Son yıllarda sıkça rastlanan haberlerden biri de kadın cinayetleri. Bu gibi durumlar çoğaldıkça sebep aranmıyor, alışılmışın içinde tıkanıp kaldığı için konudan söz ediliyor, kapanıyor.

Kadın cinayeti deyince akılda gözü kararmış koca profili çiziliyor. Kendisinden ayrılmak isteyen eşini öldürdü başlığı ile süsleniyor. Ülkemizde cinsel istismar ve tecavüz olaylarının da dahil olduğu 14 milyon kişi arasında eşinden şiddet görenler ve şiddet görenler arasında hamile olanlarda yer alıyor, bunların çoğu ölüyor. Yani 14 milyon insanın yaşama hakkı elinden alınıyor. Yaşama hakkına bir sınır konulmasının sadece ölmekle olmadığı, bu hakka; tedirgin bir şekilde yaşayınca da tam anlamıyla sahip olunmadığı unutuluyor ve bu devam ediyor, yani bir ders alınmıyor. Gerçeği eşini öldüren kişi gözaltına alınırken dahi yakınları tarafından “ Sıkma canını, biz yanındayız!” Gibi destekleyici sözler savruluyorsa ders alınmadığı durumu netleşiyor. Destekleyici sözlerin sahibi açık açık bir gün kendisinin de aynı şeyi yapabileceğini dile getirmiş oluyor. Dağılan ailelerin sahip olduğu çocukların ruh hali açısından uğradığı zarar hesaba katılmıyor. O çocukların, ömürlerine sığan her dönemde bu olayın ağırlığını, belirtilerini görecekleri düşünülmüyor. Bir aile dağılıyor ve ortada kalan çocukların düne kadar yaşıtlarıyla aynı sıradanlıktaki mutlu gün ve yaşantıları yerini kilitli kapı, karanlık oda ve yalnız kalınmış merdiven basamaklarına bırakıyor. Öte yandan, olaydan sonra ruh hali olumsuz yönde fazlasıyla etkilenen çocuk ve diğer aile bireylerini de düşünecek olursak buna kadın cinayeti adını vermek artık yetersiz kalıyor. Zaten kadın cinayetleri listesinde; sevgilisi ile görüştüğü için namus adıyla ağabeyi tarafından boğularak öldürülen genç bir kızda yer alabiliyor. Hayatından olan çoğu zaman kadın olsa da bazen ölen taraf ayrılmak istediğini söyleyip sevgilisi tarafından öldürülen bir adamda olabiliyor, eşiyle ilişkisi olduğunu düşündüğü birini kurşuna dizen de oluyor. Hatta karısını, evladını öldürdükten sonra kaçıp, sonrasında teslim olana olduğu gibi intihar edene de rastlanıyor.
Yani konu sadece kadına yönelik şiddet olmaktan çıkıp bütün bir insanlığı ilgilendiren önemli bir haline dönüşüyor. Konunun insan ve insanlığın ölümü olarak değişmesi gerekiyor.