İnegölspor’un Bodrum karşısında nasıl oynayacağı ya da nasıl sonuç alacağını açıkça çok merak ediyordum. En azından Niğde maçında alınan 3 puanın cevabı netleşecekti. Bodrum bu ligin önemli transferini yapan ve oldukça hatırı sayılır bir bütçe harcayan takım, ilk yarıda deplasmanda oynayıp 3-0 yenildiğimiz Bodrum, birde tarihi farkı kaçırmıştı. Fakat devre arasında gönderdikleri oyuncuları ilerleyen haftalarda arayacaklardır. İsim bazında hatırı sayılı futbolcular var. Fakat hele hele Hüseyin Kala’nın ismi gitmiş, kendi kalmış. İşleri Play-off yolunda çok zor. İnegölspor’un ne kadar şansı varsa bana göre onlarında o kadar. Gelelim maça, ilk 30 dakika sanki olgunlar turnuvasını izler gibiydik. Yan paslar, ağır aksak çıkışlar ve heyecansız 2 takım. Ne zaman bodrum golü attı, İnegölspor’da galiba gol yedim diyerek üstündeki ölü toprağı attı. İlk yarı biterken çok iyi zamanda defanstan birinin yani Volkan’ın, Enes ile başlayıp, Yaşar ile süren asist zincirinde güzel dokunuşu İnegölspor’un ışığını yakmış oldu. 2. yarı ise İnegölspor, iyi başladı. Peş peşe pozisyonlar geldi. Rakip bocaladı derken, konuk takım usta ayaklar ile kalemizi zorladı. Atanın kazanacağı maçta son sözü Ahmet Hakan söyledi. Fakat atlamayalım, Bodrum takımı da ciddi pozisyonlardan sonuç alamadı. Hem Şener hem Bodrum kalecisi Sadettin kritik kurtarışlar yaptılar. Ama golün son dakikada gelmesi, stadı adeta bayram yerine çevirdi. Meğer ne kadar özlemişiz sanki şampiyon olduk. Play-off‘u garantiledik niteliğinde coşku yaşadık. Adeta içimizde biriken bir sevgi seli taştı gibi. Sahada oynayan tüm oyuncular görevini eksiksiz yerine getirdi. Orhan’ın yokluğunda oynayan Enes, mükemmel oynadı. İlk golde Yaşar’a adrese teslim pasına şapka çıkardık. Savunmada Gökhan, Volkan kusursuz fırtına gibiydiler. Solda Yasin, önde Osman, İzzet ve Hüseyin Kala’yı oynatmadılar. Orta alanda Emirhan sezonun en iyi futbolunu oynadı. Sanki maestro şefi gibiydi. Serhat, Fatih Üge hırslı ve istekliydiler. Cengiz maçın kilit adamlarından biriydi. Yaşar gol atamadı ama Volkan’a indirdiği top, gol atmaktan daha estetikti. Sahanın her yerinde isteyen ve maça asılan bir takım vardı. Kazanamasak dahi, benim görüşüm yine İnegölspor’un oynadığı futbolu alkışlamaktan yana olurdu. Maçın hakemi Hamit basık ise, bazı kritik kararlarda İnegölspor’un lehine düdükler çaldı. Onu da söyleyelim hak geçmesin. Şimdi artık kendimizi daha iyi anlatabileceğimiz maçlar başlıyor. Zorlu bir fikstür süreci bizi bekliyor. Seri yakalayıp Kastamonu takımını yakalamaya çalışacağız ve Kastamonu ile de bu hafta deplasmanda karşılaşacağız. Alın size 6 puanlık maç zor ama imkansız değil. Ankara Demir, Kastamonu’yu yeniyorsa, biz neden yenmeyelim? İstersek olur diyorum. 

Son olarak tribündeki gerginliğe değinelim. Bu konu bana göre sıkıntılı bir sürece gidiyor. Kimi dinlersek, herkes kendi konumuna göre anlatıyor. Fakat bu işe çözüm gerek. Bunun içinde geçmişi kenara bırakıp, ligi bitirmeye çalışmalıyız. Maç sonunda görüştüğümüz Belediye Başkanı Alper Taban ve ittifak adayı Hakan Özdemir, gelecekle ilgili güzel mesajlar verdiler. Bu mesajlardan şunu anladım; belediye seçimlerini kim kazanırsa kazansın, bana göre İnegölspor 1 Nisan tarihinden sonra başka bir yola girecek ama bu yol inanın hem camianın hem de İnegölspor’un menfaatine olacak. Sadece bu sürece kadar birbirimize pişman olacağımız ve telafisi zor sözler söylemeyelim ve incitmeyelim. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz…