Bizler ulus olarak milli değerlerimize ne kadar sahip çıkabiliyoruz hiç düşündünüz mü?

Hemen hemen bütün dünya milletleri milli birlik ve beraberliklerine sımsıkı sarılmışken, biz neden milli benliğimize ve milli bütünlüğümüze sahip çıkmayalım. Yıllarca Amerika bu ülkeyi sinema filmleri, coca cola ve hammaddesini ülkemizden elde edip işleyerek, kat ve kat paralar ile bize satarak bu ülkeyi bir sömürü diyarı olarak görmedi mi?

Gelelim kültürümüzün zenginliklerine: Gerek yöresel halk oyunlarına, türkülerine deyişlerine ve Aşıklarımızın atışmalarına. O kadar çok zengin bir kültüre sahip olan ülkemiz bakın neler ile avunmaktalar?

Ülkemizdeki çanak yalayıcılar, medeniyet diye bize Avrupa´nın kokuşmuş gençliğinin Hevi-Metal, Rock, Pop gibi ne söyledikleri belli olmayan, kızgın katır gibi tepişip kitleleri çıldırtan o anlamsız müziklerin ve dansların adeta tiryakisi olmuşlar.

Oysaki açık ve net bir dille söylemek gerekirse, “Milli benlik bağlamanın tellerindedir!” Ayrıca bizim Tasavvuf ve Türk Sanat Müziğimiz de bu zengin dağarcığımızın içinde yer alır. Fakat Türk Halk Müziğimizin yeri bir başkadır. Halkımızın bağrından kopup gelen onca ozanımızın değişleri ve türküleri nasıl bir kenara itilebilir ki? bir Karacaoğlan, bir Dadaloğlu, bir Köroğlu, bir Aşık Veysel, bir Çobanoğlu, bir Aşık Şenlik…. Saymakla bitiremeyeceğimiz kadar zengin bir kültürün temsilcilerini siz nasıl Avrupa´nın sapık müziğine eş değer gösterebilirsiniz?

Bütün bunlardan neden bahsettiğime gelince; adını vermeme gerek yok bir kanal da ses yarışması yapılmakta. Bu kanalda bakıyorum yabancı şarkılar revaçta. Türkü mü okuyanlar, ağızları ile kuş tutsalar itibar görmüyorlar. Aman Allah´ım nasıl bir aymazlığın içindeyiz? Nasıl bir hezeyandır bu? Bu günkü durum, adeta bu sapık kültürlerin yabancı hayranlığıdır söz konusu olan. Yıllarca bizi filmleri ile uyutup sömürenler, kendi kokuşmuş kültürünü bize dayatmaya çalışmaktadırlar.

Şimdi sizlere soruyorum: Dünyada kaç ülke insanı Türk müziğini dinliyor? Kaç Avrupalı bizim türkülerimiz ile coşup alkış tutuyor? Geçelim şimdi bunları, yine soruyorum; Avrupa futbol liginde kaç Türk futbolcu top koşturuyor? Birde bizim liglerimize bakın, Süper Ligi geçtim, neredeyse ikinci ligdeki takımlarımızda bile bir kaç yabancı futbolcu görmeniz mümkün. Milyon dolarlar ile yapılan transferler ile neredeyse bütün takımlarımızın üçte biri yabancı futbolcu ile dolu.
Yine geçelim.

Yıllarca Eurovizyon şarkı yarışmalarına katıldık, ancak son 2013 yılında bu yarışmalara katılmama kararı alındı. Bunun gerekçesini hepimiz biliyoruz. Politik oyunlar ile yarışma kuralları yeniden gündeme gelmişti. Daha önceki yarışmalarda ise yarışmacılar yabancı dilde şarkı söylemeleri dayatmasını ortaya atmışlardı. Sus payı olarak ta 2003 yılında Sertap Erener´in “Eery Way That I Can” adlı parça ile birinci olması dışında bizi maalesef daha fazla gaza getiremediler. Sonunda Eurovizyondan çekilme kararı aldık. Şimdi kendileri çalıp, kendileri söylesinler.

Peki benim önerim nedir?
Bu şarkı yarışmalarını düzenleyen kanallara öncelikle, Türkçe sözlü şarkı ve Türkülerimize yönelik yarışma tertip edilmeli, böylece ben ne söylendiğini anlamalıyım ve bu müzik benim ruhumu okşamalı aynı zamanda beni dinlendirmeli. Ne söylediği belli olmayan, sözleri kafiyesiz uyumsuz ve manasızlıklarla dolu parçaları bırakmalıyız. Memleketimin her köşesinden kopup gelen güzel ezgilerimiz varken, yamyam tamtamları, Kızılderili çığlıkları atarak tepinenlerin yaptıkları müziğe ve sözlere sanat demek, sanata ve sanatçılara hakarettir diye düşünüyorum.

Artık bizler de şu şarkı yarışmalarında yabancı parçaları okuyanlara rağbet göstermeyelim. Bizim müziğimizi hiçe sayanları bizde onların müziklerini hiçe sayalım. Bana ne Mozzart´tan, bana ne Pavarotti´den bilmem kimden? Özümüze dönüp, öz müziğimizin kıymetini bilelim. Hiçbir anlamı olmayan ipe sapa gelmeyen sözler ile çırpınıp kendilerini yırtan yamyam müzikleri bizim neyimize, Allah Billah aşkına…