Askerliğimin usta birliği olarak adlandırılan kısmını Kasım 1982 ve Şubat 1984 tarihleri dahilinde Konya Merkez´de yaptım. Birliğim şehir içinde olunca nöbetlerimizde de şehri tanıma fırsatımız oluyordu. Çok da merkezi bir bölgede idik. Halk arasındaki ifade ile “Deli” dediğimiz insanlar çok fazla sayıda gözüme çarpıyordu. Bir nöbetim esnasında birazda çekinerek yaşlı bir amcaya bunun nedenini  sordum. Amca çok da bocalamadan “Oğlum bizim Konya´nın insanı yardımseverdir. O yüzden başka şehirlerde barınamayan delileri de getirip Konya´ya bırakırlar”. Amca o kadar haklı bir gururla yanımdan ayrıldı ki etkilenmemek mümkün değildi.

İnegöl´ü düşündüm, bizim de delilerimiz vardı az da sayılmazlardı. Hatırlamaya çalıştım mutlu da sayılırlardı. Bir an korktum acaba İnegöl´de barınamaz diye başka bir şehre bırakılan delimiz var mı diye herhalde yoktu. Sevindim olsaydı çok utanırdım sanırım. Hatta kıvandım; evet delilerimiz istedikleri mekana girer ve çıkarlar kimse bundan rahatsız olmazdı. Sanki birçoğumuzun ağabeyi, ablası, kardeşiydiler. Tıpkı şehrin camileri, çeşmeleri, ağaçları, okulları gibi hepimizindiler. Toplumun içinde ve toplumun parçası gibiydiler.
Deliler şehrin vicdanıdırlar, merhametidirler. İnsan yanımızı ortaya çıkarma fırsatını bize verirler. Dünyaya dalmışlığımızın en açık uyarıcılarıdırlar. Faydacı bir bakış açısı ile birbirimize zarar vermenin anlamsızlığını bize gösterirler. Birbirlerini de kandırmazlar. “Hal Dilleri” iyi okuyabilirseniz herkesi hizaya sokar. Şehir delisiz kalmışsa durağanlaşır, ruhsuzlaşır, merhametsizleşir. Şükürsüz ve ümitsiz bir kent olur.

İnegöl bu sınavı başarı ile vermiştir. Onlar ile kötü yaşanmışlıklarımız herhalde yoktur. Ya da dünden bugüne bizi utandıracak hatıramızda yoktur. Aramızdan ayrılanları sevgi ve rahmetle hatırlarız. Onların yerlerini yenileri aldılar. Onlarla da barışıkız çok şükür. Çünkü onlar İnegölümüzün en güzel yanını insan yanını ortaya çıkarmamıza katkı sunuyorlar. Saygılarımla