Birçoğunuz bu yazımın başlığını hatırlamıştır, bir zamanlar TV´de yayınlanan bir komedi şovun adı olduğunu…
Yine bileceksiniz usta yazar ve şair Nazım Hikmet´in de bir şiiri vardı : “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı. Bu günde sizlerle ilginç insan tipleri ile ilgili birkaç konuyu paylaşmak istedim. Gerçi Nazım Hikmet´in o günlerde yazdığı şiiri bu güne uyarladığımızda, bu güne kadar birçok şeyin değiştiğini biliyoruz. Ama memleketimizden insan manzaraları hep aynı kalmış maalesef!..

Nedenine gelince: Bir yandan kural tanımayan insanlarımız, diğer yandan çevreye zarar verenlerimiz velhasıl saymakla bitmeyen olumsuzlukların başrol oyuncuları insanlarımız, insanlarımız bizim güzel insanlarımızdan birkaç örnek vermek istedim.

Bizim gençliğimizde Cem karaca´nın bir şarkısı vardı: “Biz görmedik sen görürsün yavrum, yavrum.” Diye başlayan bir şarkıydı. İnşallah bizim görmediğimizi çocuklarımız veya torunlarımız görür diyerek bu gün sizlere ilçemizden bazı insan manzaralarından örnekler vereceğim:

Geçen Perşembe Pazar´a çıktım bir kaç ihtiyacım için. Pazar da dolaşıyordum, biber satan bir tezgâh´ın yanına geldim, önümde bizim yaşlarda bir bayan pazarcıya: “Biberlerin acı değil, değil mi?” diye sorduğunda satıcı: “Hepsi bal gibi teyzeciğim! Reçel yap ye!”diye yanıt verdi. Maşallah pazarcılarımız da ki reklam kabiliyeti değme reklam ajanslarına taş çıkarır. Neyse kadın cağız pazarcıya inanmamış olmalı ki tezgâhtan aldığı bir biberi bana uzatıp: “Beyefendi şunun tadına bakarmısın?” diyince pazarcı hemen atılıp, sözde espri yapar gibi: ”Teyzeciğim amcanın şekeri var.” Demez mi? Ben kendi kendime: ”Yusuf oğlum sakin ol şu kadının yanında sataşmayalım bu densize.” Kadın ısrarcı: “Beyefendi ne var şunun tadına bakıversen?” dayanamayıp: “Hanımefendi siz neden bakmıyorsunuz?” Dediğimde aldığım cevap ise ilginçti: “Biber mideme dokunuyor da ondan.” Dedi. Ben ise: “O zaman, neden almak için çaba sarf ediyorsunuz?” dedim. Aldığım cevap ise daha da ilginçti: “Çok özendim de…”

Yine bir gün eşim ile bir mağazaya girdik kendisine bir yakının düğünü için elbise bakıyoruz. Mağaza tıklım, tıklım dolu kadınlar tezgâhlardaki giysileri hallaç pamuğuna çevirmişler altın arar gibi, harıl, harıl elbise arıyorlar. Eşime de bu arama bulma işine karışınca omzuna dokunup sordum: “sen eteklik bakacaktın neden bu tişörtleri karıştırıyorsun?” dedim. Eşim yüzüme ters, ters bakıp: “Öylesine baktım ne var bunda?” diye cevap aldım. Bu tezgâhlar arasında dolaşırken yaşlı bir teyze kolumu tutup: “Oğlum bir dakika durur musun?” dedi. Durdum: “Buyur abla bir şey mi var?” dedim. Kadın: “Benim bir oğlum var da ona gömlek alacağım.” Ben herhalde parası yetmiyordur diye düşünürken kadın devam etti: “Şu gömleği üzerine tutup bir ölçeyim. O da senin ölçülerinde.” Demez mi? Çaresiz ölçümüzü verdik ve kadına dönüp: “Ablacığım ölçmenize gerek yoktu. Zaten değiştirme fişi veriyorlar. Oğlunuza olmasa veya beğenmezse gelip değiştirir.” Demeye kalmadı kadın lafı ağzıma tıkıverdi: “Biliyoruz oğlum…”

Evet, bu da bir başka insanımızdan örnek: Hani bir söz vardır “Sora, sora Bağdat bulunur.” Diye, şimdilerde bu söz artık geçerliliğini yitirmiş gibi olsa da bazı insanlarımız iyice emin olmadan sorup soruşturmayı ihmal etmezler. Günümüzde yol gösteren tabelalar, araçlarımızda navigasyon cihazları olsa da biz asla birine sormadan duramayız. Mobilya fuarının olduğu günlerden bir gün Belediye kavşağında yabancı plakalı bir araç yanımda durdu. Adam camı açıp bana fuar alanını sordu. Bende: “Bu Caddeyi sapmadan doğru gidin bu yol sizi fuar alanına götürür.” Dedim. Adam bana hala oradan mı burdan mı soruları sorunca: “Bakın yol gösteren tabelalar da bu yolu gösteriyor. Devam edin yine yolunuza bir dönel kavşak çıkacak orada da bu tabelalardan var size yönünüzü gösterir.” Diyince adam ters, ters bakıp: “Biliyoruz bu işaretleri daha önce de görmüştük zaten?..” demez mi? Eee ne yaparsın bu da bir başka insan örneği. Yine bir gün gazeteye doğru yürüyerek gidiyorum. Temizlik imandan gelir veya imanın yarısıdır sözlerini sıkça kullanırız. Ama ne yazık ki çevremizi pisletmekten de geri kalmayız. Adamın biri evinin duvarı dibine çöp bırakanlardan usanmış. Duvara “Buraya lütfen çöp dökmeyiniz.” Diye kibar bir dille bir yazı asmış. Bir zaman sonra o sokaktan tekrar geçtiğim de yazının içeriğinin değişmiş olduğunu gördüm. Duvarın dibinde yine çöp yığınları vardı. Duvarda ki yazı da bu defa şöyle idi: “Buraya çöp dökmek yasaktır!.”

Birkaç gün sonra tekrar bu sokaktan geçtiğimde ise, o bahsi geçen evin duvardaki yazının tekrar değiştiğini gördüm. Yazı aynen şöyle idi: “Buraya çöp döken eşektir!” Kendi kendime güldüğüm sırada karşı evden bir genç bayan çıktı elinde ki çöp torbasını o duvarın dibine bıraktı. Dayanamadım bayana: “Hanımefendi okuma yazmanız var mı?” diye sordum. Kadın sinirli bir tavırla: “Var!.. Hemde Lise mezunuyum. Ne olmuş?” Ben hayretler içinde duvardaki yazıyı göstererek: “Öyleyse burada ki yazıyı da okumuşsunuzdur:” Dedim. Bayan yine aynı sertlikle cevap verdi: “Kör değilim okudum herhalde!..” demez mi?

Saymakla, sıralamakla bitiremeyeceğim insan manzaraları ile dolu güzel insanlarıma selam ola, sürç-i lisan ettiysek de af ola…