İlim (bilgi) Allah’ın sıfatlarından birisidir.

İlim (bilgi) Allah’ın sıfatlarından birisidir. Cenab’ı

Allah diğer bazı sıfatlarında olduğu gibi (işitme, görme, irade etme vs.) bu sıfatından da kullarına bir hisse, pay ayırmış bulunmaktadır. İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran önemli bir kabiliyeti de, bilme, öğrenme ve kendi kendine bildiklerini uygulama, başkalarına öğretme özelliğidir. Allah’ın ilmine göre insanın ilmi ne kadar az yetersiz ise insan dışındaki varlıkların öğrenme ve öğrendiğini uygu-lama kabiliyeti de o kadar az ve yetersizdir.

Mesela bazı hayvanlara eğitim ile kimi yetenekler kazandırılabilir. Fakat bu eğitimi alan hayvan kendi kendine öğrendiklerini nadiren tekrarlayabilir. Mutlaka bir emir almalıdır. Hele eğitim ile kazandığı yeteneklerini başka bir hayvana öğretmesi görülmüş şey değildir.

Onun için yüce Rabbimizin bütün ilahi metinlerde ve özellikle Kur’an-ı Kerim’de en çok ilimden, bilgiden, ilim adamlarından bahsettiği görülmektedir.

Kur’an’da İlim (el-Ilm) kelimesi tek başına tam seksen yerde geçmektedir. Müştakları (türevleri) ile beraber 654 ayette ilimden bahsedilmektedir.

Akıl gibi bir nimetin bahşedildiği insan oğluna İlim gibi bir cevher/değer bir kıymet ne kadar güzel yakışır. Kur’an-ı Kerim’de “(Ey Muhammed!) de ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? An-cak akıl sahipleri öğüt alır..” (Zümer 9) Ayrıca, “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun…” (Nahl 43-Embiya.7)  

Yine Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah Peygamber-lerden sonra İlim adamlarına değer ve kıymet vermiş, kendisini en iyi şekilde İlim adamlarının anla- yacağını beyan etmiştir. “Allah’a karşı ancak; kulları için de alim/bilgili onlalar derin saygı duyarlar..” (Fatır 28). Yine diğer insanların yanın da ilim adamlarının derecelerinin daha üstün oldu-ğunu açıkça ifade buyurmuştur.

“Ey iman edenler! Allah içinizden inananların ve ve kendilerine İLİM verilenlerin derecelerini yükseltsin.. Allah yaptıklarınızdan hakkı ile haberdardır…” (Mücadele 11)

İlmin bilginin, karşıtı da “CEHL” cehalet, bilgisizliktir. Kur’an-ı Kerim’de cahillik ve cahiller sürekli kötülenmiştir. Hatta Hz.Peygamber, diğer Peygamberler (as) ve Mü’minler bu konuda sürekli uyarılmışlar, onlarda cehaletin ve cahillerin kötülüklerinden Allah’a sığınmışlardır. “Ey Rabbim, onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum…” (Yu-suf 33). “Ey Nuh! hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim..” dedi. (Nuh 46)

“Ey Muhammed! Gücün yetmeyecek şeyleri isteme. Eğer Allah dilese idi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O halde SAKIN CAHİLLERDEN OLMA…” (Enam 35)

Bilinenin aksine Allah (cc) ilimleri din ilmi, dünya ilmi, Alimleri de din alimi, dünya alimi gibi bir ayırıma tabi tutmamıştır. Allah katında insanlığa faydalı her türlü ilim, bilgi övülmüştür. Müslümanlar her türlü ilmi bilgiyi nerde bulursa bulsun alacak ve onu kendi istifadelerine, kalkınmalarına kullanacaklardır. Gelecek nesillere de onu  bilgi mirası olarak bırakacaklardır.

Yüce Allah bize Evrendeki /kainattaki ve kendi vücudumuzdaki onun varlığına işaret eden delille-ri göstereceğini beyan buyurarak her türlü dünya ilimlerini kazanmamızı emretmektedir. “Varlığımızın delillerini (kainattaki uçsuz  bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun…” (Fussılet  53)

Yine  Kur’an’da şöyle buyrulur. “Biz bu Kuran-da insanlara her türlü misali/örneği verdik…” (8 ayette). “Eğer sen onlara (Allah’ın varlığını gösteren) bir ayet getirsen, inkar edenler mutlaka, ‘siz ancak asılsız şeyler uyduruyorsunuz’ derler. Allah cahillerin kalplerini işte böyle mühürler...” (Rum 58-59)