapılan yerel seçimler öncesinde MÜSİAD güze bir dosya hazırladı. Dosyada toplam 17 proje yer alıyordu. Projelerin bir çoğu unutulmuş hazinelerimizi çıkarmak için sunulan önerilerden oluşuyordu. Dönemin tüm Belediye Başkan adaylarına sunuldu. Hatta Büyükşehir Belediye Başkan adaylarına bile gönderildi.
Tabi aradan uzun zaman geçti. Kitapçığı incelediğimde bütçesi belli olan İnegöl Belediyemizin bazı çalışmaları aslında başlattığına şahit olmak güzel bir şey. Ancak bizim hedeflerimiz ve hayallerimiz daha büyük. Mesela İnegöl Ormanlarında doğal yaşam evleri kurulması. Özellikle obezite ve kanser hastalarına hizmet verecek olan muazzam kamp otelleri yapılması gibi. Hatta buralara hastaneler kurabilir. Yine futbol takımlarının kamp yapabileceği futbol sahalarının da içinde olduğu 5 yıldızlı oteller yapılabilir. Bunun için özellikle Alaçam bölgesi muazzam. 4 Mevsim tatil için bile insanların tercih edebileceği harikulade bir yer olabilir. Abant´ın papucu dama atılabilir. Yine bu bölgede Sayın Bektaş´ın hayali olan kayak merkezleri kurulabilir.
Yine Oylat´a çıkarken sarıalan mevkiinde bangi jumping sahası ve camping alanları kurulabilir. Yine belirlenecek olan güvenli bir bölgede Geyik Parkı yapılabilir. Şu an yerel girişimciler tarafından yapılan ormanda safari turları renkli hale getirilebilir. Bazı köyler organik yaşam köylerine dönüştürülebilir. Bu köyler Cumalıkızık örneğinde olduğu gibi turizme kazandırılabilir. Aslında yapılabilecek o kadar çok şey var ki!!

Biz henüz yaşadığımız bu dünya cennetinin farkında değiliz. Buraya gelen misafirlerimizi gezdirdiğimizde ağızları açık kalıyor. Bana göre bu konuda kenti harekete geçirecek eylemler yapmamız lazım. Bu şehrin tüm dinamikleri bir araya gelmeli ve hazinelerin ortaya çıkarılması noktasında toplantılar yapılması gerekiyor. Toplantıların ilkine ise Rize Valimiz Erdoğan Bektaş´ın dahil edilmesini öneriyorum. Bu şehri sevenlerin yeni Türkiye´ye unutulmaz bir miras bırakabilmeleri için topu İnegöl Kaymakamı Ali Akça, Bursa Milletvekimiz Hüseyin Şahin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Altepe ve İnegöl Belediye Başkanımız Alinur Aktaş´a atıyorum. Saygılarımla..