Son günlerde aynı ailenin çocuklarının birbirleriyle yaşadıkları, husumet ve birbirleri hakkındaki kin ve nefret içerikli söylemleri çok fazla işitmeye başladık.  Kimisi miras, kimisi elti anlaşmazlığı, kimi kıskançlık kimi de güç gösterileri arasında birbirlerini yiyip duruyorlar.

Aslında insanlığın yaratılışından itibaren kardeşin kardeşle anlaşamadığı hepimizce malumdur. Habil ile Kabil gibi.. Peki ya  payitaht kavgası yapıp koca Osmanlıya zarar veren kardeşlere ne demeli?.  Günümüz dünyasında ise bu sayılar daha çok arttı. İnsan hayatını kolaylaştıran buluşlar önce komşulukları sonrada akrabalıkları bitirmeye başladı. 

Şu an neredeyse misafirliğimizi de telefonla yapar olduk. Hal hatırı, kandilleşmeyi telefonla yapar olduk. Hatta ve hatta bayramlaşmaları da artık telefonla yapmaya başladık. Artık telefonla yapılan o kadar çok şey var ki!!! 

Ama ben bugün sadece birinden bahsedeceğim. Yiğitliğin tarih olduğu bu dönemde sorunlarımızı bizzat yüzüne söylemek yerine telefonla aktarmaya başlayan bir ecdad olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yahu bunu kardeş kardeşe yapar mı? Yapar..

Vakti zamanında 5 kardeş bir market açmaya karar verir. Evin abisi öyle bir planlama yapar ki; market sayısı kısa sürede 5‘e çıkar. Abi kardeşleri toplar ve şirket kurarak zincir mağazalar kurmaya karar verir.  Zamanla ülkenin en popüler market zinciri oluverir.  Ancak ailenin 2 ferdi güç savaşlarında kendini buluverir. Büyük abi bu kavgayı görüp uyarır. Ama artık araya kin ve nefret girmiştir. Kim takar abiyi… Önce değişik ortamlarla laf atmaya başlarlar birbirlerine… Etraflarında biriken insanların verdiği gazla da bu kin ve nefreti büyütmeye devam ederler.  Teknolojiden faydalanmamak olmaz derler sonra.. Önce ima yoluyla yapılan eleştiriler, sonra açıktan büyük gürültülere neden olacak kadar artar. Bu esnada şirketin yönetim kurulu başkanı olan büyük abi ise sektörün diğer devlerinin açtığı savaşta yenilmemenin mücadelesini verir. Çünkü rakipler aile içinde ki kavgaların yayıldığını duyup şirkete yüklenmeye başlarlar. Şirketin sahibi olan büyük abi her seferinde bu savaştan yara almasına karşın galip gelir. Büyük abi çok yıpranmıştır, ama kardeşlerin umrunda bile değildir. Yaptıkları kavganın kazananı olmayacağını bile bile didişmeye devam ederler. Günü gelince  büyük abi o iki kardeşi de kapının önüne koyar ve yeni kardeşler edinir.

Aslında kin ve nefrete yönelik dinimiz islamın duruşu kesin ve nettir.  Ebu Hureyre (R.A)´dan rivâyet edildiğine göre Rasulullah (S.A.V) şöyle buyurmaktadır: “Pazartesi ve Perşembe günleri cennet kapıları açılır. Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmayan her bir müminin lehine günahları bağışlanır. Yalnız kendisi ile (din) kardeşi arasında kin ve düşmanlık bulunan kimse bu mağfiretten yararlanamaz. O iki kişi hakkında:  ‘Birbiriyle barışıncaya kadar bu iki kişiyi mağfiretten uzak tutun! Birbiriyle barışıncaya kadar bu iki kişiyi mağfiretten uzak tutun! Birbiriyle barışıncaya kadar bu iki kişiyi mağfiretten uzak tutun!´ denilir.”

Yani sözüm o dur ki; eğer etrafınızda kavga eden, didişen, birbirlerine laf atan, birilerinin gazıyla eleştiren, laf taşıyan, kin ve nefret duyan varsa bu hadis-i şerifi ve buna benzer on´larca hadis ve ayteti okusunlar.

Kaç gün yaşayacağımızın bir garantisinin olmadığı günümüz dünyasında, artık yapılan iyi şeylerin artması zamanı gelmedi mi? Bırakalım bu kayıkçı kavgasını….Padişah ha sen olmuşsun, yada o…!!!  Milletin derdi bu değil…, millet der ki; küçük küçüklüğünü, büyük büyüklüğünü bilsin..

Son günlerde en sık yapılan paylaşımları da yazarak, bu haftaki köşe yazısını sonlandırıyorum. Umarım toplum olarak hepimiz, bu sözlerden biraz ders alırız..Ve umarım dost gibi görünen etrafımızda ki insanların, ateşe daha fazla odun atmalarına daha fazla izin vermeyiz.

“Kin, hiçbir zaman kinle söndürülememiştir. Sadece iyi niyet, kini yok eder. Bu değişmez bir kanundur.” 

İnsanlarda kin öylesine inatçı ve devamlıdır ki; hasta kişinin son nefesinde ki barış isteği, ölümün yaklaştığına açık bir işarettir.

İnsanlarda kin öylesine inatçı ve devamlıdır ki; hasta kişinin son nefesinde ki barış isteği, ölümün yaklaştığına açık bir işarettir.

Dünyada hiçbir şey, insanı kin besleme duygusu kadar yıpratamaz.

 Kinimiz büyüdükçe, kin beslediğimiz kimseden daha çok küçülürüz.

Kinlerin en kötüsü, kendinden üstünlere duyulan kindir.