Yüreğim pamuktan yumuşak şefkatten sırça... …Ne sandığınız kadar masumum, ne de düşünemediğiniz kadar güçlü… Üzerime yıkılsa da insanlığın günahı , bileylenir yaşama olan umudum, direnirim tüm ötekileştirmelere ve görmezden gelinmelere... Sizler gibi değilim, bencilliği nefessizlik bilirim… Kaçmasını, saklanmasını, yok-muş casına yaşamasını ben, bilirim… Saklanmak yok olmaktır, kendini hiçe saymaktır,…

Benden başka , çok ben vardır, içimde yaşattığım…Toplum yığar üzerime yaşamın - ölümün- aşkın - sevginin - nefretin-kinin ağırlığını.. …
Çocukluk nedir bilmeden , etiketlenir bedenim namus kavgasına , yok olur hayallerim erkeğin kirli eli uğruna....

Erken büyütülürüm.. Büyüdükçe küçülür, ufalırım… Küçüldükçe yüreğim büyür, göremezsiniz…

Sizin gördüğünüz yerde değil gözlerim, benim gibi bakamazsınız… Yalnızlığım büyüdükçe ben,

çoğalırım…

Kadınım, Yağmur yağar oluklardan, akan sular… Damla damla inen gökyüzüne, sokağa… yağan insanlığın ölmüş vicdanıdır ruhumu Islatan..…ıslanır ruhum hoyrat bakışlarda ve tenlerde … yaşarken ölmeyi öğrenirim tüm benliğimle...
Siz bilemezsiniz nasıldır ölüm yağmuru , nasıl işler içine gökgürültüsü, sağnak halinde. Örseler tüm onurumu... Her fırtınada korkar, her yağmurda ıslanırım.. Ellerimi açarım gökyüzüne, kar taneleri kucaklar parmaklarımı , sarılırım, bir aşka hasret kalmışcasına…
Direnirim…Her düşen kar tanesinde yenilenirim..…Herkes kadar sevinir, hepinizden çok, üzülürüm.. herkes kadar yaşar hepinizden çok ölürüm... Birden nasıl bir titreme düşer göz bebeklerime, görmezsiniz…

Üşürüm, çok üşürüm…

Kadınım, Yaz güneşi ısıtırken sizi, ben sizin güneşinizde sararırım.... sıcağa dayanabilir yalnızlığım…Gök yüzüne bakarım , kocaman kuşlar haber getirir umutlarımdan, el sallar, gülerim… Yıldızlar geçer geceden, usulca kayar birisi beni umursamadan, yalvarırırım, bir tanesi görsün diye yalnızlığımı… Seslenirim… sen yaşa, ben ölürüm ikimizin yerine...Ne zamanki sonbahar yaprakları gibi ölmüş nefsim düşer ortalığa kıyamet gibi… Terlerim… Bir hüzün konar göçer kuşlar gibi, çöreklenir başıma,düşünür, düşünür…

Üzülürüm….

Kadınım, An gelir, söylenirim, deli gibi… Konuşurum, konuşurum…Konuştukça susturduğumu sanırım içimdeki kalabalığı… Sorunlar değildir beni konuşturan, kalbinizde kaybolmuş şefkati uyandırmak, sevgisizliği parçalamaktır amacım,yalnızlığımın kanayışı gibi kan damlar sözlerimden, kör sağır vicdanlar duymaz sesimi.. kangren olur yalnızlığım….Durduramazsınız… Anlamazsınız ben konuştukça….Haykırırırım, duymazsınız…

Düşünürüm…...

Kadınım, Kırıldı mı onurum, çirkinleşirim…Çirkin bir kadın bakamaz aynalara…Yüceltmek için beni, el açıp da dilenemem…
Saklanırım...Kendimden kaçışımdır,yine kendime, saklanışım… Boyumdan büyüktür erdemlerim , kendime yakalanışım, kendimden kaçışım… Siz görüp de bulamazsınız beni …. Duymasanız da varım… Görmeseniz de varım tüm fahişe acılarda …

Boşuna arayışınız…

Kadınım, Yaşamaktan saydığım, bildiğim her şey dizelenir ,önüme kurşunlar gibi .İlkokul öğrencileri gibi sıra sıra, ard arda, tekdüze… Her biri ağırdır,kaldıramam sanırım …Çığlığa dönüştürür kederlerimi umarsamazlığınız… Yine de, yıkılmam.Tek parmağım yeter kaldırmaya düşlerimi… Doğurganım, bilirsiniz, biri kurudukça öteki tazelenir, fidanlar gibi yeşerir içimde hayallerim, onurum ve gururum..…

Çoğalırım…

Kadınım, Herkes kadar insanım, hepinizden çok ağlarım … Toprağı sular, yeşertir gözyaşlarım.. Göremezsiniz…. Yine de haykırın, dağlardan, tepelerden. Yankılanır gelir bana fısıltınız, duyarım sesinizi …Görürüm yalnızlığınızı, bir dal verin , ağaç olurum…Yüzünüzde göz, kirlenmiş benliğiniz de öz olurum…Sakınırım bir dakikamı bile benden. Saatlerim, günlerim, titizliğim, hassasiyetim hep size´ dir… Unuturum kendimi….Siz, olurum…arınır hayat bulursunuz bende .. ben öldükçe size hayat olurum..yaşar erkekliğiniz bir kadın bedeninde erkek kisvesinde..

Üzülürüm…. çünkü ben kadınım, kimseye benzemeyen ...