Varlığını bir başkasının ışığından çalarak sürdürmeye çalışmak,bu yansımayla kendini görünür kılmak,gölgeleşmesine rağmen kendisini ışığın kaynağı olarak pazarlamak,insanın düşeceği en rezil durumlardan biridir.Halkın değerleri ve inanç kodları üzerinden politika yapmak fikri son zamanlarda üzerimize öyle yoğun leşlikte akıyor ki...Dünya artık sayemizde doğudan batıya doğru dönecek vaadinin mümkünat dâhilinde olup olmamasına bile bakmadan,sırf yepyeni bir vaat olmasına istinaden yüzlerini o yana çeviren;kafası karışık,gölgeyi güneşten ayırdedemeyen insanlar var olduğu sürece,ortalık daha çok pislik götürür.

   Uzun zamandır bir taklit siyaseti söz konusu ki almış başını gidiyor.Zafer eğer halkın bazı değerleri ile elde edilecekse;"ne var canım,biz de kılarız,biz de öperiz,biz de gideriz" tarzında ilerleyen bir siyasî konumlanma mücadelesi istenilen sonucu verdi.

   Seçim startı verildiği andan itibaren dersine iyi çalışmış olan taraf,genel başkanlarının her seferinde madara ettiği çizgileri üzerinden siyaset yapmak fikrinin pek işe yaramadığını fark etmiş olacak ki,ampülden ışık devşirme fikrine soyunmuşlar.Namaz mı kılınacak?Her gün Cuma.Oruç mu tutulacak?7/24.Yardım mı?Hehey,o bizim işimiz.Bize her yer Kâbe...sloganlarıyla nasıl gaza getirmişlerse birbirlerini,biraz daha direnseler kendi yüzlerine tükürecekler.Her seferinde yansıtma psikolojisi ile suçlarını örterek hareket edip süreci kotardıklarını sanmaları,geçmişten bu yana vazgeçemedikleri politik tarz.

Bu güdük ve kısır siyasetin sahipleri değerlerinizi içselleştirecek kıvamda değillerse de,kitabınızı iyi okumuşlar.Mücadeleler de böyle kazanılmıyor mu zaten?Düşmanının kitabını ondan daha iyi okumazsan,alt edemezsin.Biraz vicdan,biraz din,ortaya  sempati,azıcık çocuk sevgisi...Kendilerine dâhi inanmayanlardan erdemli,dürüst,ilkeli bir yönetim beklemek akla zarardır.Her türlü yayın organlarında ülkenin içinde bulunduğu durumun suçlusu olarak iktidarı göstermeleri,marazlı geçmişlerine bu şekilde tâhâmmül edeceklerine inanmış olmalarından ileri geliyor.Özgün siyasetten uzak,geçmişlerindeki yanlışları ideâl kabul edip kutsallaştırdıkları sürece bu ülkenin insanının değerlerine her zaman ters düşeceklerdir.Yaptıkları dinsel şovlara ahlâkî bir yorum yapma çabalarına karşılık olarak,kendilerini iyi tanıyan bilinçli insanlar tarafından her zaman püskürtülmeleri gerekliliği,vatanın şühedalarına olan ödenemez bir borçtur. 

Başında heykeli,elinde kadehi sek sek sekerek İstanbul ve Ankara’da her evin bahçesine sağlı sollu en az 2 heykel dikmezlerse seçmenlerinin hatrı kalacak,beklenti bu kadar yüksek ve kendilerinde bu potansiyel mevcut iken,ilk icraatlerinin genel başkanlarının talebiyle heykelle başlamış olması,çıkmayasıca huylarının azgınlığının en bariz örneği değil de nedir?Bir önceki yönetimin oturduğu koltuk daha soğumamışken topukları kaba etlerine vura vura koşarak belediye binasına balıklama atlayan,ellerinden gelse ülkenin bile veri tabanını kopyalamak arzusuyla yanıp tutuşan bu kopya kahramanların; ”vallaha ülkeyi sataram haaa” evresine geçip burada zirve yapma istekleri,bu uğurda her türlü ahlâksızlığı baş tacı saymaları,insanların öfkelerini birbirine sürterek bilenmelerine sebep oluyor. 

Kaos mu?Alın size işte tertemiz kaos.Hafta sonu verdiğimiz şehitlerin cenazesine katılan Kılıçdaroğlu’na yapılan bahar temizliği,milletin sinir uçlarına dokunacak tarzda hareketler sergilemesinin sonucudur.Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu sözünü eyleme döküp Kılıçdaroğlu’na turşunun en lezzetli kısmını yedirtmek isteyen vatandaşı teskin etmek işi bundan sonra ne derece işe yarar bilinmez.Bizden de bir Edi Bese! diyen halk,aklıselim davranmayı turşu yedirmeye tercih ettiği sürece kaos bitmeyecek,olaylar bunların ekmeklerine yağ sürmeye devam edecektir.
   2023 dibimizde.Tenekelerini pırlanta sanıp daha şimdiden parlatmaya başlayan,Türkiye için bir dönüm noktası olan bu tarihi kirletmek,hedefleri bozmak için her türlü arsızlığa hicap duymadan soyunan,böyle devam ederse ve içimizdeki hıyar tuzlayıcıları sayesinde başkanlık koltuğunu da çaldırdığımızda,siz görün o zaman ebenizin çiçekli fistanını.Belediyeciliğin kesmediği bu zevatlar tüm adımlarını bu uğurda atarken,kalelerinizi Şirin Baba kılıklı Gargameller’e bu kadar kolay teslim edip de ferâset ve fetânetinize sığınmadığınızda,bizi daha büyük hırsızlıklar bekliyor olacaktır.Tüm bunlar distopik gelebilir fakat geçmişe baktığımızda daha kötü senaryolarını gösterime koyduklarını gayet iyi biliyoruz.Genel başkanları; ”ülkenin her tarafını biz kazanacağız,nihahaha!” diye iplemez bir kahkaha savururken,bize ütopik gelen bu komediye evlerimizde televizyon karşısında çekirdek çitleyerek,karşı cenahın en çok andığı yerlerimizle  gülmüştük.Bu kolaycı ve garantici tavrımız,üzerimizdeki ölü toprağını silkmeye niyetli olmayan hâlimiz bizi mücadeleden ve istikrardan geri bırakıyor.Gevşekliğimiz gevrek bir hâl almaya başladı.Ya acilen kendimize bir Osmanlı Tokadı savuracağız,ya da yediğimiz şaplaklarla daha çoook konusuz siyasetlere malzeme olacağız.  

   Terlemenin tam zamanıyken,bizim terimiz birbirine ilaç iken,bizi bizden mahrum etmeyelim efendim.Birlik,ferâset ve fetânet diliyorum tüm kardeşlerime.