Kutsal mekanlara gidip oraları görebilmek her Müslümanın büyük arzusudur. Bir gün oraları görmek ve Hacı olabilmenin hayali kurulur hep... Oraları gidip görenler ise, tekrar görebilmek na-sip olacak mı acaba diye içlerinde yeniden gidebilmenin arzusunu taşırlar. Oradaki idare Vehhabi bir zihniyete sahip olduğu için, kendileri açısından doğru, fakat bir çok Müslüman açısından kabul edilemeyecek şeyleri yapmaktan geri kalmıyorlar. Bu zihniyet kendileri dışında herkesin şirk içinde ve müşrik olduğunu zannediyor. Milyonlarca dolar kazanılıyor, fakat bu toprakla-ra yakışmayacak şeylerin az olmadığını gidenlerden öğrenmiş oluyoruz. Kutsal toprakların tarihi yapısını bozarak gökdelenler dikmenin bir hizmet anlayışı olduğunu zannedenlerin şu sayacağımız yanlışlıkları düzeltme yolunda olmadıklarını görüyo-ruz. 400 km. Medine ve Mekke karayolunda abdest alıp namaz kılınacak bir yer yok. Küçük barakalar ise pislik yuvası haline gelmiş. Her iki kutsal şehirde dev gökdelenleri dikip beş yıldızlı otel yapmasını bilenlerin yapılması gereken hizmetler açısından sınıfta kaldıklarını görüyoruz. Bir yeşillik yok, bir park yok. Sevr Dağı ve Hira Dağı’na gidilecek bir yol yok. Kutsal topraklara yakışacak bir müze olmadığı söyleniyor. Cennet’ül Baki ve Cennet’ül Mualla gibi iki mezarlıkta binlerce Ehl-i Beyt ve Eshab-ı Kiram Kabirlerinin dümdüz edildiği söyleniyor. Vehhabiler bütün bunları şirk gördükleri için yapıyorlar. Yaptıkları yanlış. Çünkü Müslümana müşrik diyenler kendileri müşriktir sözünden bihaber gibi hareket ediyorlar. Şirk denerek, manevi değerleri olan tarihi eser ve yapılar yok edilmiş, bunun yerine uygun olabilecek şeyler yapılmayarak, betonlaşmanın gökdelen ve AVM’lerin hakim olduğunu görüyoruz. Eski fotoğraflara bakınca, mukaddes beldelerin tanınmaz hale gelerek asli yapılarını kaybettiklerini görüyoruz. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere şehirleri son yıllarda mimari doku ve görünüm açısından trajedik bir durum yaşar hale gelmiştir. Açıkçası tahribat hali yaşanmaktadır. Onların yaptıkları, kutsal topraklara yakışmıyor. Bu topraklar, fiziki olarak onların atalarının malları gibi görünse de aslında bu topraklar tüm müslümanlara ait topraklardır. Hurma, takke, tesbih ve zemzem üzerine kurulan bir ticaret ve daha ötesi yok diyenlerin sözlerini çürütebilecek, edebe ve imana aykırı hareketlerde bulunmayacak olan, örnek müslüman diyebileceğimiz kişilerin, kutsal toprakları idare etmesi tüm müslümanların dileğidir.