Aslında İnegölspor için lig yaklaşık 2 ay önce bitmişti. Yani o zamandan bu yana oynanan maçlar aslında formaliteden öte değildi. Fakat acıdır ki, biz bu dönemi iyi atlatamadık. Ne takımda kimler kalabilir, ne de hangi genç oyuncu forma savaşında kalırın cevabını veremedik. 3-4 hafta oynayan bir oyuncudan sen bu ligi kaldırırsın demediğimiz gibi, sen bu ligde oynayamasın da diyemeyiz. Kısaca bizi zor bir süreç bekliyor. İnegölspor’un Eyüp maçları hep zordur. Rekabetin saha dışında da sürmesi, bu maçı camia açısından oldukça farklı kılıyor. İlk yarıda iç sahada yenildiğimiz rakibimizi deplasmanda yener miyiz hesapları yaparken, kendi ayağımıza sıkmak için her şeyi yaptık. 90 dakika boyunca eşek arısı gibi vızıldayarak inegölspor’a hakaretlerden yağdıran bir avuç Eyüp taraftarına cevabı vermek bir yana, onları mutlu etmek ve tribünde şov yapmaları için elimizden geleni yaptık. Maçın ilk yarısını 2-0 önde tamamlamamıza rağmen, Eyüp Teknik Direktörü Ekrem Alın Ahmet ve Yüksel’i oyuna alarak işi lehine çevirmesi de ayrı bir konu tabi. 2. yarının hemen başında ve akabinde 10 dakika içinde 3 gol yiyerek 3-2 geriye düşmemiz ise, komedi filmi gibiydi. İnanın ezeli rekabette rakibini bu tür mutlu edeceğin maç hiç olmaz ama bizde oldu. Bazı oyuncular ne maçın havasını, ne de önemini görmüşler. Arkadaş oynadığın rakip Eyüp. Yakalamışsın bu durumda iş sıkı tutsana. Yok biz tribünde dişimizi gıcırdata gıcırdata maç izledik. Onlar ise laylaylomda. Geriye düştükten sonra yine beraberliği yakaladık. Hatta maçın uzatma anlarında attığımız golle tribünler kitlendi ama dedik ya herkes bizim takımda sanki Eyüp’ün mutlu olmasını istiyor gibiydi ve muradlarına da ermiş oldular. Öyle goller yedik ki, reklam çekiminde o goller yenmez. Kalede Mustafa bir kalecinin 10 yılda başına gelebilecek bütün talihsizleri yaşadı. Defansta ona biraz yardımcı olunca, işler zaten baştan bitiverdi. Orta sahada oyunun fazla bölümünde Eyüp üstünlüğü vardı. Geçmiş ve şimdiki hocamız İsmail Güldüren’in prensleri Emirhan ve Serhat rakip futbolculara sadece refakat görevinde bulundular. Biraz kanatlar canlıydı o kadar. Yaşar’ı ise tartışmaya gerek yok. Ona gelen pozisyonlar belli. Hele kaçırdığı bir gol var ki, futbola yeni başlamış biri onu kaçırmaz. Topu ceza alanı içinde önünde bulup rakibi geçmeye çalışması kaderimizi belirledi ki, dönen pozisyonda da zaten golü yedik. Sonradan oyuna giren oyuncular Yasin Selim Can ve Melih’in kapasiteleri belli. Ağır ağabeyler sanki lig bitmiş havasındayken onlardan kurtarıcılık beklemek hayal olurdu, öylede oldu. Artık İnegölspor için gelecek sezon zamanı düşünün, şampiyonluk masalıyla başlamışsınız, 3 hoca değişmiş, 15 kez ligde mağlup olmuşsunuz, takımda iskelet futbolcu namına bir şey yok. 3 trilyon borç var ve biz gelecek hesapları yapıyoruz. Masal gibi değil mi? Hem de Lafontenden masallar. Ne diyelim Allah sonumuz hayır etsin. Bu saaten sonra daha fazla ne denir ki?