Ortodontik tedavi için bir üst yaş sınırı yoktur. Yeter ki dokular sağlıklı olsun. Ancak ileri derecede diş eti hastalığı olan hastalarda erişkin ya da genç, hiç fark etmez, ortodontik tedavi yapılamaz. Ortodontide prensip; kemik içindeki dişe yer değiştirtmektir. Dişlerle kemik arasında bir yumuşak doku vardır ve bu yumuşak dokuda gözle görülmeyen milyonlarca lif yer alır. Ortodontist bu liflere basınç uygulayarak dişlerin yerini değiştirir. Gençlerde bu işlemi yapmak tabii ki daha kolay. Çünkü hem dokuların cevabı daha hızlı, hem de dokunun verilen kuvvetleri tolore etmesi daha iyi oluyor.

Ortodontik tedavi için ideal bir yaş aralığı var mı diye soracak olursak ise en uygun yaş; 9-14 arası "puberte" dediğimiz ergenlik dönemidir. Çok hızlı bir büyüme dönemi olan bu süreçte çocuklar hızlı bir şeklide gelişip büyürler. Çocukta ortodontik bir bozukluk varsa, bu bozukluk da aynı hızla şekil değiştirir. İşte bu nedenle başlamak için 9-9,5 yaş idealdir diyoruz. Bu yaşta başlarsak bu kötü değişimde engellenebilir.
Tabii ideal yaşta başlamak çok olumludur ama tedavi daha uzun sürer.
9 yaşında tedaviye başlanan bir hastayı, gelişim döneminde olduğu için 13-14 yaşına kadar takip edilmesi gerekir. Yine de bu durum çok daha hafif, kalıcı ve iyi bir tedavi yapma şansı sağlar.
Sık karşılaşılan ortodontik bozuklukların başında çapraşıklık gelmektedir.Dişlerle çene kemiği arasındaki bu uyum bozukluğunda dişler üst üste binmiş vaziyettedir ya da köpekdişleri dudakların köşesinden görünür. Ama 12-13 yaşındaki bir genç kız adayı veya delikanlı için bu durum sıkıntı yaratmaya başlar. Çocuk da aile de rahatsız olmaya başlar. Seyreklik de bir ortodontik bozukluktur ve tedavi edilmelidir.

Ontodontik bozuklukların sebebine bakılacak olursa çapraşıklığın da, seyrek dişlerin de kökeninde birinci sırada anne ve babadan alınan genetik özellikler rol oynuyor. Biz buna "çapraz intikal" diyoruz. Örneğin çocuk anneden küçük diş, babadan büyük çene almışsa dişlerde aralıklar oluşuyor. Tam tersine; babadan iri diş, anneden küçük çene almıştır o zaman da dişler sığışamadığı için çapraşıklık olur. İkinci neden; süt dişlerindeki ara yüz çürüklerinin zamanında tedavi edilmemesidir. Bu durum çene boyutunda küçülmelere ve dişlerin mevcut çeneye sığmamasına neden olur.
Üçüncü neden de çürüyen süt dişlerinin erken kaybedilmesidir. Bu durum da ara yüz gürüklerinin yarattığı boşluk gibi çene kemiğinin küçük kalmasına ve çapraşıklığa neden olur.

KAÇ ÇEŞİT DİŞ TELİ VAR?
Ortodontik tedavilerin en önemli dezavantajı olarak düşünülen uzun tedavi süreleri ve diş tellerinin estetik olmayan görünümü sağlık alanındaki teknolojik ilerlemeler sayesinde artık bir sorun değil! Kullanımı son yıllarda ülkemizde de oldukça yaygınlaşan görünmez diş telleri (Şeffaf Plaklar-İnvisalign), içten takılan diş telleri (Lingual Tedavi) ve şeffaf (Porselen) braketler artık daha çok erişkin bireyin ortodontik tedavileri tercih etmesine neden oluyor. Alt veya üst çenesinde gerilik veya ilerde olma durumu olan, doğuştan veya sonradan travma sonucu alt veya üst çenesinde deformiteye sahip vakalarda plastik cerrahi ile yapılacak düzeltmeler artık tel tedavisi yapılmadan gerçekleştirilmiyor.