Kovulmuş olan şeytanın şerrinden, her şeyi bilen ve her söyleneni duyan Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Bizi sonsuz kudreti ile yoktan var edip, üstün yeteneklerle donatan ve kulluk görevi ile yeryüzüne gönderen, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Allah’ın adıyla.

Kıymetli Yıldırım Gazetesi okurları, bu ilkyazımla sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bu imkânı bana tanıyan Yıldırım Gazetesi yöneticisi ve ekibine teşekkür ediyorum!

Yazı yazmamdaki gaye ve hedefim yüce Allah’ın insana yüklemiş olduğu sorumluluktur:

“İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyame 36) ayeti bu görevi yüklenmeme sebep oldu.

Yine: “Nihayet o gün (Dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz!” (Tekâsür 8) ayeti bu sorumluluğu birilerinin yerine getirmesi gerektiğini öğretti.

Çünkü insan toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Toplu halde yaşayan insanlar arasında huzur ve mutluluğun sağlanabilmesi için, bireylerin hak ve yükümlülüklerini bilmeleri ve sorumluluk bilinci içerisinde bunun gereğini yerine getirmeleri gerekir. Sorumluluk bilinci önce kişinin kendine karşı sorumluluğu ile başlamaktadır. Kendine karşı sorumluluğunu bilen insan, ailesine ve toplumuna karşı olan sorumluluğunu da yerine getirebilir.

Dünya geneline baktığımızda insanlığın geleceğini tehdit eden bir sürü sorunlar var. Açlık, fakirlik, çevre kirliliği adaletsizlik, ahlaki çöküntü, manevi kirlenme, madde bağımlılığı, inançsızlık, zulüm, değerlerin yok edilmesi ve benzeri problemlerin yanı sıra, insanlar arasında ki diyalog, hoş görü eksikliği, farklılıklara karşı tahammülsüzlük, tekfir ve beraberinde getirdiği şiddet ve terör gibi sorunlarla iç içeyiz. Bu sorunlar şu ya da bu şekilde bütün insanlığı etkileyen sorunlardır.

Aslında bütün bu sorunların temelinde yatan mesele, sahip olduğumuz değerleri fark edememektir. Hatta bu değerleri hayatımıza yansıtamamaktır. Ne zaman bu değerleri fark eder ve davranış biçimine dönüştürürsek, işte o zaman sorunlarımız bir, bir halledilecektir.

Bu konuda bize yön verecek, ışık tutacak tek ve değişmez kaynağımız Yüce Dinimiz olan İslâm’dır. Bizleri bu dünyaya gönderen Rabbimiz bize yüklemiş olduğu görev budur. Yaşayamadığımız doğrular insanları etkilemez. Bütün Peygamberler söylediklerini hayatlarında yaşamışlardır. Sayın prof. Dr. Mehmet Görmez’in dediği gibi:

“Siz Müslüman iseniz, Kur’an-ı Kerim’e iman etmişseniz insanlar hayatınızda bunu göstermenizi istiyorlar!”

Eylemleriyle söylemleri birbirine uyumlu bir dünya dileği ile her Cuma buluşmak üzere hepinizi Yüce Allah’a emanet ediyorum.